Dünyanın kendisinin Akıl ile donanmış olduğu
fikri, aslında erken dönem Yunan düşüncesinde çok daha ön-
celeri dile getirilmiş olan bir fikirdir; fakat, sofistike bir hale
getirilmesi, ancak Platon'la mümkün olmuştur. Erken dönem
düşüncesinde anlaşılabilir bilgi nesnesinin kendisini kavrayan
akıldan keskin bir biçimde ayrılmamış olduğu görülür. Logos
nosyonu, her ikisine de aynı şekilde uygulanmaktadır. Platon,
zihinle dolu dünya düşüncesini form-madde ayrımı açısından
ifade eder; ona göre dünya, sadece form bakımından rasyonel-
dir. Rasyonel düşünce ile rasyonel evrenin özdeşleştirilmesi,
Platon'a göre, rastgele yapılmış bir varsayım değildir. Bu var-
sayıma, madde kasten rasyonel-olmayanın, düzensiz ve rastlantısal olanın hüküm sürdüğü alana indirgenirken formun
rasyonel, bilen zihinle olan mütekabiliyet ilişkisinin korunma-
sıyla ulaşılır.
Platon, bu mütekabiliyeti, Timaeus'te, beşeri varlıkların,
dünyanın biçimlendirilmesinde kullanılan rasyonel ilkeyi
içselleştirmeleri olarak betimler. Dünya ruhu'nun dünyayla
olan ilişkisi, yansımasını, rasyonel ruhun bu ruha tabi bedenle
olan ilişkisinde bulur. Timaeus'te anlatılan mitolojide, duyusal
dünyanın etrafında dönüp insan zihnini etkileyen bir komik
Akıl'dan söz edilir. Zorunluluk, dünyanın yaratılması sırasında
Akıl'a bağımlı kılınmıştır ve insan zihni bu akıldan pay alabilir.
İnsanlar ancak bunu başardıkları an, duyularla algılanamayan,
kendi kendine varolan ideaları kavrayabilecek güce erişirler.
Bu çok özel anlamdaki zihin, sadece "Tanrılarda ve ancak bir-
kaç insanda bulunan özsel bir nitelik'' tir. 8
Platon'un Timaeus'te aktardığı mitolojide, yüce kozmik
Akıl kavramıyla ilişkili olarak yapılmış bir cinsiyet ayrımı ima-
sına rastlanır. Evrendeki Akıl ve düzenin yansımasının kadın
ruhunda, erkek ruhundaki kadar net olmadığı var sayılır. Ka-
dınların ruhları, Akıl'dan yoksun erkeklerin günahkar ruhla-
rından doğar; bu nedenle de ruha rasyonel-olmayan öğelerin
karışması, kadınlarda daha sık görülen bir durumdur. Fakat
Platonun bilgi anlayışını ele alış amacımız açısından düşü-
nüldüğünde bizler için önemli olan bu değil, cinsel farklılıkla
arasındaki ilişki bu kadar net olmayan başka bir şeydir. Buna
zihin-madde ikiciliğinin Platoncu versiyonunda rastlarız. Ka-
dınlık çağrışımlarıyla yüklü olan madde, rasyonel bilgi arayı-
şı içinde aşılması gereken bir şey olarak görülür. Yunanların
kendi bilgi anlayışlarını ifade ederken başvurdukları hakimi-
yet metaforlarının kaynağı, erkeğin kadınla olan ilişkisinden
çok, efendinin köleyle olan ilişkisidir. Ama yine de bu Platon-
cu tema, Batı düşünce tarihinin daha sonraki aşamalarında da
erkeklik ve form, kadınlık ve madde arasında kurulan bu uzun ömürlü çağrışımları hem kullanan hem de pekiştiren biçimler-
de yinelenmiştir.