289 - Şimdi ben normalde ‘kişisel gelişim kitabı’ okumuyor, hatta bu kitapları yalan yanlış hikayelerle dolu gaz alma, çok satanlar listesine girip köşeyi dönme kitabı olarak görüyorum. Yine de zaman zaman ‘Lan acaba bu farklı bir şey söyleyecek mi?’ diye kendi kendime sorup merakıma yenik düşüp bir başka kitaba daha şans veriyorum. Son ayların şanslı kitabı da How to Live (Nasıl Yaşanır) oldu. Türkçe’ye çevrilmemiş sanırım bu kitap, baktım ama göremedim. Bazen böyle çevirisi olmayan ama dünyada çokça satan kitapları görünce ‘Amme hizmeti olarak çevirip salsam mı?’ diye geçiriyorum içimden, sonra asla fırsat bulup da yapılmayacak işler listesine ekleyip hayat meşgalesine devam ediyorum. Kitap diyordum, ne anlatıyor biliyor musunuz? Şunu anlatıyor: bağlam her şeydir. Tabii ki kitabın ana fikri bu değil ama benim kitaba dair ilk çıkarımım bu oldu. Okumaya başladım. Daha en baştayken “Birden fazla romantik partneriniz olsun ya da hiç olmasın.” gibi sansasyonel bir cümle kurdu yazarımız. ‘Hadi bakalım ne çıkacak bunun altından.’ diyerek okumaya devam ettim. Bir sonraki bölüme geçtim ve amca bu sefer de dedi ki: “Evlenin, hayatınızı tek bir kişiye adayın ve birbirinizi hayatınızın merkezine koyun.” Haydaaa. E hani harem kuruyorduk 8-10 sayfa önce? İşte bunun gibi birkaç örnekten sonra kafama dank etti bağlamın her şey olduğu. Yazar beyefendi kitabın başında birden fazla partneriniz olsun derken içinizde duygusal boşluk olmasına izin vermeyin demeye çalışıyordu. “Ya da hiç kimse olmasın.” derken de kimseyle birlikte olmamak yanlış kişiyle birlikte olmaya yeğdir demeye getiriyordu. Veya bir başka örnek: Bir bölümde rehberleri takip edin diyor. Mesela “Ölmeden önce görülmesi gereken yerler, tüm zamanların en iyi filmleri gibi listeleri hatmedin.” diyor. Sonra aradan 2 bölüm geçiyor ve bu sefer de diyor ki “Normal olmayın, toplumun rehberleri kaybolmuş kişiler içindir, sizin için değildir.” Bak gördün mü daha görülmesi gereken yerleri ziyaret etmek için bavul hazırlarken patladı bir önceki öneri. Yok. Patlamadı aslında. Yine bağlamdan patladık. Başta dediği şey kendinizi geliştirmeye nereden başlayacağınızı bilmiyorsanız bu rehberleri baz alın ve en azından onlardan başlayın, sonra da hep ilerleyin, geriye bakmayın, tam gaz gelişmeye devam. İkinci dediğini dediği kısımda ise özgün olmaya vurgu yapıyor. O ikinci dediğinin bulunduğu sayfada yukarıda da diyor ki mesela “Başarısız olan insanlar genelde çok yükseği hedeflediği için değil potansiyellerinin çok altını hedefledikleri için başarısız oldular. Yükseği hedefler de başarısız olursan esasında başarısız olmuş sayılmazsın” Aynı sayfanın sonunda da mesela “Bir eşe veya çocuklara, laklak yapmaya, normal uyku saatlerine, temiz düzenli bir odaya ihtiyacınız yok.” diyor. Arkasından da ekliyor. “Dünyaya özgün bir şeyler getirmek için sadece keskin bir odaklanmaya ihtiyacınız var, üretkenliğinizi başka kıstaslara bağlamayın.” diyor. Hanımı çocuğu sokağa atın demiyor yani. Bunun gibi yazarın kendi içinde hayli çelişkili görünen, okuru sarsmaya ve kafa karıştırarak ‘dehasına’ hayran bırakmaya çalıştığı sayfalar ve bölümler dolusu gaz alma cümleleriyle, “Nostalji, hatıralardan acının çıkarılmış halidir.” gibi beylik laflarla dolu bir diğer kitaptı işte bu da… Farklı ve özgün cümleler kurmuyordu, sadece klişeleri özgün bir kurguyla okura aktarmaya çalışıyordu. Muhtemelen çok satması da bundandı. Peki bu kitaptan kendi kişisel gelişimime dair hiç mi çıkarım yapmadım? Hep mi negatif duygularla ve eleştirecek done ile doldurdum kendimi? Yok. Öyle olmadı. Bağlam çıkarımı dışında bir madde farkındalığımı artırdı. Üretmekle ilgili bölümün başıydı o da. Birebir çevirisini aşağıya ekliyorum: “Dünyanın en değerli mülkü mezarlıklardır. Milyonlarca yazımı yarım bırakılmış kitap, hiç ortaya atılmamış fikirler ve hiç ortaya çıkarılmamış yetenekler var. Çoğu insan her şey hâlâ içindeyken ölür. Yaşamanın yolu yaratmaktır. Öldüğünde için boş biçimde öl. Kafanın içindeki her fikri oradan çıkarıp gerçeğe dönüştür.” ~Derek Sivers

How to Live: 27 conflicting answers and one weird conclusionDerek Sivers · Hit Media · 01 okunma

·

33 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Ahmet Ceran