Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
Corpus Serisi - Aşk "Duygulanım olarak aşk bir yaşam sorunudur; duyuların, estetiğin ve şiirin alanındadır, kavramlarla işi olmaz. Felsefe niye işe karışır ki? Aşk, özünde anlatılmaz değil midir, kavrama boyun eğer mi hiç?" Aşk, insanlık tarihinde en temel ve derin duygusal deneyimlerden biri olarak kabul edilir. İnsanların duyduğu şarkılara, şiirlere ve eserlere ilham kaynağı olan bu kavram, filozoflar tarafından da yüzyıllardır incelenmiştir. Aşkın doğası ve anlamı üzerine bu felsefi düşünce, antik zamanlardan günümüze kadar devam etmektedir. Temelde insanların iyi olanı arzulama isteğiyle başlar. Yani insanların daha iyi bir şeyi arzulama eğilimini ifade eder. Aşk, güzellik ve iyilik arayışıyla yakından ilişkilidir. Bu açıdan bakıldığında aşk, insanların kendilerini aşma ve yüceltme arayışının bir parçasıdır. Bunun yanı sıra, aşk aynı zamanda birleşme arzusunu içerir. İnsanlar, aşık oldukları kişiyle birleşme isteği duyarlar. Bu romantik aşkta cinsel birleşme arzusu olarak kendini gösterebileceği gibi daha genel bir anlamda insanların başka insanlarla, evrenle veya kendi iç dünyalarıyla birleşme arzusu olarak da yorumlanabilir. Aşk, bağ kurma ve bir bütün olma isteğini yansıtır. Ancak aşkın felsefesi karmaşık bir konsepttir ve her filozof farklı bir bakış açısına sahiptir. Platon, aşkı güzellik ve iyilik arayışının bir yansıması olarak görür. İnsanları daha yüksek bir varoluşa çektiğini savunur. Aristoteles, aşkı dostluk ve etik ilişkilerin bir parçası olarak kabul eder. Erdemli dostluğun bir türü olarak görür. Descartes, aşkı düşünce ve duygusal bir süreç olarak ele alır. Zihinsel bir süreç olduğunu savunur. Freud, aşkın kökenlerini çocukluk dönemine dayandırır ve bilinçaltının derinliklerine indirir. Cinsel dürtülerle yakından ilişkilendirir. Arthur Schopenhauer ise aşkı bir yanılsama olarak ele alır. Öte yandan Aziz Augustinus, aşkı Tanrı'ya doğru bir yolculuk olarak görür. Ona göre, insanlar içsel bir boşlukla doğarlar ve bu boşluğu sadece Tanrı sevgisiyle doldurabilirler. Aşk, insanların Tanrı'ya doğru olan arayışının bir ifadesidir. Bu açıdan bakıldığında aşk, insanların ruhsal bir deneyim olarak Tanrı'ya yaklaşmasının bir yolu olarak kabul edilir. Kierkegaard, aşkı içsel bir çatışma ve seçim süreci olarak inceler. Ona göre insanlar aşık olduklarında, içlerindeki çelişkilerle yüzleşirler. Aşk, insanların içsel benliklerini keşfetmelerine ve kendileriyle yüzleşmelerine yol açar. Aşkın doğası ve anlamı hakkında çeşitli teoriler bulunsa da, aşkın insan hayatında önemli bir rol oynadığı ve derin bir duygusal deneyim olduğu konusunda birçok insan hemfikirdir. Aşkın felsefesi, insanların bu önemli konuyu daha iyi anlamalarına ve düşünmelerine yardımcı olur. Bu büyük düşünürlerin bakış açıları, aşkın karmaşıklığını ve derinliğini yansıtır. Aşkın felsefesi; insanların ruhsal, psikolojik ve etik boyutlarını derinden etkileyen bu evrensel duygunun anlamını anlamamıza yardımcı olur. Her bir filozofun bakış açısı, aşkın insan deneyimindeki rolünü farklı bir şekilde ele alır ve bu konuda zengin bir tartışma sunar. Aşk, bilinç ve bilinçsizlik arasında dans eden, güzellik ve iyilik arayışını yansıtan bir mistik bir serüvendir. Ve sonunda aşkın bize öğrettiği en büyük ders: "Benzersizin aşkınlığı önünde eğilmek; bu dünyada seni adınla çağırabilecek tek kişiyim ve seni seviyorum diyebilmektir..." Unutmayın, "Aşk nedir?" sorusu, cevabını aradığımız ve asla tam anlamıyla öğrenmekten vazgeçemeyecek olduğumuz bir sorudur. Kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Serinin içerisinde yer alan kitaplar oldukça kapsamlı ve geniş bir bilgi yelpazesine sahip. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli ve keyifle okumalar diliyorum.
Aşk
AşkEric Blondel · Fol Kitap · 202224 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.