Gönderi

304 syf.
9/10 puan verdi
Çocuklukta Duygusal İhmalin İzi: Boşluk Hissi
Okuduğum psikoloji kitaplarından en iyilerinden biri diyebilirim. Yazar tamamen psikolojide fakir kalmış bir alanı yani çocukluktaki «duygusal ihmali» ve onun yansıması olan «boşluk hissini» araştırıyor. Duygusal ihmali olmayanın da olanlar kadar önemli olduğunun farkına varmanızı sağlıyor. Ve çoğu insan genellikle olaylara odaklanır, onların yokluğuna değil. Bu kitabı okursanız, inanın, bu okuma sürecinden pişman olmayacaksınız. Çocukluğunuzla ve dolayısıyla şimdiki zamanınızla ilgili şeyleri farklı görmenizi sağlayacaktır. Gerçekten ufkunuzu açıyor. Ve özellikle, kitaba duygusal ihmal sinyalleri verip vermediğinizi anlamak için oluşturulmuş soruları yanıtlayarak başlamanızı şiddetle tavsiye ederim. Boşluk Hissi hakkındaki incelememi anlamlı bulduğum alıntılarla destekleyerek yazmak istedim. Öyleyse başlayalım. «Duygusal ihmal görünmezdir. Hemen göze çarpmaz ve nadiren fiziksel veya görünür işaretleri vardır. Aslında duygusal olarak ihmal edilen çocukların büyük çoğunluğu, fiziksel anlamda kusursuz bir özenle büyür. Pek çoğu ideal olarak tanımlanan ailelerde yetişir. Bu kitabı yazdığım insanların ihmal edilmiş olarak tanımlanmalarına yönelik gözle görülür bir işaret yoktur. Aslında hiçbir şekilde ihmal edilmiş olarak tanımlanmazlar.» (S. 18). Oldukça düşündürücü değil mi? Yüzeyde sevilen ve desteklenen bir ailede büyüsekte duygusal ihmal yaralarına sahip olmamız pekala mümkün. Ben bu kitabı hem uygulayıcı hem de bilgilendirici bir kılavuz olarak görüyorum. Çocukluk çağı duygusal ihmalini tanımlamanıza ve iyileştirmenize biraz da olsa yardımcı olabilir, böylece hayatınızda daha bağlı ve duygusal olarak bulunabilirsiniz diye düşünüyorum. Ve tabii ki terapi desteği alarak da daha sağlam bir yol da izlenebilir. «Duygusal olarak ihmal edilmiş bir ebeveyn, ebeveynlik ile ilgili varsayılan ayarlarını izleyemez. Onun varsayılan ayarları ilk bakıcısı tarafından belirlendiği için, bu ayarlar çocuğuna kendi duygusal ihmali olarak geçer.» (S. 252). Duygusal ihmal aslında çoğu zaman farkında olmayarak ya da bilinçsizce yapılabiliyor. Mükemmel ebeveynler yoktur, farkındalık sahibi ebeveynler vardır. En çarpıcı noktalardan biri de eğer ebeveyn olmak istiyorsak ya da zaten bir çocuğumuz varsa kendi boşluk hissimizle ne yapacağımızdır. Bu konuya dair kitaptaki alıntılar: «Duygusal sağlığınız ve öz-bakımınız açısından en önemli bileşenlerden mahrum bir çocukluk yaşamanız sizi yetişkinlik döneminizde kendinize yeniden ebeveynlik yapmak zorunda bırakır.» (S. 238). «Çocukken düşük seviyede yakıt aldıysanız ve yetişkin olarak içinizde bir boşluk hissediyorsanız, büyük ihtimalle kendi çocuğunuza yeteri kadar yakıt sağlamanız mümkün olmayacaktır. Burada çanlar sizin için çalıyorsa, bunun sizin hatanız olmadığının farkına varmanız son derece önemlidir. Kendinizde olmayan bir şeyi çocuğunuza veremezsiniz. Ayrıca bu çelişkinin çözümü olduğunu bilmeniz de önemlidir. Basit bir formül, bir kontrol listesi değildir ve davranışınızı değiştirmek konusu ile hiç ilgisi yoktur. Aslında kendinizde olmayan bir şeyi çocuğunuza vermenin tek yolu, sahip olmadığınız şeyi kendiniz için temin etmektir. Ancak o zaman çocuğunuz bundan faydalanabilir.» (S. 246). «Duygusal ihmalin çocuklarınızı nasıl etkilediğini anlamanın en iyi yolu; geriye gidip sizin nasıl etkilendiğinizi anlamaktır. O boşlukları kapatmadığınız sürece, sizde var olan boşluklar büyük olasılıkla çocuğunuzda da var olmaya devam edecek.» (S. 245). Bazen hayattaki hareketlilikten öylece geçiyormuş gibi hissediyor musunuz? Gizlice yalnız ve bağlantısız hissettiğinizde sık sık iyi gibi mi davranırsınız? Belki de iyi bir hayatınız var ama yine de bir şekilde sizi mutlu etmek için yeterli değil gibi hissediyorsunuz. Veya belki de iyi hissetmek adına çok yiyor ve içiyor ya da çok fazla risk alıyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse, yalnız değilsiniz çünkü bu kitap birçok danışan örneğiyle bunu kanıtlıyor. Duygusal ihmalden muzdarip olmanın dünyanın sonu olmadığını, aksine farkındalıkla birlikte daha iyiye gidebilmek için bu yolda rehber oluyor. «Boşluk hissi genellikle kroniktir ve hayatları boyunca üzerlerine yığılır. Bu şekilde hisseden bir insanın ne yapacağını hayal etmek oldukça güç. Cevap ise, çocukluk döneminde ebeveynlerin duygusal tepkilerinde yatar.» (S. 111). «Hayatınızdaki insanların sizi çok iyi tanıdığına hiç şüphe yoktur. Onlar, yanlarında olacağınızı bilirler çünkü duygusal anlamda ihmal edilmiş insanların yaptığı şey budur.» (S. 195). «Duygusal anlamda ihmal edilmiş bir kişi olarak, muhtemelen çok iyi bir dinleyicisinizdir. Arkadaşlarınız da size gelir ve sizden tavsiye almak ister. Yargılamazsınız, önemsersiniz ve diğerlerine şefkat gösterirsiniz. Bu, sizin için bir meltem esintisi gibidir. Şimdi yapmanız gereken ise, diğerlerine yardımcı olmak için kullandığınız yöntemin aynısını kendiniz için kullanmaktır. Bunun anlamı, kendi bilgeliğinizi kendinize aktarmak ve kendi sesinizi dinleyip, içselleştirmektir. Diğerleri sizin bilgeliğinizden ve özeninizden faydalanırken, siz neden bundan mahrum kalasınız?» (S. 236). Ve ufak bir ipucu: «Bir hata yaparsanız, bunun için yapabileceğiniz tek şey ondan ders çıkarmaktır. Geri kalan her şey boşa zaman kaybıdır. Ne zaman kendinize öfke duyarsanız, bunun, diğerlerine karşı hissettiğiniz şefkati kendinize yönlendirmek için bir ipucu olduğunu düşünün.» (S.236). Çarpıcı ama bir o kadar da beni sorgulatan o alıntılar: «Çocuk, kendisiyle baş başa bırakıldığında, kendi isteklerini nasıl yerine getireceğini öğrenir. Duygusal ihmal çoğu zaman kendi zevkine düşkünlük ile ilgili problemlere yol açar.» (S. 139). «Öz disiplin büyük ihtimalle duygusal anlamda ihmal edilmiş insanların ayağına takılan en büyük güçlüklerden biridir.» (S. 215). Ne yapacağımı bilmediğim o anlarda ki kaybolmuşluk hissimi hatırlattı. Bu kitabın ortaya çıkmasında aslında yirmi yıldan fazla bir süredir uygulayıcı bir psikolog olan Jonice Webb’in içinde bir şeylerin eksik olduğuna inanarak kendisine gelen çok sayıda hastayı başarıyla tedavi etmesi üzerine gerçekleşiyor. Birçok kendi kendine yardım kitabı çocukken başınıza gelenlerle ilgilenirken, «Boşluk Hissi» Webb tarafından sizin için gerçekleşmemiş olabilecek şeyleri ele alıyor. Söylenmemiş olan ya da hatırlanamayan şeylerin bugüne kadar sizi etkileyebilecek derin sonuçlar doğurabileceğinden bahsediyor ve bu oldukça etkileyici bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Çünkü çocuklukta yapılan şeylerden çok, yapılmayan şeylerin eksikliğinden muzdarip oluruz. Halbuki ebeveynlerimiz bizim için az buz şeyler yapmamıştır bu yüzden bunu kabullenmek istemeyebiliriz. Hatta oldukça zor geldiği için kendimizi nankör olarak görür ve suçlarız. «Ebeveynlik konusundaki başarısızlık düzeyi ne olursa olsun, duygusal ihmale uğramış kişiler; ailelerinin ihmallerini görmektense, kendilerini problem olarak görürler.» ( S. 21). «Duygusal olarak ihmal edilmiş yetişkinlerin çoğu hiçbir şekilde istismar edilmediği için çocukluklarını mutlu ve endişesiz olarak hatırlar. Problemleri konusunda suçlayacak hiçbir faktör belirleyemezler. Bu yüzden geriye suçlayacak sadece kendileri kalır.» (S. 128). Fakat aslında ebeveynlerimiz de yaptıklarından ötürü yapamadıklarının açtığı duygusal yaraların farkında değildi belki de ve onlarda bu duygusal ihmalin iziyle büyüyen geçmişin çocuklarıydı kim bilir, bu yüzden sadece verebileceklerini vermiş de olabilirler. Önemli olan bundan sonra bizim kendimiz için ne yapacağımızdır. «Çocuğunu çok seven ve onun için en iyisini isteyen ebeveynlerin de çocuklarını duygusal anlamda ihmal etmesi mümkün. Gerçek şu ki çocuğunuzu sevmek onunla uyum içinde olmaktan farklı bir durum.» (S. 103). «Duygusal ihmalin talihsiz yönlerinden biri, kendi kendini çoğaltmasıdır. Duygusal olarak ihmal edilen çocuklar duyguları, kendileri ve başkalarının duyguları hakkında kör bir noktayla büyürler. Ebeveyn olduklarında, kendi çocuklarının duygularından habersizdirler ve çocuklarını aynı kör noktaya getirerek büyütürler.» (S. 106). Kısacası kısır bir döngü gibi ve çoğu zaman bu kısır döngüyü kesip atmak için harekete geçmek gerekiyor. Ayrıca çocukluğunuzda duygusal ihmal gördüğünüz alanlarda kendinizi geliştirmek ve iyileştirmek adına birçok örnek, farklı durumları anlamanızı sağlıyor ve eğer değiştirmek istediğiniz bir konu varsa yardımcı olacak birçok alıştırma sunuyor. İstikrarlı bir şekilde uygulanırsa işe yarayacağını düşünüyorum. «Hayatın yakıtı duygudur. Çocuklukta tamamlanmadıysak, yetişkin olarak kendimizi tamamlamak zorundayız yoksa kendimizi bir boşluk hissiyle dolmuş hâlde buluruz.» (S. 115). Duygusal boşluğumuz ilişkilerimize yansır, kendimiz sorun yaşadığımız gibi etrafımızdaki insanlarında bundan etkilenmesine sebep oluruz. «Şefkat gibi, duygusal besleme de biz insanları birbirimize bağlayan bir yapıştırıcı gibidir. Duygusal depoları dolduran yakıtlardır. Sağlıklı ebeveynlik için gereklidir ve iyi bir evlilikte karı koca arasında yeteri kadar olmalıdır. Çocuk olarak ebeveynlerimizden duygusal besin aldığımız zaman, onu içselleştiririz ve bizim bir parçamız hâline gelir. Daha sonra yetişkinliğe eriştiğimizde, ihtiyaç duyan diğer insanlara rahatlıkla sunabiliriz. Bu kişiler bizim ebeveynlerimiz, arkadaşlarımız, eşlerimiz ya da çocuklarımız olabilir. Çocuklar sünger gibidir. Ebeveynlerinin sevgi, özen ve yardımlarını özümserler. Uzun süre su görmeyen bir sünger en sonunda sertleşir ve kurur. Sevgiden, ilgiden ve yardımdan uzun süre uzak kalan bir çocuk da sertleşir, duvar örer, duygusal besin alıp verme konusunda sıkıntılar yaşar.» (S. 137). «Kendinizi severseniz, çocuğunuzu sevme konusunda çok daha büyük bir kapasiteye sahip olacaksınız. Kendinizin çok değerli olduğuna dair güçlü bir algınız varsa, bu çocuğu­nuza da yansıyacak ve o da kendisini çok değerli hissedecektir. Buradaki esas nokta şudur: içinizde eksik olan şey ile mücadele edebilirseniz, bu eksiklikleri çocuğunuza aktarmazsınız.» (S. 257). Bu konuda yazılmış en güzel örneklendirme diyebilirim. Hayatta uygulamaya değer. «Uçuş güvenliği anonsu sırasında ki bunları nadiren dinleriz, oksijen maskelerinin her bir koltuğun önünde olduğu ve yetişkinlerin bu maskeleri çocuklarına yardım etmeden önce kendilerine takmaları söylenir. Bu öneri harika bir algıyı ortaya çıkarmaktadır. Kendiniz nefes almakta zorlanırken çocuğunuzun maskesini düzgün bir şekilde takamazsınız. Bu kuralı hayatın geneline uygulayın. Kendinize güvenli ve sağduyulu bir ortam oluşturduğunuz zaman, diğerlerine çok daha etkili bir şekilde yardımcı olabilirsiniz.» (S. 194). Kendimizle yüzleşmek için en derine inip kendimizi keşfetme sürecine girmeyi göze almamız gerekiyor. Öğreneceklerimiz bizi şaşırtabilir hatta yaralayabilir ama unutulmamalıdır ki hayat insanın kendi içine yaptığı bir yolculuktur ve buna değer… «Duygusal ihmal, bir nehir havzasındaki sel suları gibi yavaş yavaş bir insanın varoluşunun temelini aşındırır. O insanın enerjisini, motivasyonunu, özsaygısını ve hayat akışını elinden alır.» (S. 161). «Bizi doğal olarak kaçmaya doğru çeken şeyle mücadele etmenin tek yolu, onunla yüzleşmektir.» (S. 167). «Bir insanı ölümün eşiğine getiren şeyin ne olduğunu anlamak çok zordur. Son derece önemli ve olumsuz bir olay olması gerek değil mi?» (S. 149). Öyleyse çocukluğunuzla ilgili tabuları yıkmak ve kendi içinize bir yolculuk yapmak için bu kitabı okumaya ne dersiniz?
Boşluk Hissi
Boşluk HissiJonice Webb · Sola Unitas Yayınları · 20212,715 okunma
·
138 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.