Bir Hayalin Ardında ~ M. Tarık Koç Yaşam ve ölüm, bir yanda hayatın coşkusu diğer yanda ise sessizliğidir. Bu iki zıt kutup insanın içsel dünyasında sonsuz bir arayışa neden olur. Ölüm, hayatın derinliklerine inen bir uçurum gibidir. Hayatın içindeki bu uçurum insanın kalbinde derin bir yara açar. Anların çırpınan kanatlarıyla örülü bir hayat yaşarken, ölümün soğuk gölgesi hiçbir zaman uzakta durmaz. Hayat, bir soluk alıp vermekten ibaret değil; aksine deneyimlerin, anıların ve yaşanmışlıkların bir araya gelmesi demektir. Her an, bir ömre değer anılar ve anlamlar içerir. Ölümün varlığı, bu anıları daha değerli kılar. Ölüm, yaşanmışlıkla dolu bir hayatın kıymetini hatırlatır. Her nefes alış-verişte, her gülüşte, her gözyaşında ölümün hüznü ve hayatın değeri bir arada bulunur. Belki de bu paradoks, yaşamın asıl amacını anlamamıza yardımcı olur. Öte yandan ise içsel büyümeye ve daha derin arayışa yol açan bir öğretmendir. Ölümün olmadığını farz edersek yaşamın bir amacı ve anlamı olur mu ki? Burak için her şey Sümeyra'yı kaybettikten sonra başlamıştı. Yaşadıklarını ve yaşanması mümkün olan yaşayamadıklarını düşündü. Gurbette yaşayan bu iki nişanlı gencin yolları zamanında çocukluk yıllarında burun buruna yaşarken değil de kilometrelerce öteye gittiklerinde, tesadüf mü dersiniz tevafuk mu dersiniz bilemem ama yıllar sonra orada Almanya'da bağlandı. Aynı okulda okuyan ve başarılı olan bu gençler birlikte mezun olacaklardı. Ta ki Sümeyra kolon kanserine yakalanana dek... Hastalığı o kadar hızlı ilerliyordu ki onu altı ayda herkesten ve her şeyden koparmıştı. Derslerden vakit buldukça farklı ülkeleri turist gibi gezerlerdi. Ama bu hastalık o kadar çok sarmıştı ki Sümeyra'nın bedenini artık okula bile gidemez olmuştu. Zaten ölüm haberini de okulda öğrenmişti Burak ve onu kaybettiğinde küçük bir kafesin içinde gibi hissediyordu kendini. Zihninin her bir köşesinde onu arıyordu hatta çocukluğunda bile... Burak için bu çok zor bir sınavdı ve kader dediği şey ölüm ile yaşam arasındaki bir anahtar mıydı? Bir gölge gibi sürekli takip eden ölüm, hayatın içinde derin bir anlam arayışını da beraberinde getiriyordu. Hayat ve ölüm, birbirini tamamlayan varoluşun iki yüzü gibiydi. Yaşadıkları Burak'ın zihninde şekilleniyordu. Çünkü anılar ve yaşanmışlıklar gidenin ardından bile kalıp bizlere eşlik eden hayal gibi görünse de aslında gerçek olan tek şeydi. Çoğu zaman esen bir yel ile gelirdi kokusu burnumuza çoğu zaman ise bakıp da gördüğünüz o noktada varlardı. Hayatın sonu yeni bir yolculuğun başlangıcı olabilir miydi? Belki de ölüm bir kapının aralandığı anahtardı. Birçok insan ölümü bir son olarak görse de belki de o sadece bir geçiş noktasıydı. Ölümün kaçınılmazlığı da bazı soruları beraberinde getiriyor ve soruların cevaplarını aramamıza yönlendiriyordu. Neden yaşıyoruz? Neyi amaçlıyoruz? Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen kalemini çok beğendim. Yapmış olduğu betimlemeleri hoşuma gitti. Ayriyeten kitabın içerisinde yer alan sorular beni epeyce düşündürdü. Kitabın daha uzun olmasını beklerdim. Umarım M. Tarık Koç yazacak olduğu bir başka eserinde bu değerli cümlelerini daha da uzun kaleme alır. Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli ve keyifle okumalar diliyorum.

Bir Hayalin ArdındaMuhammed Tarık Koç · Hayy Kitap · 2023140 okunma

··

11 artı 1'leme

·

24,5bin görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.