Gönderi

144 syf.
·
Not rated
·
Liked
Öykülerden oluşan kitapları ayrı bir seviyorum. Bir kitap içinde birçok sihirli kapıların oluşu, o kapılardan içeriye merakla girmek, farklı farklı karakterleri tanımak ve hayatlarının bir parçasına tanıklık etmek… İşte bu kitapta da bizleri sekiz ayrı öykü, sihirli kapılarından usulca süzülmemiz içi bekliyor. İlk olarak “Ben, Majo ve kertenkele yavrusu” öyküsündeki Fikriye teyze ile tanışıyoruz. Sonrasında “Beyaz At” öyküsünde 5 yaşındaki küçük bir çocukla tanışıyor çok sevdiği atının ölümüyle yaşadığı acıya ortak oluyoruz. İçimiz burkulmuş olsa da okumaya devam ediyor ve 29 yaşındaki Haluk ve Riko adındaki kuşun öyküsünü okuyoruz. Haluk geçmişinde ne yaşamış bilmiyorum ama kendisi oldukça tembel ve biraz da dengesiz biri. Her sabah kapısının önünden geçen kızla tanışmak için Riko’yu kullanıyor. Bu öyküde biraz kızıyorsunuz ve sonrasındaki; Kutuda ne var? - Mavi Kelebek - Virüs - Zaman Ölçeği ve Orman öykülerini farklı duygularla okuyorsunuz. Öykülerin genelinde kişiler içsel yolculuklarına çıkıp hayatlarını sorguluyorlar ve sizler de okurken kendi hayatınızı sorgulamaya başlıyorsunuz…Öykülerin her birini ayrı ayrı sevdim ama en çok beni “Ben, Majo ve kerkenkele yavrusu”öyküsünü sevdim. Fikriye teyzenin geçmişe ve memleketine olan özlemini iliklerime kadar hissettim. Aslında her bir öyküye uzun uzun değinmek ve sizlere anlatmak isterdim ama maalesef ki hepsini tek posta sığdırmam mümkün değil. O yüzden sizlere, beni en çok etkileyen öyküyü kısaca anlatacağım. ~~~ Ben, Majo ve kertenkele yavrusu ~~~ Eşi yıllarca Belçika’da, gurbet ellerde çalışmış tam emekli olup, hayatın tadını çıkaracakken bu dünyadan göçüp, gitmiş. Fikriye teyze de oğlu ve gelininin yanına Belçika’ya yerleşmiş. Günlerini dört duvar arasında geçirirken sık sık memleketini, komşularını düşünmüş. İçindeki memleket özlemi günden güne artmış durmuş… Bu arada odasının camından içeriye giren yavru kertenkeleyi de beslemeye başlamış. Bir gün karşı pencerede beyaz saçlı, kendi yaşına yakın bir kadın görmüş ve kahve içmeye davet etmiş. Dilleri farklı olsa da yine de kendi dillerinde uzun uzun sohbet etmişler. Mimikleri sayesinde anlatılanı tahmin etmiş ve arkadaşlıkları dostluğa dönüşmüş… Sonrası mı? Sonrası ve diğer öyküler kitapta okunmak için sizleri bekliyor. Son olarak da “Kutularda ne var?” öyküsünde beni çok etkileyen bir alıntıyı da bırakıyorum. “Titreyen alevlerde eriyerek sıvılaşan bir altın külçenin kalıplardan akışı gibi, sessiz ve umursamaz bir şekilde ama değerinden hiçbir şey kaybetmeden aksın hayatlarımız.”
Beyaz At
Beyaz AtHüseyin Tunç · Nesil Yayınları · 202320 okunma
·
43 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.