Gönderi

228 syf.
·
Not rated
Buradaki Düz Dünyacılar o bildiklerimizden değil. Bu romanda, Düz dünyacılık, varlığı ve yaşam hakkını eşit gören bir sistem. Ölen ve tekâmülünü tamamlayamayanlar reenkarne olarak yeniden dünyaya gönderiliyorlar. Olayın omurgası da bunun üzerine inşa edilmiş. Düz Dünyacılar’dan biri alıyor karşısına insanı hem kendini yani “Düz Dünyacılık nedir?”i anlatıyor ona hem de bir hikâye. Düz Dünyacı’nın görevi bakmak, izlemek, kaydetmek ve mola zamanı geldiğinde, ki bu ölüm oluyor, insana yaşananları göstermek. Ölüme mola diyor onlar çünkü aslında son diye bir şey yok. (Bu kısımlar Spiritüalizmi çağrıştırıyor.) İş şu kısımdan sonra iyice karışıyor: Düz Dünyacı’nın vazifesi varlıkların hakkını korumak değil. Çünkü aslında diğer varlıkların hakkını çiğnemek ve diğer varlıklar tarafından hakkı çiğnenmek de düpedüz bir varoluş hakkı ve Düz Dünyacılar’ın haklara doğrudan müdahale etmesi, varlıkların dünyada sürdükleri hayat içindeki iş ve oluşlara dokunması, yapan yaptığını yapmakta istediği kadar haksız olsun, karışması yasak. Adeta “karma”yı düzenleyen insanüstü varlıklar bunlar. Evet, bir de Düz Dünyacı’nın insana anlattığı hikaye var demiştim. anlattığı hikâyede üç sokak köpeği var. Biri simsiyah, iri cüsseli fakat muhtemelen kısırlaştırılmış. Vicdanlı, iyi kalpli... Ne çektiyse insandan çekmiş. Heybetinden korkup binbir işkence etmiş insan ona, bu yüzden insanın ne menem bir varlık olduğunu en iyi o biliyor. İkincisi, onu terk eden sahibi gün gelip onu bıraktığı yerden alacak diye bekleyen, kalbinin saflığı tüylerine yansımış bir dişi. Bir de cahil, korkak, çıkarcı olan köpek var ki O da sistemin uyanığı... İç içe geçmiş bu hikayelerin sonunda birbirine ustaca bağlanması ise yazarın kalemi karşısında parmak ısırtıyor.
Düz Dünyacılar
Düz DünyacılarSezgin Kaymaz · İletişim Yayınları · 2023381 okunma
··
492 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.