Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Diyalektik *
_Spinoza: Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Leonardo da Vinci: Anlamadığın bir şeyi, ne sever ne de nefret edersin. _Marki de Sade: İnsanın anlamadığı ve bilmediği bir şeyden hoşlanmaması kadar doğal bir şey olamaz. _Gazali: Bir şeyi sevecek ya da düşman olacaksan, onu bilmen gerekir. _Freud: Sevmek için anlamaya gerek yok çünkü insan duygusal olarak sever ve anladığında sevgisi güçsüzleşir. _Mevlana: İnsan, görmediği ve anlamadığı şeyin aşığıdır; ve gece gunduz onu arar durur. Ben görmediğimin kölesiyim. Herkes anladıkları ve gördükleri şeyden usanmışlardır ve kaçıcıdırlar. _Kişinin duyguIarı, biIdikIeriyIe ters orantıIıdır. Ne kadar az biIirseniz, onu o kadar şiddetIe savunursunuz ve çok kızarsınız. Bertrand Russell _Shakespeare: Hissedemediğin bir şeyi anlayamazsın. _Ahlak, gönülden gelmeli. Lao Tzu _Ahlak, ilkelere bağlı olmalı. Kant _Ahlak, gönülden gelerek ilkelere bağlı olmalı. Atatürk _Akışına bırak; zorla güzellik olmaz. Buda _Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir. Sokrates _Hiçbir şey bilmediğimi de kesin olarak bilemem. Arkesilaos _Bir idealin gerçekleştirilememiş olması, bu ideali değerden düşürmez. Jefferson _İdealler, yıldızlara benzer. Onlara ulaşamazsınız ama size yol gösterirler. Emerson _Hiçbir önerme, kendi kendisinin kanıtı olamaz. Freud _Hiçbir ilim, kendi konusunu ispatlamaz. Tanrı'nın varlığı da metafizik ilminde incelendiğine göre, O'nun varlığının bu ilmin konusu olması mümkün değildir. İbn-i Sina _Hiç kimse, kendi davasında yargıç olamaz çünkü insanlar menfaatleri için her şeyi çarpıtabilirler. Burke _Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez. Schopenhauer _Kanıt olmadan onaylananlar, kanıt olmadan da reddedilebilir. Öklid _Kanıtın yokluğu yokluğun kanıtı değildir. Olağanüstü iddialar, olağanüstü kanıt gerektirir. Carl Sagan _Bir önermenin doğru olarak kabul edilmesi için çok sayıda örnekle desteklenmesi gerekir. Fakat tek bir örnek, önermenin yanlışlığını kanıtlamak ve yerle bir etmek için yeterlidir. Sözgelimi "bütün geviş getirenler boynuzludur" önermesi tek bir zıt misalle, deve örneğiyle yerle bir olabilecek bir önermedir. Schopenhauer _Söz ile sihir eskiden aynı şeydi. Sözlerin sihirli güçleri vardır. Freud _Kelimeler, insanlığın kullanmış olduğu en güçlü zehirdir. Rudyard Kipling _Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşüp her şeyi delip geçebilirler. Aldous Huxley _Söz var dağa çıkarır; söz var dağdan indirir. _Üslup, zihnin fizyonomisidir. Schopenhauer _Ne söylediğin değil, nasıl söylediğin önemli. Fırtına ayaklı küheylanın kızları demek başka, eşeğin kızları demek başka. Aristoteles _Ralp Emerson: İnsanın yalnızca yarısı kendisidir; öteki yarısı da kendisini nasıl ifade ettiğidir. _Konfüçyüs: "Eğer üslup doğru değilse, o zaman söylenen şey, söylenmek istenen şey olmaz. O zaman yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman adalet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, insanlar kendilerini umutsuz bir karmaşanın içinde bulurlar. Bu nedenle, söylenen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." _Dertten kim ölmüş sanki. Bırak her şey dağınık kalsın. Aldous Huxley _Felaketlere boyun eğme. Cesaretle karşı koy. Virgil _Felaketlerin üstünde dimdik duran kişi, soylu ve cesurdur. Napolyon _Kara taassup seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, fakat eğilmeyeceksin. Atatürk _Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol. Sağlam, kıpırtısız ve çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. Marcus Aurelius _Başkalarının dertlerinden bana ne. Bende yeterince dert varken başkalarınkine neden üzüleyim. Marquis de Sade _Jung: Aşırı tutku, büyü’dür ve olayları istediği yönde değiştirebilir. _İbni Sina: Büyü, insan ruhunda şeyleri değiştirmek, başka şeyleri kendine boyun eğdirmek için belli bir güç. _Okültist Murry Hope: Düşünceler, büyük ölçüde soyut ve yönsüz olduklarından, kuantum dünyalarında yer alabilirler. Telepati; hem zamanı hem de uzayı dışarıda bırakmaktadır ve mesajları, ışık hızının önünden gitmektedir. Her düşünce bir enerji parçası taşır ve bunun sonucunda bir zaman bölgesinden diğerine transfer edilebilirler. (Einstein ve Tesla’ya göre her şey enerjidir, düşünce de) _Platon: Ya filozoflar kral olmalı ya da krallar filozof. _Kant: Filozofların kral olması beklenmemeli çünkü iktidarda olmak aklın muhakeme kabiliyetini yok eder. Fakat krallar filozofların aydınlatıcı düşüncelerden ilham almalıdırlar. _Lao Tsu: Devlet yönetiminin filozofların işidir. Basit halk, yüreğini huzursuz kılmaktan başka bir işe yaramayacak, ona ancak mutsuzluk getirecek olan tüm bilgiden uzak tutulmalıdır. Tutkularını aşmış, bilge kişi içinse durum başkadır. _Meşru müdafaa - Yasal savunma: Bir saldırı karşısında kişinin kendisini savunması. Saldırıyı durdurmak amacıyla karşı saldırı da meşru müdafaaya dahildir. _Freud: Eğer üzerinizde saldırgan bir izlenim bırakıyorsam, bu sadece kendimi savunmak istediğim içindir. _Marki de Sade: Günün birinde eserinizi yok edebilecek olan her şeyi sonsuza dek ortadan kaldırın. _Hume: Onların ilerlemesini dikkatli bir şekilde engellemezsek keyfi gücün bizi perişan etmesinden endişe edilmektedir _İlhan İrem: Demokrasi, kendini korumasız bırakarak, yok edilme özgürlüğü sunmalı yobazlara. Dincilere, kürtçülere, mandacılara sonuna kadar özgürlük vereceksin ki, bütün hainliklere karşın, eğer Cumhuriyet ve Demokrasi ayakta kalabilirse, o zaman Atatürk devrimlerine ve gücüne inanırız derler. _Emil Cioran: Gercek yurtsever, ülkesindeki insanlarin buyuk cogunlugunun ölmesini isteyendir. _ _Hırsız_ _Sıradan hırsız, paranızı çalar. Politik hırsız ise geleceğinizi, hayallerinizi, bilginizi, eğitiminizi, sağlığınızı, gülümsemenizi çalar. İkisi arasındaki fark; sıradan hırsız sizi seçer. Politik hırsızı ise siz seçersiniz. Voltaire _İnsan yığınları büyük hırsıza ve yalancıya kızmazlar çünkü kendileri de hırsız ve yalancıdırlar. Yığın toplum değildir. Yığın otoriteye itaat ederek hareket eder. Toplum bireylerden oluşur sorgulayıp örgütlenir. Kitlenize bakın, anlarsınız. Yığın mıdır toplum mudur. Machiavelli _(İnsanlar büyük hırsıza kızmazlar çünkü…) Hırsızların tanrısı hırsızdır. Savaşçıların tanrısı savaşçıdır. Emerson _Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek yaşattığınız yılanların sonraki hedefi siz olursunuz. Aziz Nesin ___ _Kant: İki şey var ki, ruhumu artan bir hayranlık ve müthiş bir saygıyla dolduruyor: Üzerimdeki yıldızlı gökyüzü ve içimdeki ahlak yasası. (Böyle diyen Kant, nerdeyse hayatı boyunca yaşadığı Königsberg’ten ayrılmamıştır.) _Descartes: Kitaplarla çalışmayı bıraktım. Bundan sonra dünyayı gezerek, farklı mizaç ve rütbelerdeki insanların arasına karışarak, kaderin karşıma çıkardığı durumlarda kendimi test ederek ve her zaman karşıma çıkan şeyden bir çıkarsama elde etmeye çalışarak aradım. _Gazali: Kendime şöyle dedim: Benim istediğim, her şeyin gerçek yüzünü öğrenmektir. Öyleyse önce bilginin gerçek yüzünün ne olduğunu öğrenmekle işe başlamam gerekir. Gençliğimden itibaren 50 yaşımı aştığım bu ana gelinceye kadar, engin denizlerin derinliklerine dalmaktan hiç geri durmadım. Coşkulu denizlere çekingen korkaklar gibi değil, cesur kimselerin dalışı gibi daldım, gördüğüm her meselenin üzerine atladım. Her zorluğun içine apansız girdim. Her fırkanın inanış ve fikirlerini inceliyor, her grubun tuttuğu yolun inceliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyordum. Bütün zındıkların, Allah’ın varlığını ve sıfatlarını kabul etmeyenlerin, bu inanış veya inkarlarının arkasında yatan sebepleri titizlikle araştırdım. Her şeyin hakikatini öğrenmeye karşı duyduğum susamışlık; baştan ve gençliğimden beri tuttuğum yol ve benim bir hasletim olmuştur. _Marquis de Sade: Evren, gökyüzüne yıldızları koyduğu gibi yeryüzüne de büyük insanları getirmiştir; onlar hiç durmadan dünyaya ışıklarını yayarlar. ************ _Düş_ _Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastasının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Shopenhauer _İyi insanlar, başkalarının uyanıkken yaptıklarını yalnızca düşünde görenlerdir. Platon _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardırç Kant _Aristo Bize düşlerin tanrılar tarafından gönderilmediğini ve Şeytani olduğunu çünkü doğanın İlahi değil şeytani olduğunu soylemiştir. Aristo düşleri akıl ile ondan öncekiler ilahi olarak yorumlamış. _Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm yoksa şu an insan olduğunu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Rüyalar, hak ettikleri gerçek yeri yeterince bulamamış örtülü dürtülerdir. Sade _Yanılsama_ _Yanılgı - Hata: Yanlış algı, kusur, kabahat. Farkında olmadan yapılan yanlışlardır. _İllüzyon: Yanılsama demek. Nesnenin farklı algılanması. Çalıyı köpek sanmak gibi. _Halüsinasyon(Varsanı): Olmayan şeylerin varmış gibi algılandığı algı bozukluğu. Kişi hayaletler gördüğüne, sesler duyduğuna, ölülerle konuştuğuna, takip edildiğine inanır. Hasta dış gerçekliği reddederek zihninde yarattığı gerçeklere inanmaya başlar. Halüsinasyon duyusal, sanrı bilişseldir. _Sanrı (Hezeyan-Delüzyon): Sürdürülen yanlış algılardır. Kişi, hayal ettikleriyle gerçekleri birbirinden ayıramaz. Batıl inançlar gibi. Düşünme bozukluğunun belirtileridir. İkna ile düzeltilemez. Kişi kendinin peygamber olduğuna, dünyayı kurtaracağına inanır. Rahatsız eden duygulardan inkar ederek kaçınırlar. Sanrı tipleri: paranoya, büyüklük, dinsel, ima çıkarma, kıskançlık… . _Serap: Optik bir doğa olayıdır. Uzak nesnelerin görüntüsünün, ışık ışınlarının bükülmesiyle, aslında bulunmadıkları bir yerde görünmesidir. Halüsinasyonun tersine, serap bir doğa olayıdır. Kamera ile kaydedilebilir. _Psikoz: Her türlü akıl hastalığının genel adı. Psikoz yaşayan bireyler gerçek olmayan şeylere inanabilir, görebilir veya duyabilir. Psikoz belirtileri: Halüsinasyon, Sanrılar, Düşünce Bozuklukları… _Tüm peygamberler halüsine olmuştur. Jung _Yanılsama kuramı_ _Kant: Yanılsama, bir şeyin temsiline, o şeyin kendisiymiş gibi bakma aldanışıdır. Hatta deliliğe de böyle denir çünkü basbayağı başka bir şeyin temsilini, şeyin kendisi yerine koyar. _Freud: Doğada bir at görürüz, yaklaşınca inek olduğunu, daha da yaklaşınca insan olduğunu görürüz. Düşte de böyle. Algı ve bellek yan yana bulunur. Bilinçli ruhsal süreçlerin yanında bilinçdışı ruhsal süreçler bulunmaktadır. Bellek taraflıdır. İzlenimlerimiz saklanır ve gelecekte hiç fark etmeksizin kararlarımızı etkiler. En şiddetli bicimde uyanık olan ruhsal etkinlikler en derin bicimde uyuyan etkinliklerdir. _Bir zaman gelecek ve bizler tüm ümitlerimizden tek tek vazgeçmek zorunda kalacağız. İşte o vakit anlayacağız ki bir zamanlar körü körüne bel bağladığımız ümitler, aslında hayatımıza daha fazla acı ve zorluk katan yanılsamalardan başka bir şey değil. _Garip değil mi? Ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır. _Yanılgı - Hata: _Eğer bile bile hata yapılıyorsa bu durumda insan ya ahmaktır ya da akli dengesi yerinde değildir. Tabi ki şaka, öc alma ve başka nedenlerden dolayı da olabilir. Baltasar Gracian: Sadece aptalların ve ölülerin düşünceleri değişmez. Hatalarını kabullenerek ahlaki bir büyüklüğe erişebilirsin ya da dangoz olursun. Dangoz: Öküzün önde gideni, baş öküz, kalın kafalı, gözüne sokulanı anlamayan, buna rağmen halinden ve kendinden çok memnun kişi. Andaval, dangalak _Arabanız bozulunca tamir için nereye götürürsünüz? Sanayi'ye oto tamircisine mi yoksa camiye imama mı? Tabi ki oto tamircisie götürmek, doğru karardır ama imama götürmek bir yanılgıdır ve yanılgıda ısrar ise ruh hastalığıdır. ****** _İçki_ _Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim Neyzen Tevfik _Kendi içmez, içeni kınamaya bayılır. Yüzünden aldatmaca, sahtekârlık yayılır. Şarap içmiyor diye, kasılıp gezer ama Yedikleri yanında şarap meze sayılır. Ömer Hayyam _Mevlana: Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur. Kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir. Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler. Hoşa giden her şey haram kılınmıştır ama bu halk için bir delil olamaz. Yoksa; ney, şarap, çalgı, güzel yüz ve saz alemi, olgun kişilere ziyan vermez. Ama bilgisiz halka yasaktır. _Hobbes: Çok fazla içmiş olan insanlardaki davranış çeşitliliği, delilerdeki ile aynıdır. Bazıları öfkelenir, bazıları sever, bazıları güler ve başat durumda olan çeşitli duygularına göre, hepsi de bunu anormal bir tarzda yapar, çünkü şarabın etkisi, utanma duygusunu yok eder ve kişiyi hal ve hareketlerinin biçimsizliğini görme yeteneğinden yoksun kılar. _Shaw: Bazı insanlar içkiyi ilan niyetine kullanır. Hitler, ağzına tek damla içki koymadı ama alman devletini batırdı. Atatürk ise çok içerdi ama Türk vatanınnı kurtardı. ___ _Zenginlik_ _Lao Tsu: Halinden memnun olan zengindir. _Cicero: Zenginliğin ölçütü kişinin malı mülkü değil, yaşam kalitesi ve kültürüdür. _Aristo: Zenginlik, çok paraya, mala mülke sahip olmaktan cok onları kulanmaktadır; zenginliği yaratan şey, gercekten de malın hareketidir. İnsanlar yalnızca var olan gelirlerini artırmakla değil, giderlerini kısmakla da zenginleşir. Bir ülkenin bütün varlığı ve zenginliği, yasalarına bağlıdır. _Ömer Hayyam: Yarım somunun var mı? Bir ufak da evin? Kimselerin kulu kölesi değil misin? Kimsenin sırtından geçindiğin de yok ya? Keyfine bak: en hoş dünyası olan sensin. _Freud: Bir zenginin alçakgönüllülüğünde her zaman karşısındakini ezen ve aşağılayan bir şeyler vardır. Zavallı yoksul bir piyango bayisi, Büyük Baron Rothschild’in kendisine nasıl, sanki eşit insanlarmışız gibi çok samimi davrandığını anlatıp övünür. _İ Ching: Yalnızca varlıklı kimselerin alçakgönüllülüğü alçakgönüllülüktür. ****** _Aptallık_ _Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp da farklı sonuçlar beklemek, ahmaklıktır. _Baltasar Gracian: Sadece aptalların ve ölülerin düşünceleri değişmez. _Cicero: Herkes hata yapabilir ama hatada ısrar etmek yalnızca ahmaklara özgüdür. _Niçe: Sadece bir aptal sürekli taşlara ya da insanlara takılır. _Aristophanes: Yengece doğru yürümeyi öğretemezsiniz. _Hugo: Yerini vaktinde tek etmeyi bilmek gerçek olgunluktur: Sadece acizler kalmakta ısrar eder. _Einstein: Problemleri, onları üreten kafalarla çözemeyiz. Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim. Günümüzün zehirlenmiş havası içinde insanların sağduyusuna seslenmek boşuna olur bence, insanlar neye lâyıksa onu elde ederler sonunda. _Sagan: Hataya düşmeye eğilimli olduğumuz noktaları görmeyi ısrarla reddedersek, hatanın hatta ciddi hatanın, büyük yanlışların peşimizi asla bırakmayacağından da kesinlikle emin olabiliriz _Einstein: Delilik şüphesiz aptallıktan daha iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur. Aptallık ise var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. _Marcus Aurelius: Düşüncelerini değiştirmek özgürlüğünden ödün vermek anlamına gelmez çünkü bu değişikli denin iradenle olmuştur. Benim aradığım gerçekliktir. Geçeklikten kimseye zarar gelmez bilgisizliklerinde direnenlerden başka. _Lao Tse: Üstün insana Yol'dan söz etsen, gayretle işe sarılır. Nasipsize söylesen vay haline, kahkahaya güler. Gülmeseydi, yol, yol olmazdı. _Kant: Akıl sahibi varlıklara kişi denir, akılsız varlıklara da şey denir. Çünkü akıl sahibi varlıklar kendilerini kullandırmazlar, şeyler ise kullandırır. Akıl sahibi varlık ise istemenin krallığında kendini bir yasa koyucu olarak görmelidir. Yasa koyucu olarak başkalarının istemesine bağlı olmadığında ise krallığın başıdır. Akıl sahibi bir varlığın en büyük amacı ahlaklılıktır çünkü sadece onun sayesinde amaçlar krallığında yasa koyucu üye olabilir _İbn-i Haldun: Benzer hadiseleri benzer şartlar veya benzer şartları benzer hadiseler meydana getirmektedir. _Aristoteles: Benzer nedenlerin doğuracağı sonuclar da benzer olabilir. Kişi, kendi ülkesinin olduğu kadar başka ulkelerin yaptığı savaşları da, nasıl sonuclandıklarını da incelemiş olması gerekir. Yalnızca olağan şeyi bildiren sonuclar, aynı şeyi yapan öncüllerden cıkarılmalıdır, tıpkı 'zorunlu' sonucların 'zorunlu' öncüllerden çıkarılması gerektiği gibi _Anlayışsızlık_ _Dostoyevski: Seni düşünmeyen, anlamak istemeyen, anlamamazlıktan gelen insanlara yön değil, yol vermelisin. _Goethe: “Anlatmayın yüreğinizin derinliklerini anlamayacak olan anlamsız kalabalıklara. _Voltaire: Yaşamak için sadece 2 günümüz var bu günleri de aşağılık insanlar önünde diz çökerek geçirmeye değmez. ************ _Görmek – Olmak – Uyum - Alışmak – Diyalektik_ _Görmek_ _İnsanın kendi neyse gördüğü de odur. William Blake _Görmek istemeyenden daha kör kimse yoktur. Lao Tse – İbni Sina _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. Pascal _Işığa sırtını dönersen, kendi karanlığında kalırsın. Dekart _Görmeyi öğrenin. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu göreceksiniz. Leonardo da Vinci _Gözünüz sürekli algılarınızın üzerinde olsun. Koruduğunuz şey küçük ve önemsiz bir şey değil. Bu sizin saygınlığınız, güvenirliğiniz, istikrarınız, iç huzurunuz, acıdan ve korkudan uzak kalabilme halinizdir. Kısaca bu sizin özgürlüğünüzdür. Epictetos _Fırtınalı zamanımızda çakan şimşeklerin ışığında insanları ve olayları olanca çıplaklığıyla görebiliyoruz. Einstein _Bağlantı_ _Şu anda gerçekleşen bütün olaylar, geçmişte meydana gelen olayların kaçınılmaz bir sonucudur. Baron Holbach _Politikada hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey gerçekleşiyorsa, o hadisenin bu şekilde gerçekleşmesinin önceden planlandığından emin olabilirsiniz. Roosevelt _Hint düşüncesine göre, egolarımız okyanustaki adalar gibidir: Birbirimizden ayrı varlıklar olduğumuzu düşünürüz. Göremediğimiz şey ise, birbirimize suların dibinden bağlı olduğumuz gerçeğidir. Hint dış dünyaya maya -illüzyon- adı verilir. Öldüğümüzde uyanır ve başlangıçta kim olduğumuzu fark ederiz: Tanrı. Jung _Hissedebileceğiniz en güzel şey, hayatın esrarlı tarafıdır. Sanatın ve bilimin beşiğinde, bu ana duygu vardır. Onu bilmeyen, dünya karşısında şaşkınlık ve hayranlık duymayan kimse, ölü gibidir. Einstein _İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. John Stuart Mill _Görünen köy, kılavuz istemez. _Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Ziya Paşa _Öküzün dünyası gözünün gördüğü kadardır. _Dış görünüşün, senin ne olduğunu o kadar yüksek sesle haykırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum. Rahip Emerson _İnsan, düşündüğü gibi yaşamalıdır. _Mevlana: Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol. _Aristo: Başkalarına yaptığınız şeyin aynısını yaşıyorsanız ya da düşündüğünüz gibi yaşıyorsanız adalet sağlanmıştır. _Platon: İnsanlara verilecek en iyi eğitim, öğüt vermek değil, öğütlediğimiz şeyleri yaşam boyu kendimiz yaparak örnek olmaktır. _Shakespeare: Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse; hiç görünmesinler daha iyi. Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu! _Uyum_ _Gerektiğinde deliyi oynamak, en büyük bilgeliktir. Erasmus _Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan. Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan. Darwin _Organizma için zeki ve ölü olmaktansa, aptal ama canlı olmak önemlidir. Vücut için önce yaşamayı sürdürmek, sonra gelişmek geliyor. Carl Sagan _Olduğu gibi görünmeyenler aslan postu giymiş eşeklere benzer ve ne yaparsa yapsınlar sonuçta eşek kulaklı Midas gibi kendilerini açık ederler. Erasmus _Ahlaksızlar, dogrulugu kendilerine bir kazanç sagladıgı için benimserler, yoksa atarlar. Pascal _Birisine inanmış gibi davranmak, insanın sorunları irdelemekten ziyade akışına bırakarak çözüme ulaştırdığı bir yoldur. Çoğu insanın anlamadan saflıkla nitelediği bu insan tipi, aslında olgunluğun bambaşka bir boyutuyla iç huzurunu bulmuştur. _Bazı insanlar çok kibar ve iyi kalpli olarak görünebilir ama aslında zehirli yılandırlar. _Başka hayal ürünleriyle mücadele etmek için yeniden oluşturulması gereken kimi hayal ürünleri vardır. Marki de Sade _Alışkanlık - Koşullar_ _Jim Rohn: Dünyanın en zeki insanı da olsanız, bulunduğunuz ortam vasat ve vasatın altındaki kimselerden ibaret ise, düzeyinizi bile koruma imkanınız yoktur. İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır _Descartes: Almanlar arasında yaşayan kişi Almanlara, Çinliler arasındaki de Çinlilere benzer. 10 yıl önce giydiğimiz ya da 10 yıl sonra giyeceklerimizin komik geldiğini görüp şu sonuca vardım. Her şey alışkanlık ve algıdır ve kesinlikten çok izafidir. _Carl Sagan: Bugün bizler için apaçık olan gerçekler, eski zamanlarda evrenin akıl sır ermeyen olguları arasındaydı. Diş ağrısı için tanrılara yalvarıyorlar ve tılsımlı sözler söylüyorlardı. _Wilhelm Von Humnoldt: İnsanoğlunun gerçek amacı, yani ebedi ve değişmez akli ilkeler tarafından salık verilen ve geçici arzularca belirlenmeyen amacı, kemale erinceye kadar kendi güçlerini en üst düzeye çıkacak şekilde geliştirmektir. Bu oluşumun gerçekleşmesi için özgürlük en başta gelen ve onsuz olmaz koşuldur. Bununla birlikte, özgürlüğün ötesinde insanların potansiyellerinin gelişmesi için özgürlükle yakından bağlantılı olan başka şeyler de, yani koşulların değişmesi de gereklidir. En özgür ve en bağımsız bir insan bile monoton koşullar içinde yaşıyorsa kendisini belirli bir ölçüye kadar geliştirebilir. Diğer taraftan bu değişikliğin özgürlüğün bir sonucu olduğu da doğrudur; ancak, insanları kısıtlamak yerine insanları çevreleyen şeylere keyfi bir biçimde şekil veren bir tür baskıyı da ortaya çıkarır. _İbn-i Haldun: Benzer hadiseleri benzer şartlar veya benzer şartları benzer hadiseler meydana getirmektedir. _Aristoteles: Benzer nedenlerin doğuracağı sonuclar da benzer olabilir. Kişi, kendi ülkesinin olduğu kadar başka ulkelerin yaptığı savaşları da, nasıl sonuclandıklarını da incelemiş olması gerekir. Yalnızca olağan şeyi bildiren sonuclar, aynı şeyi yapan öncüllerden cıkarılmalıdır, tıpkı 'zorunlu' sonucların 'zorunlu' öncüllerden çıkarılması gerektiği gibi _Newton: Bilimin amacı, “Olgulardan doğanın kuvvetlerini keşfetmek, sonra da bu kuvvetler yardımıyla diğer olayları açıklamak. Oluşturulan kuram, olayları açıklayabilmek ve deneyler ile birlikte bu olayları matematiksel kuramlar ile genelleştirmektir. _Şizofreni_ _Aristo: Bütün dâhiler melankoliktir. _Zekâ seviyesi yükseldikçe, garip şeyler de o kadar çoğalır. Çok daha iyidir basitliğini görmek ham ipeğin güzelliğinin ve işlenmemiş taşın; kişinin kendisiyle bir olmasından daha iyidir, tao ile bir olması, bensizliğin geliştirmesi. Lao Tzu _Şizofreni, yaşanamaz bir durumda, yaşamak için icat edilmiş özel bir stratejidir. Mistiklerle şizofrenler kendilerini aynı okyanusta bulurlar ama mistikler yüzerken şizofrenler batar. David Laing _Psikotik bozukluk diye nitelendirdiğimiz ve binbir ilaçla örtbas etmeye çalıştığımız bazı zihinler, belki de çok merak ettiğimiz evrenin bilinmeziyle ilgili müthiş bir yol gösterici. -Düşüncelerinizi baskılarsanız er geç bilincin altında veya üstünde yeni bir bilinç alanına girer ve burada daha engin bir benliği yaşarsınız. Bu gözlem, tartışılmaz bilimsel veriler arasında benim bildiğim en temel ve sağlam olanıdır. William James _Ben hastalığın, var olması gereken belirtilerin ortaya çıkmaması durumu olduğunu savunuyorum. Açıkça görülmektedir ki kişilik sorunları çoğu zaman insanın aldığı psikolojik yaralara, gerçek içsel doğasının uğradığı saldırılara karşı bir başkaldırıdır. Bu durumda hastalıklı olan, böylesi bir saldırıya başkaldırmamaktır. Maslow _Maymunlaşmak_ _Diyojen: Sadece dış görüşünüzün insana benziyor, ruhen bir maynumsunuz. _Stuart Mill: Kendi yaşamını başkalarının yönetmesine müsaade eden bireyin, maymunların taklit yeteneğinden başka yeteneğe ihtiyacı yoktur. _İoanna Kuçuradi: İnsanların robotlaştığı, robotların da insanlaştığı bir zamanda yaşıyoruz. _Schopenhauer: Bizler öncelikle hakikat araştırmacıları değil, rahatımıza düşkün yaratıklarız. _Fromm: İyi hissettiren şeyler ve insanlar bağımlılık yapar. _Hata_ _Hatalarını kabullenerek ahlaki bir büyüklüğe erişebilirsin ya da dangoz olursun. _Dangoz: Öküzün önde gideni, baş öküz, kalın kafalı, gözüne sokulanı anlamayan, buna rağmen halinden ve kendinden çok memnun kişi. Andaval, dangalak. _Hiçbir sorumluluk kabul etmeyen ve gerçekleri çarpıtanlar, ciddiye alınmaz ve itibarları da olmaz ve lider de olamazlar. _Ts. Eliot: Birinin hatasını affedecek kadar iyi olun ama hatayı hiç işlenmemiş sayacak kadar aptal olmayın. _Bir insan asla yanıldığını kabullenmekten utanmamalıdır. Aslında bu, bugün dünden daha zeki olduğunu başka kelimelerle söylemektir. Alexander Pope _Neden kimse hatalarını itiraf etmez? Çünkü hala hataların içindelerdir de ondan. Hatalarını itiraf etmek de iyileşmenin bir belirtisidir. Seneca _Yanılgıya düşmesini engelleyecek içgüdüsel yargı yeteneğinden yoksun. Keynes _Dalkavukluk_ _Başarının anahtarı, ikiyüzlülük ve her kalıba girmektir. Hüseyin Rahmi Gürpınar _Bütün bu aşağılık asalakların tek kaygısı, yüz karası bir dalkavuklukla, kralın desteğini kazanmaktır. Thomas More _İnsanlar menfaatleri için her seyi yapar, tüm rezilliklere razı olurlar. Hobbes _Aranızda bir parmak yükselebilmek için anasını bile satabilecek şaklabanlar bulunmakta! Balzac _Dünyanın en eski mesleği kendini satmaktır. Bunu fahişelikle karıştırmak da bir o kadar eski bir yanılgıdır. Albert Camus _Küçük ve büyük esirler vardır. Küçükler küçük şeyler için; bir yemek, bir ev, ufak tefek yardımlar için esir olanlardır. Büyükler ise valilik gibi şeyler için esir olanlardır. Epiktetos _İnsanları kazanmak için en iyi çare dalkavukluktur. Onların sevdiklerini sever görünmek, doğru dediklerine doğru demek, kusurlarını övmek, her yaptıklarını alkışlamak. Yaranacak mısın? Aşırı gitmekten hiç korkma. Yalan söylediğin istediği kadar belli olsun, suratından aksın, en zeki insanlar bile kanıveriyorlar dalkavukluğa. Pohpohu bastınız mı, en gülünç, en yüzsüzce söylenmiş sözleri bile yutuyorlar. Ama insanlara muhtaç oldunuz mu, uymak zorundasınız. Kabahat pohpohlayanda değil, pohpoh isteyende. Maymuna dönüyorum her gün, sevdireyim diye kendimi babana. Moliere _Eskiden insanlar kendilerini övdürmek için en utanmaz dalkavukları tutarlardı ve dalkavuklar, en sefil arsızları tanrılara eşit göstermeye cesaret ettiğinde, aşağılık adamı, erdem timsali olarak ileri süründüğünde yani kuzgunu tavuz kuşu tüyleriyle süsleyince, zencinin derisini beyazlatmaya çalışınca, sineği fil yerine kabul ettirmeye gayret edince, kahramanlarımız tavuz kuşu gibi kasılır ve küstahça ibiğini kaldırdı. Erasmus ************************* _İsyan_ _Cem uzan: İsyan ediyorum isyan. _Churchill: Her şey canımı sıkıyor. _Kant: Çok defa hem kendimden hem de her şeyden bıkmış bir haldeyim. _Bertolt Brecht: Bana bir iyilik yap; bu kadar çok sevme beni. _Neyzen Tevfik: Öleceğiz bir gün; gömecekler. Birkaç gün övecekler. Sonra kalan malını bölecekler; hatta memnun kalmayıp üstüne bir de sövecekler. _Müşfik Kenter: Ölünce ne diyecekler? Muhtemelen, ölüm sana yakışmadı. Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler. Üzülüyorsun, takma diyorlar. Kızıyorsun, değmez diyorlar. Boş veriyorsun gamsız diyorlar. Konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar. Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar. Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar. Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar. Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar. _Einsein: Bana kin okları atanlar da oldu ama bu oklar dokunmadı bana. Çünkü, hiç ilişkim olmayan bir başka dünyadan geliyordu bunlar. _Lao Tzu: Ah daha ne kadar sürer yalnızlık. Herkes sevinç saçıyor. Bayrama gider gibi. Bir ben çekingen. Gülmeyi öğrenmemiş bebek gibiyim. Huzursuz savrulurum. Yersiz yurtsuz gibiyim. Herkes bolluk içinde. Ben unutulmuş gibiyim. Mağara gibi yüreğim. Uyumsuz ve karanlık Dünya insanları ışıl ışıl ah Bir ben bulanık su gibiyim. Dünya insanları kurnaz mı kurnaz. Bir ben kapalı kutu gibiyim. Huzursuzum ah deniz gibi. Dur durak bilmeyen girdap gibiyim. Herkesin hedefi var Bir ben aylak dilenci gibiyim Bir ben başkayım herkesten Ama değerlidir anadan alınan besin. _Marki de Sade: Ben bir kuledeyim. Üzerime 19 demir kapı kapanıyor. Gün ışığı her biri 20 kadar demir parmaklıklı 2 küçük pencereden içeri giriyor. Günde yaklaşık 10-12 dakika o da bana yemek getiren biriyle birlikte oluyorum. Geri kalan zamanı tek başıma ve ağlayarak geçiriyorum. _Düşünme tarzımın onaylanamaz olduğunu söylüyorsunuz. Eh! Çok da umrumdaydı! Başkaları için bir düşünce tarzı benimseyen çok daha delidir bence! Benim tarzım, düşüncelerimin meyvesidir; varoluşumdan, yapımdan kaynaklanır. Onu değiştirmek benim elimde değil; elimde olsaydı da yapmazdım. Ya beni öldür ya da olduğum gibi kabullen zira değiştirilirsem lanetlenirim. Kimsenin görmediği kadar ahlaksız bir hayal gücüyle, buyurgan, huysuz, öfkeli, her şeyde aşırı, bağnazlığa varacak derecede tanrıtanımaz, az ve öz olarak buyum ve beni tekrar öldürün ya da olduğum gibi kabullenin çünkü değişmeyeceğim. Benim bahtsızlığım boyun eğmeyi asla bilmeyen ve asla da boyun eğmeyecek sağlam bir ruhu gökten almış olmaktır. _Rahip Emerson: Hiç tanımadığımız birisiyle daha açık ve daha rahat konuşuruz her şeyi. Çünkü onlar bizi yadırgamazlar, hesap sormazlar, kırmazlar. Oysa bizi tanıyanlardan saklarız kendimizi, birkaç kelimemizi. Biliriz ki konuştukça söylediğimiz her şey, günü geldikçe aleyhimizde delil olarak kullanılacaktır. _Dokundurmaca_ _Freud: Alman nöropatoloji işinin en tanınmış kişisinin imzasını taşıyan bir yapıtın, bizim halk kitapları satan kitabevlerinden sağlanabilecek bir Mısır rüya tabirnamesinden daha çok gerçekle ilişkisi bulunmadığını anlamam doğrusu acı bir şeydi; ama söz konusu otoritelere karşı beslediğim o salça inançtan bir parçasının daha yıkılıp gitmesini sağlamıştı. _Sagan: Araştırmalar, Amerikalıların yüzde 95'inin "bilim cahili" olduğunu gösteriyor. Ankete göre 3 milyondan fazla Amerikalı, uzaylılarca kaçırıldığına inanıyor ve birçoğu da hayalet gördüğünü bildirmiş. Richard Nixon 'ın başkanlığının son haftasında -yüce divana çıkmamak için istifa etmeden önce - iyi ile kusursuz arası bir ölçekte görev yaptığını düşünenlerin sayısından daha küçük bir değer. En azından yüzde birimiz şizofrenik yapıda. Bu demek oluyor ki gezegenimizde 50 milyondan, yani İngiltere 'nin nüfusundan daha fazla sayıda şizofren bulunuyor. _Sade: Dünyanın neresinde olursa olsun namus ve geleneklere en çok bağlı gibi görünen yerler her zaman için en fazla zamparaların olduğu yerlerdir. ********** _Kitaplar_ _Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir. Herrick _Kitapları cehaleti iyileştiren hap gibi düşün. Tom Robbins _Ne hazineler saklıdır küçük ve seçkin bir kitaplıkta. Burada, dünyanın tüm uygar ülkelerinden en bilge ve en değerli insanlar, binlerce yıllık çalışma ve bilgeliklerinin sonuçlarından faydalanmamıza izin verirler. En yakın dostlarına dahi açamayacakları düşünceleri orada, en sarih kelimelerle bizler, yani başka bir yüzyıldan insanlar için, durmaktadır. Ralph Emerson _Kitaplar tohum gibidirler. Yüzyıllarca bir yerde uyuyakalmış durumdadırlar, sonra da birden beklenmedik ve umut vaat etmeyen topraklarda çiçek vermeye başlarlar. Bir kitap, insanlığın sihir yapabildiğinin kanıtıdır. Başka bir insanın zihnine girersiniz, belki de binlerce yıl önce ölmüş birinin. O kitabın yazarı sizinle açıkça ve sessizce konuşmaya başlar; sizin zihninizde. Birbirini hiç tanımayan, uzak çağların insanlarını birbirine bağlar. _Ölülerle konuşmanın kolay olduğunu söyledi. Güç olan canlılarla konuşmakmış. Carl Sagan _Kitap, seyahatten başka bir şey olmayan yaşamda en iyi silahtır. Montaigne _İnsanlar yalnızca ekmekle yaşamaz, ruhun da gıdaya ihtiyacı var. Cemil Meriç _Kitaplar kendinize ve başkalarına saygı duymayı öğretecek, yüreği ve aklı, sevgiyle dolduracaktır. Maksim Gorki _Kitapsız büyüyen çocuk, susuz büyüyen ağaca benzer. Çin atasözü _Kitaplar düşüncelerin mezarlarıdır. Longfellow _En aptal kitapların bile insanlara verebileceği bir şey vardır. Coco Chanel _Bazılarının yaşaması yeryüzüne bir yüktür, ama iyi bir kitap, usta bir kafanın yaşamdan sonraki yaşam için mumyalanmış bir hazine gibi saklanmış en değerli yaşam öğesidir. Kitaplar, mutlak olarak ölü şeyler değildir. İnsan neslinin sahip olduğu kadar aktif bir ömre sahiptirler. Efsanevi ejderhanın dişleri kadar canlı ve üretken olduklarını ve gözlerini dikip baktıklarını ve silahlı bir adamın üstüne atılmayı göze alabildiklerini biliyorum. Kilise ve uluslar topluluğunda büyük bir endişe olmasına rağmen, insanların olduğu kadar kitapların da onları nasıl alçattığını, nasıl kuşatıldıklarını ve bir suçlu gibi nasıl hızlı bir şekilde yargılandıklarını gören uyanık gözlere sahip olduğumuzu inkar etmiyorum. Bilgi gıdadır ve aklın alabileceği her şeyi öğrenmek gerekir. Her şeyin fazlası da sıkıntı yaratır. John Milton _Gereğinden çok şey okutmak, ister istemez aynı düzeyde kalmaya ve kültürsüzlüğe götürür. Öğretim öyle olmalı ki, sunduğu şey, değerli bir nimet sayılmalı, güç bir ödev değil. En başta gözetilecek şey bağımsız olarak düşünme ve karar verme yeteneğini geliştirmektir, özel bilgiler kazandırmak değil. Einstein _Kitap okuma oranı_ _Türkiye'de her 100 kişiden sadece 4’ü kitap okuyor. Bir Japon yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. Türk insanı kitap okumadığı için zihni gelişmiyor, bilgisi artmıyor; bu yüzden de sağlıklı kararlar veremiyor ve dünyayı da tanıyamıyor. _Türkiye, günde sadece 1 dakikasını kitap okumaya ayırırken, televizyon ve internete ise saatlerini ayırıyor. Türkiyede kitap okuyanların çoğunluğu ise genellikle aşk meşk ve kişisel gelişim ağırlıklı kitapları okuyorlar. Türkiye, okuma alışkanlığında da dünyada 86. sırada yer alıyor. Çocuklara kitap hediye edilmesinde ise Türkiye 180 ülke içerisinde 140. sırada. Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye'de sadece 23 milyon. Türkiye'de üniversite eğitimi oranı eskiye göre 10’larca kat arttı ama üniversite mezunlarının kitap okuma oranı % 10 düştü. Ebeveynler kitap okumadıkları için çocuklar da okumuyorlar ve eğitim sistemi de teşvik etmiyor. _Kitap okumanın faydaları: Kitap okumanın sakinleştirici bir etkisi vardır; Kişinin bilgisini arttırarak özgüven ve farklı bakış açıları kazandırır; Zihinsel ve psikolojik kapasiteyi arttırır; kelime dağarcığınızı, hafızanızı, analitik düşünme becerilerinizi, odaklanmanızı ve empati yeteneğinizi geliştirir; Kendi iç dünyanızdan geçici olarak kaçmanıza ve karakterlerin hayali deneyimlerine kapılmanıza izin verip yalnızlık hissinden kurtarır; Kişinin kendini keşfetmesi, olumlu benlik algısı geliştirmesi, yeni değer ve davranış geliştirmesi, faklı kültürlere anlayış, farkındalık ve hoşgörüyle yaklaşma özellikleri kazandırır. _Bibliyoterapi: Kitap okuyarak huzur bulma, arınma ve tedavi olma yöntemi. Kitapları ruhsal bir danışman olarak görme biçimi. Antik Yunan’da bir kütüphane girişinde, ‘’İnsan ruhunun iyileştiği yer” diye yazar. _Nöroplastisite, beynin yeninden yapılandırılmasıdır. En iyi yapılandırma tekniği okuyarak öğrenmedir. 2 yönlü hereket eder: 1- Potansiyasyon: Sinir sistemindeki bilgi akışının artması. 2- Depresyon: Bilgi akışının azalması. _Beyin, sürekli değişir ve beyninizi yönlendirmezseniz, o sizi yönlendirir. Kitap okurken beyinde yeni bağlantılar kurulur ve okudukça sağlamlaşır. Yeni şeyler, yeni bağlantılar demektir ve kullandıkça güçlenir. Tam şu anda, bu cümleyi okuduğunuz saniyede beyninizde yaklaşık 1 milyon yeni bağlantı kuruldu. Beyninizi yeniden şekillendiren en önemli araç, öğrenmedir. Araştırmacılar, MRI taramalarını kullanarak, okumanın beyindeki karmaşık bir devreler ve sinyaller ağını güçlendirdiğini doğrulamıştır. Okuma yeteneğiniz olgunlaştıkça, bu ağlar da daha güçlü ve daha karmaşık hale gelir. ****** _Suskunluk - Soğukkanlılık_ _Evrensel bir nimet olan sessizlikten zevk alabilenler, en mutlu kişilerdir. Charlie Chaplin _Tek başına sessiz sedasız mutlu olanların hayatına girmek kolay değildir. Bob Dylan _En iyisi kenarda sakin yaşamalı, başkalarıyla az, kendisiyle çok konuşmalı. Seneca _Kendine, koşullar ne olursa olsun sahip çıkıp soğukkanlılığını korumanın sağladığı üstünlüğü başka hiçbir şey sağlayamaz. Thomas Jefferson _İnsan, ya insan gibi akıllıca söylemeli yahut hayvanlar gibi susmalıdır! Sessizce bir köşede oturan sağırlar ve dilsizler, gevezelerden daha üstündür. Ey akil, gönül sırların zindanıdır; söyleyince onu kaçırmış olursun, bir daha zincire çekemezsin. Sadi Şirazi _Bir insanda gerçekten yüceliği oluşturan şeyler gizlilik ve suskunluktur. Hiç bir şey söylememek, sessiz kalmak hatta bilinçsiz bir sessizlik hali, kişiyi diğer tüm insanlardan üstün kılar. İnsanlar, düşüncelerini saklamak için değil, hiçbir düşünceleri olmadığını saklamak için konuşmayı öğrenmişler. Soren Kierkegart _Fazla söz boşa zahmet. İyisi mi içindekini tut içinde. Konuşmadan önce düşün; Gereği var mı? Şefkat barındırıyor mu? Kimseyi incitebilir mi? Sessizliği bozacak kadar değerli mi? Çok bilenler konuşmaz, çok konuşanlar bilmez. Küçük kafalar kişileri, büyük kafalar fikirleri konuşur. Lao Tzu: _Suskunluk, aşağılamanın en iyi anlatım biçimidir. Bize bir kaç deli gerek, şu akıllıların yol açtığı duruma bak! İnsanlık dışı olmanın özü nefret değil kayıtsızlıktır. Bernard Shaw. _Hiçbir şey söylemeden her şeyi söylüyor bana. Herkese kulağını, ama çok azına sesini ver. Konuşmanın beceremediğini saf masumluğun susması başarır çoğu kez. Kaba güçle değil zekanla çık düşmanın karşısına; kendininmiş gibi savun dostunun hayatını; gevezeliğin için değil, suskunluğun için kızsınlar sana. Sevgisini bağıra çağıra anlatmıyor diye sevgisiz diyemezsiniz kimseye. Eylem, mükemmel bir hitabettir. Söylemenin en iyi biçimi yapmaktır. Shakespeare: _Tutkuları yok etmeyi ileri sürmek zırdeliliktir. Hiç bir şey istememek, hiç bir şey sevmemek, hiç bir şey duymamak için bir cezbeli gibi kendine eziyet eden som sofunun bu tatlı hayali gerçekleşmiş olsaydı ortaya tam bir ucube çıkmış olurdu! Duygularını gizlemek bu insanların en büyük meziyetidir. Diderot _Yahudi sermayeli medya, kendi aleyhindeki yayınlara cevap vermeyip, susarak ve onlardan hiç bahsetmeyerek onları "sessizlik" ile ortadan kaldırıyordu. Takdir ettiğim husus buydu. Adolf Hitler _Susmak bazen en önemli silahtır, aydınlıktır, güçtür. Bazen sessiz cümleleriniz kulakları sağır edecek, solukları kesecek güçtedir. Sözleriniz yerini bulmuyorsa susun, ödleri patlayacaktır. Çünkü sessizlik bazen konuşmaktan daha güçlüdür, çünkü korkaklar susmayı beceremezler. _Hedeflerinizi her zaman kendinize saklayın. Çünkü yapılan bir araştırmaya göre hedeflerinizi başkalarına söylediğinizde, onları gerçekleştirme ihtimaliniz düşüyor. _Mutlu bir hayat büyük ölçüde sessiz bir hayat olmalıdır. Zira gerçek keyif ancak bir sessizliğin atmosferinde yaşama katılabilir. Bertrand Russell _Susan bir bilgin tek bir kelime konuşamayan aptallardan farksızdır. Moliere _İnsanların da, tanrıların da dediklerine göre, bütün faniler arasında en akıllısı olan Sokrates, hiçbir zaman burnunu bir mağaradan içeri sokmamış, merak edip de kimsenin işine karışmamış olmakla övünürmüş" dedi. "Gerçekten de, ihtiyatlı olmaktan, mantıklı konuşmaktan daha iyi bir şey yoktur şu dünyada. Petronius ___ _Umursamazlık_ _Epikür: İnsanların arasında tanrı gibi yaşayacaksın. _Dostoyevski: İnsan ancak zamanla büyük hergele olabilir; Hiçbir şeyi umursamayarak _Woody Allen: Ölümden sonra yaşam varsa ve hepimiz aynı yerde buluşacaksak, beni aramayın. Ben sizi ararım. _Rousseau: İnsanlar, huyumu tanımadıkları kadar yüzümü de tanımasalar, aralarında yine rahat yaşardım. Hiçbir şeye bağlanmayarak yalnızca kendime dayanıyorum. Hiçbir gereksinimi olmayan insanlara hangi boyunduruk dayatılabilir? Ancak yalnız olduğumda kendimi bulurum. Bunun dışında çevremin oyuncağıyım. Uçurumun dibinde rahatım; mutsuz bir ölümlü ve Tanrı'nın kendisi gibi duygusuz. Dünyaya yabancı bir gezegenden düşmüş gibiyim. Endişeli ve dalgındım. Bu hâli anlatmak hayli zor. Bundan böyle elimden gelebilecek tek iyiliğin, istemeden ve bilmeden kötülük yapmamak için hiçbir şey yapmamak _Marcus Aurelius: İnsanlar üzerine akıl yürütüyorken, yukarıdan, tıpkı tanrı, uzay boşluğundan dünyaya bakıyormuş gibi bak. Kalabalıklara, ordulara, evlenmelere, ıssız bölgelere, karşıtlıklardan doğan uyuma…Tanrı da insanları ruh olarak görür. Kendisini saran etten kılıfa önem vermeyen insan, giysilere, evlere, göstermelik şeylere vakit harcar mı? _Robert Boyle: Çok sıra dışı bir durum olmadığı müddetçe" Salı-Cuma öğleden sonraları ve Çarşamba-Cumartesi de öğlenleri rahatsız edilmek istemediği haberini saldı. _Erasmus: Ölümlülerden oluşan şu sürüsüne bereket kalabalığa aydan bakacak olsan, birbiriyle vızıldaşıp duran bir sürü sinek ya da sivrisinek gördüğünü sanırsın; birbiriyle savaşan, kumpaslar kuran, kapıp kaçan, oyunlar oynayan, oynaşan, doğan, yaşlanan ve ölen. Kısacık bir ömre yazgılı bu küçücük yaratıkların bu kadar belayı, bu kadar faciayı yarattıklarına inanmak çok zor doğrusu. _Umursamazlık_ _Epikür: İnsanların arasında tanrı gibi yaşayacaksın. _Dostoyevski: İnsan ancak zamanla büyük hergele olabilir; Hiçbir şeyi umursamayarak _Woody Allen: Ölümden sonra yaşam varsa ve hepimiz aynı yerde buluşacaksak, beni aramayın. Ben sizi ararım. _Rousseau: İnsanlar, huyumu tanımadıkları kadar yüzümü de tanımasalar, aralarında yine rahat yaşardım. Hiçbir şeye bağlanmayarak yalnızca kendime dayanıyorum. Hiçbir gereksinimi olmayan insanlara hangi boyunduruk dayatılabilir? Ancak yalnız olduğumda kendimi bulurum. Bunun dışında çevremin oyuncağıyım. Uçurumun dibinde rahatım; mutsuz bir ölümlü ve Tanrı'nın kendisi gibi duygusuz. Dünyaya yabancı bir gezegenden düşmüş gibiyim. Endişeli ve dalgındım. Bu hâli anlatmak hayli zor. Bundan böyle elimden gelebilecek tek iyiliğin, istemeden ve bilmeden kötülük yapmamak için hiçbir şey yapmamak _Marcus Aurelius: İnsanlar üzerine akıl yürütüyorken, yukarıdan, tıpkı tanrı, uzay boşluğundan dünyaya bakıyormuş gibi bak. Kalabalıklara, ordulara, evlenmelere, ıssız bölgelere, karşıtlıklardan doğan uyuma…Tanrı da insanları ruh olarak görür. Kendisini saran etten kılıfa önem vermeyen insan, giysilere, evlere, göstermelik şeylere vakit harcar mı? _Robert Boyle: Çok sıra dışı bir durum olmadığı müddetçe" Salı-Cuma öğleden sonraları ve Çarşamba-Cumartesi de öğlenleri rahatsız edilmek istemediği haberini saldı. _Erasmus: Ölümlülerden oluşan şu sürüsüne bereket kalabalığa aydan bakacak olsan, birbiriyle vızıldaşıp duran bir sürü sinek ya da sivrisinek gördüğünü sanırsın; birbiriyle savaşan, kumpaslar kuran, kapıp kaçan, oyunlar oynayan, oynaşan, doğan, yaşlanan ve ölen. Kısacık bir ömre yazgılı bu küçücük yaratıkların bu kadar belayı, bu kadar faciayı yarattıklarına inanmak çok zor doğrusu. _Hegel: İnsanın kendini duygusal tutumunda öyle bir soyut evrenselliğe yükseltmesi gerekir ki, onda gerçekte serveti ile nicel ilişkisi ne olursa olsun hiçbir şeyin olması ya da olmaması onun için ilgisiz bir sorun olmalıdır, tıpkı kendisinin olup olmamasının, sonlu yaşamda olup olmamasının ilgisiz bir sorun olması gerektiği gibi. *** _Çelişki – Schopenhauer_ _Akıllarını kullananlar, dünyanın gerçek soylularıdır. Diğer akılsızlar ise hayvanlar gibi içgüdüleriyle yaşayan köleler ve ırgatlardır. Aşağı türlere mensup hayvanlara kesinlikle ahlaki özgürlüğün verilmemesi gerekmektedir. Bunun nedeni de bilinçsizlikleridir. Kölelik, işçilik, yoksulluk aynı şeyin ayrı biçiminden başka bir şey değildir. İnsan, fiziksel güçlerini kendisinin değil başkalarının yararına kullanır. Sürücüler, hamallar, ulaklar ve benzerleri, insanlar arasındaki yük hayvanlarıdır. Onların böyle olmalarının nedeni kalın kafalılıklarından kaynaklanan bönlükleri ve duyarsızlıklarıdır; onlar düşünürken rahatsız edilmezler çünkü zaten düşünmezler. İnsanların çoğu da tıpkı hayvanlar gibi düşünmeksizin saatlerce bön bön boşluğa bakarak zaman geçirirler. _Amerikadaki kölelik, insan kılığına bürünmüş bu iblislerin, bu dar kafalı, kilise tutkunu alçakların ve özellikle bunların arasındaki güç ve şiddetle şeytani pençelerini geçirdikleri masum siyahi kardeşlerine uygun gördükleri davranış okudukları zaman düşündükleri bu şeylerin bir hiç seviyesinde kaldığını göreceklerdir. _Herkesin, zihinsel yoksulluğu ve genel olarak bayağılığı ölçüsünde arkadaş canlısı olduğu anlaşılacaktır. İnsanların içinde en arkadaş canlıları, entelektüel açıdan da kesinlikle geride olan zenciler olmalıdır. ****** _Kısa_ _İşçi_ _Erich Fromm: Mavi yakalı işçiler için yaratıcılığa sahip olmak bir lüks ya da tüm sistemin pürüzsüz işleyişine bir tehdit olur. _Carl Sagan: Kölelik kuralı: Köleler cahil kalmalı.“Köleler mutlaka kafasız olmalı. Diktatörler, okuryazarlığın, öğrenme, kitap ve gazetelerin potansiyel tehlike taşıdığının hep farkında olmuşlardır. Adaletsiz bir toplumda okumanın ve eleştirel düşünmenin tehlikeli, hatta yıkıcı olmasının nedeni de budur. _Carl Sagan: İncil’e göre, Dünya düzdür. Aynısı Kuran için de geçerli. Dünya’nın yuvarlar olduğunu söylemeniz, ateist olduğunuz anlamına gelir. 1993 yılında, Suudi Arabistan’ın en üst düzey dini yetkilisi Şeyh İbn Baaz, bir fetva yayınlayarak dünyanın düz olduğunu ilan etti. _Maide 10. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir. _Hayat yaşanamazsa ruhta düşmanlık oluşur. Alfred Adler _İnsanlar öldükten sonra şeytan olmaktadır çünkü ölenler yaşayamadıkları hayata özlem duyup yaşayanları kıskanır ve kin beslerler. Hayatını dilediği gibi yaşayamayan insanlarda da benzer şeytani kin vardır ve mutlu insanların da kendileri gibi sürünmelerini isterler. Wilhelm Wundt _Büyük İskender: Bir koyunun komuta ettiği aslanlar ordusu beni korkutmaz ama aynı şeyi bir arslan tarafından komuta edilen koyun orsudu için söyleyemem. _Musolini: Aslan olarak bir gün yaşamak. Koyun olarak 100 yıl yaşamaktan iyidir. _Önce yaşa, sonra felsefe yap. Pratik Hedefler, her bakımdan teorik olanların onunde gider. İşte yüksek bir bakış açısı. Schopenhauer _Einstein ise, önce teori ortaya atar ve sonra o teori deney ve gözlemlerle kanıtlanmaya çalışılır. _Tek dünya, tek hakikat, tek tanrı ve tek bir kanun vardır. Marcus Aurelius _Tek millet, tek devlet, tek lider, büyük Almanya. Goebbels _Bazen kimsenin hayal edemedigi şeyleri hayal eden özel insanlar vardır. Enigma _Sıradan insanların yapamayacağı şeyleri yapman gerekir. Sonsuz ihtiras _Hayal gücünün aklını ele geçirmesine izin veriyorsun. Soysuzlar çetesi _Tek kelimeyle bizi, sizin mülkiyetinizi yok etme niyetimizden dolayı kınıyorsunuz. Kesinlikle öyle; niyetimiz tam olarak budur. Engels _Belki bazılarınız, Marksist Parti'yi yok ettiğim için beni affetmeyi başaramıyorsunuz. Fakat arkadaşım, ben diğer partilerin de tümünü yok ettim. Hepsi gitti. Hitler _O göte bülbül öte: Abazanların argo deyimi. Sözü edilen götün takdire şayan oldugunu, güzelligi karşısında bülbüllerin şakımaya başlayacaklarını vurgular. _Ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz göte, Bu gidişle, yaprağımı gidersin cennete. Neyzen Tevfik _Hayat bir deneydir. _John Adams: Tüm insanlık beşikten mezara kimyacıdır. Maddesel evren kimyasal bir deneydir. _Carl Sagan: İnsanlar elektron ya da laboratuvar fareleri değildir. Ancak, Meclis'in her tavrı, Yargıtay'ın her kararı, her Ulusal Güvenlik Yönergesi, televizyon ratingerindeki değişim, bir deneydir. _Anna Freud: Her şey birer savunma mekanizmasıdır. Kitap okumak, yemek yemek, gezmek, müzik dinlemek… _Mill: İnsanın varlığı sırlarla kuşatılmıştır. Bizim dar bilgimiz ve tecrübemiz sınırsız denizlerde bir küçük adadır sadece. _Freud: Her kim evrendeki ilişkiler örgüsünün görkemini ve bunda saklı zorunlulukları sezmeye başlarsa, o kimsenin kendi küçük ben'ini yitirmesi işten değildir. _John Milton: Beni öldürmeyen şey beni daha güçlü kılar. _Nietzsche: Beni öldürmeyen her şey daha güçlü kılar _Burke: Bizimle mücadele edenler bizi güçlendirir ve yeteneklerimizi sivriltir. Düşmanımız, bizim yardımcımızdır. ****************** _Nükte_ _Çok kısa, ince manalı, eleştirel, güldürürken düşündüren, keskin zeka ürünü şakalı zarif söz. _Freud: Nükte, benzemezin içindeki gizli benzerleri açığa çıkarma yeteneğidir. Nükte, zeka ürünü olarak haz üretmeye yarayan bir etkinliktir. Esprilerin malzemesi, yasaklanmış arzulardır. _Kraeplin: Nükte karşıt iki kavramın birleşimi ve zorunlu bağlantısıdır. _Vischer: Özünde olduğu kadar, karşılıklı ilişkilerinde de birbirlerine tümüyle yabancı birçok temel bilgiler arasındaki birliği içeren bir hüner. Ailelerin hoşlanmadıkları evlilikleri sağlamlaştırmaktan hoşlanır nükte.. _Theodor Lipps: Nükte, gülünç’ün bilinçli ve ustaca çağrıştırılmasıdır. Karşıtlık sözcüklere bağlı tasarımlarda değil, sözcüklerin anlamlı ya da çelişik niteliğindedir. İlk aşamayı, bizi çarpan, şaşırtan aşamayı, sözcüğün anlamsız olduğu aşamayı, ikinci bir aşama izliyor. Bu ikinci aşamada, bizi başlangıçta çarpan, şaşırtan sözcük gerçek anlamını kazanıyor. İşte gülüncü yalnız ve yalnızi şaşkınlıktan, çarpılmadan sonraki ışık, konuşulan dilin anlamsız bir sözcüğüyle yanıltılan bilinç üretiyor. _Kant: Nükte’nin özelliklerinden biri de bizleri bir an için aldatıp tuzağa düşürmektir. Espri, ince zekalıları ve avanakları ortaya çıkarır. _Jean Paul: Nükte, sadece bir fikirler oyunudur. Nükte, çiftleri evlendiren kılık değiştirmiş papazdır. _Shakespeare: Özlülük ve kısalık nüktenin bedenidir, ruhudur; özlülük nüktenin ta kendisidir. _Fischer: Nükte, oyunsal bir yargıdır ve düşünceler dünyasının gizli çirkinliği olan nesnelere bağlıdır ve estetik özgürlük ister. Yargı, önce biçimiyle nükte halini alır. _Sağduyu’ya uygun olarak kabul ettiğimiz şey, daha sonra sağduyu’ya aykırı görülebilir. Komiğin süreci böyle oluşur. Söze, psikotik yönden zorunlu bir anlam yükler ve hemen ardından bu anlamı yadsırsak, o söz dinleyene nükte gibi gelir. Bir anlamın birçok farklı yorumları yapılabilir. Bir öneriye mantığın karşı olduğunu bile bile bir anlam yükleriz. Bu öneride bir gerçek bulabiliriz ama düşüncemizin alışılmış biçimleri, daha sonra bizi bu gerçeği yadsımaya zorlar. Bu gerçekten onun gerçekliğini aşan mantıklı sonuçlar çıkarır. Bu öneri gerçek niteliğini ortaya kor komaz da çıkardığımız sonuçları bir yana atarız. Nükteli sözcüğün bizde uyandırdığı ruhsal gelişim, gülünç duygusunda var olan girişim şudur: Nükteli sözcüğü benimser benimsemez, sözcüğe kayıtsız şartsız katılır katılmaz onu az çok anlamdan yoksun buluruz. Nüktenin civatası olan sözcük bize önce, dile yeni girmiş, kusurlu, anlaşılmaz, mantıksız, bilmece türünden bir şeymiş gibi geliyor. Böylece bizi çarpıp şaşkına çeviriyor. Çarpılma ve şaşkınlık geçince, sözcük anlam kazanınca gülünç ortaya çıkıyor. _Nükte çok kısa olmalı. Nüktenin özü, gizliliğin ortaya çıkarılması zorunluluğudur. Gülünç, çeşitli görünümlerde çirkinliği kendine konu edinir; hedefi çirkinliktir. “Çirkinlik gizleniyor mu? Gülünç’ün gözlemi ışığında onu bulup ortaya çıkarmak gerek. İşte karikatürün kökeni budur. _Zihinsel evrenimiz, dış gözleme açılmaz. Bu zihinsel dünya, kendi yasaklarını, güçsüzlüklerini, biçimsizliklerini, gülüncün ve gülünç çelişkilerin geniş payını da içerir. Bunları ortaya çıkarmak ve estetik gözlemce kabul edilebilir hale getirmek için nesneleri yalnızca doğrudan göstermeye değil, bizzat gösterimlerde yansıtmaya ve onları ortaya çıkarmaya elverişli özel bir güç, tek sözcükle düşünceyi aydınlatan bir güç gerekir. Bu güç ise yalnız ve yalnız yargıdır. Gülünç’ün karmaşıklığını ortaya çıkaran bu yargı, nüktedir. _Soğuk espriler, karşı tarafı bir yandan soğutan bir yanda da eğlendiren espriler olarak tanımlanabilir. Genel amaç güldürmekten çok eğlendirmektir. Espri ne kadar kötü olursa eğlence o kadar yüksek olur. Zeka ürünü komik espriler insanın içinde sıcaklık hissi uyandırırken, soğuk espriler de buz gibi soğutur. _Zenginler et, fakirler hayalet yer. _Dondurmayı ben yalamam, himalayalar. _Eşek yavruları en çok nerede bulunur? Spa merkezinde. _Yemeğin suyuna kim bancı? Kolibandı. _Ralp Emerson: Ferguson, astronomide uzun süredir bilinen pek çok şeyi yeniden keşfetmiştir. Onun için ne güzel. Tarih bu olmalıdır. _Einstein: Görelilik kuramım başarıyla kanıtlanırsa Almanya benim bir Alman olduğumu iddia edecek, Fransa ise dünya vatandaşı olduğumu açıklayacaktır. Kuramım gerçek dışı çıktığında ise, Fransa bir Alman olduğumu söyleyecek, Almanya ise bir Yahudi olduğumu açıklayacaktır. _Birisinin atom bombası yapmasına yardım etmekten daha kötü sadece bir şey var. O da nazilere atom bombası yapmaları için yardım etmek. ************* _Doğa_ _Ralp Emerson: Doğa, değişken bir buluttur; hep aynı olan ve hiç aynı olmayan. Aynı fikri türler topluluğuna atar, tıpkı bir şairin tek bir hisseden yirmi hikâye çıkarması gibi. Doğa, eserlerinde yüce bir ailevi benzerlik içerir. En beklenmedik yerlerde benzerliklerle bizi şaşırtmaktan zevk alır. Bir keresinde bir dağın kel zirvesini hatırlatan, bir orman kabilesinin ihtiyar reisinin kafasını gördüm, kaşının yanındaki çizgiler de kayanın katmanlarını akla getiriyordu. Edası, eski Yunan sanatının kalıntılarındaki yalın ve hayranlık uyandıran heykellerin ihtişamıyla aynı olan insanlar vardır. _Tesla: Doğanın kendisinden daha büyüleyici, üstünde çalışmayı daha çok hak eden bir konu yoktur. Bu büyük mekanizmayı anlamak, etkin kuvvetlerini ve onları yöneten yaslan keşfetmek, insan aklının en büyük amacı olmalıdır. _Descartes’ın üç yüz yıl önce bir ölçüde anlayıp öne sürdüğü yaşamın mekanik teorisinden daha inandırıcı bir şey yoktur. _Doğa aynı sonuca pek çok yolla ulaşabilir. Fiziksel dünyadaki bir dalga gibi, her yeri kapsayan ortamın sonsuz okyanusunda, canlı organizmalar dünyasında, yaşamın kendisinde, bir akım darbesi ilerler, bazen belki ışık hızıyla gider, bazense öyle yavaştır ki asırlar boyunca aynı yerde sabit dururmuş gibi görünür. İnsanoğlunun idrak edemeyeceği karmaşıklıkta süreçlerden geçer; ama tüm formlarında, tüm aşamalarında, enerjisi bütünüyle mevcuttur. Uzak bir yıldızdan tek bir ışın demeti, gözüne geldiği bir geçmiş zaman diktatörünün hayatının gidişatına etki etmiş, milletlerin kaderlerini değiştirmiş, yerkürenin yüzeyini dönüştürmüş olabilir; Doğa olayları işte böyle çetrefilli, idrak etmesi böyle güçtür. Sonsuzluk boyunca enerjinin korunumu yasasına uygun olarak kuvvetlerin mükemmel bir dengede olduklarını, dolayısıyla da tek bir düşüncenin enerjisinin evrenin hareketini belirleyebileceğini göze aldığımız zaman dışında Doğanın o karşı konulmaz ihtişamına dair güçlü bir fikir edinmemizin yolu yoktur. _Evrendeki her şey canlıdır. İnorganik denen ve ölü kabul edilen maddeler bile dış uyaranlara tepki verirler ve içlerinde canlı bir öz olduğunu hataya yer bırakmayacak şekilde kanıtlarlar. _Bana sorarsınız, evren başlangıcı olmayan ve asla sonlanmayacak büyük bir makineden ibarettir. Doğal düzen karşısında insan da bir istisna değildir. İnsanoğlu tıpkı evren gibi bir makinedir. Aklımıza giren, hareketlerimizi belirleyen hiçbir şey yoktur ki dolaylı veya dolaysız, duyu organlarımıza gelen bir uyarana cevap olmasın. Çevremizle yapısal benzerliğimiz ve aynılığımız nedeniyle aynı uyaranlara benzer yanıtlar veririz ve tepkilerimizin uyumundan anlayış doğar. Çağlar boyunca sonsuz karmaşıklıkta mekanizmalar geliştirilmiştir ama “ruh” ya da “tin” dediğimiz, bedenin işlevler toplamından başka bir şey değildir. Bu işlevler son bulduğunda “ruh” ya da “tin” da aynı şekilde son bulur. _Din ancak bir idealdir. İnsanoğlunu maddi bağlardan azat etme eğiliminde ideal bir kuvvettir. Ben şahsen maddeyle enerjinin yer değiştirebileceğine inanmıyorum. Ne de bedenle ruhun. Evrende çok fazla madde var ve bunlar yok edilemez. Benim gördüğüm kadarıyla bu gezegende bireysellik yok. Böyle deyince gülünç gelebilir ama ben herkesin uzaydan geçen bir dalga olduğuna inanıyorum. Bu dalga aldığı yol boyunca her dakika değişiyor ve nihayet bir gün çözülüp gidiyor. ___ _Güven - Bilinç_ _Mill: Kendisini ilgilendiren hiç bir meselede, işlerinin yönetimini daha az bilgi ve zeka sahibi biri yerine bunlara daha fazla sahip olan birisine bırakmayacak bir kimse yoktur. _Thomas Jefferson: Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir. O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin. (Başkanlık konuşmasından) _Locke: Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Din adamları sadece din ile, politikacı da sadece politikayla ilgilenmeli ve birbirlerinin alanına müdahale etmemeliler. Bir din adamı politik alana müdahale edip insanları dinsizlikle suçlarsa, politikacı da din alanına müdahale eder ve bu da kargaşaya neden olur. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az ilgili olan bir kimsenin kılavuzluğuna kendimi güvenle bırakamam. _Jefferson: Eşit olmayan insanlara, eşit davranmaktan daha büyük eşitsizlik olamaz. Eğer bir adamdan küçük bir çocukken giydiği ceketi bugün de giymesini isteyebilirsek ancak o zaman medeni bir toplumdan barbar atalarından kalma bir yönetim altında yaşamasını isteyebiliriz. _Şeref - Cesaret_ _Şeref - Onur: Doğruluk, dürüstlük, adalet, güvenirlilik, saygı, empati, hoşgörü gibi insani değerlerin oluşturduğu bir kavram. _Kelime anlamı olarak Şeref: Yücelik, seçkinlik, ululuk, haysiyet, itibar, izzetinefis... _Aristo: İnsanın en değerli özelliği Şerefidir. İkinci sırada ise Cesareti vardır ve cesaret olmadan hiçbir şey yapamazsınız. _Rousseau: Şerefini kaybettikten sonra yaşamaktan daha feci bir ölüm olur mu? _Bruce lee: Bilgi insana güç verir ama saygıyı karakteriniz ile kazanırsınız. _Bir yalan 3 doğruyu götürür: Güven, saygı ve değer. Saygısız insana gösterilen tahammül de kişinin kendisine olan saygısızlığıdır. İnsan, bir çok konuda özveride bulunabilir ama asla fedakarlık edilmemesi gereken konular vardır. Bu da Aristo’nun bahsettiği Şeref ve Saygı gibi kavramlardır. _Cesaret, en büyük karizma’dır. Korkmamak değil, korkularında yüzleşebilmek, geçeği kabullenebilmektir. Cesaretle korkularınla yüzleşirsen daima kazanırsın. _Buda: Varoluşun sırrı cesur olmaktır. Ne olacağınızdan korkmayın, kimseye güvenmeyin. Tüm yardımı reddettiğiniz an özgürsünüz. _Saygıyı hiç bir şekilde ünvanın getirmeyeceği, yalnızca karakter ve bilgi birikimine insanların saygı duyduğu gerçeği. _Onurlu insana soyağacı sorulmaz. ************************
··
5,2bin görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.