Yazarın son sözünde, kitabın içerisinde ilk başta kurgu olarak okunan bazı deneylerin gerçekten yayınlandığını duymak beni şok etti. Kitaptan beklentim yoktu ama yazarın kalemi ve olay içine çekti neredeyse bir günde bitti diyebilirim. Dışarıdan bakıldığında ne kadar mükemmel toplum çizdiklerini göze alırsak, olayların Finlandiya'da geçmesi ve yazarın da Finlandiyalı olması çok ironi geldi. Kitabı okurken acının bu kadar etkili olduğunu bilmiyordum, tabii ki kurgu kısmı var ama kurgunun gerçeklik kısmı benim hoşuma gitti. Distopya sevenlere tavsiye ediyorum. Dünya'da suç oranlarının artmıştı. Finlandiya Hükümeti sebebini araştırmaya başlar. Suç işleyen çoğu erkeğin, sevdiği kadından karşılık alamadığı için suç işlediğini tespit eder. Bunun üzerine kadınların evlilik tekliflerini red etme seçeneğini geçerli bir sebep olmadıkça yasaklar. Bu tutum suçların biraz da olsa azalmasını sağlar ama kadınların para cezası ödeyerek evlenmemesi durumu ortaya çıkar. Bunu da önlemek için kadınların genetiği ile oynanır. Eloi ve Morlok olmak üzere iki kadın ırkı ortaya çıkarırlar. Eloi'ler sarışın, iri dudak göğüslü, şeftali popolu bir fiziğe sahiptir. Sadece evlilik, ev işlerine odaklı ve üreyebilen bireylerdir. Morlok ise araştırma, yaratma, sorgulama, merak gücüne sahip, kısır bireylerdir. Vanna ve Manna bu sistem içerisinde büyüyen iki eloi idi. Vanna'nın kız kardeşinden farkı, ne kadar eloi gibi gözükse de morlok düşünce yapısına sahip olması idi. Vanna'nın ailesinden kalan tek kişi Manna'a bile söylemiyordu. Kendini ona anlatamadığı her gün mahzene sürükleniyor, mahzenden tek çıkış yolu da devletin yasakladığı acı biberdi.

Güneşin ÇekirdeğiJohanna Sinisalo · İthaki Yayınları · 202334 okunma

·

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tuğba Sabaz