Sevdalinka 7-8 yıldır kitaplığımda okunmayı bekliyordu. Ancak birkaç kere başlamak istesem de sıkılıp bırakıyordum. Bu sefer Storytel’den dinledim biraz da okudum. Bu sayede kitabı bırakmamak için daha çok direndim. Güzeldi ama benim için Ayşe Kulin’in en sevdiğim 10 kitabı arasında yer almaz. Kitap gazeteci olarak çalışan Nimeta ve eşi mühendis Burhan’ın biri kız, biri erkek olmak üzere iki çocuğuyla beraber Bosna’daki hayatları ile başlıyor. Nimeta bulunduğu ekibin içinde en kıdemlileri ve uzun yıllardır bir düzen içinde yaşıyor. Bir de yine kendisi gibi gazeteci olan Stephan adlı biriyle de yasak aşk yaşıyor. Sırf düzeni bozulmasın, çocukları zarar görmesin diye eşinden ve çocuklarından bu durumu gizliyor. Öncelikle ben Nimeta karakterini pek sevemedim. Bana tavırları tutarsız ve köşeli bir insan gibi geldi. Ayrıca biraz kibirli bir karakter olması da ona ısınmamı engelledi. Allahım bu hep bu şekilde mi gidecek yoksa bu kitap bitmez dediğim an konu açıldı. Özellikle Sırpların yaptıkları kıyımlar, tecavüzler vahşetler ama bunlar az kalır akla hayale sığmayan işkenceleri dinlerken ağlamamak için kendimi tuttum. Daha dün gibi 1990lar yakın zaman tarihinde Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu vahşete dünyanın gereken tepkiyi göstermeden izlemeleri. Bunları okurken ve dinlerken şu anda yeni başlayan İsrail-Filistin Savaşı’nın da etkisi ile içim acıyarak dinledim. Çünkü Sırp katliamına göz yuman dünya şimdi İsrail-Filistin Savaşı’na ve Ukrayna-Rusya Savaşı’na göz yumuyor ve daha da körüklüyor. O zaman bir şekilde hayatta kalan bir çocuğun vahşetin izlerini hâlâ gözlerinde taşıyacağını düşündüm. O zamandan bu zamana kadar aslında her şeyin ilerlediğini geliştiğini sadece insanlarındaki bu vahşetin aynı şekilde can alma, can acıtma şeklinde devam ettiğine yani insanlık açısından bir adım bile ilerleyemediğimize tanık olmak sinirlerimi bozuyor. Binlerce insanın hayatını kaybetmesi, göçe zorlanmaları yaşamlarının değiştirilmeye çalışılmasını dinlerken ve okurken vela okurken buldum kendimi. Kitapta sevmediğim şey kadın ve erkek arasındaki ilişkilerin anlatımında hep cinsellik ve bedenin ön plana çıkarılması beni rahatsız etti. Mesela Nimeta ve Stephan arkadaşça konuşuyor ama aralarındaki ilişki direkt cinselliğe dönüyor. Ya da Burhan oğluna Bosna tarihinden bahsederken sayfaların çoğunun kadın erkek ilişkileri ve cinselliğe evrilmesi hoşuma gitmedi. Neden bu kitapta bazı bölümlerde bu kadar ön plana çıktığını anlamadım. Satışı arttırmak içinse bence asıl olaydan uzaklaşmaya yönelik hamleler olduğunu düşünüyorum. Müslümanlara yönelik yapılan tecavüzlerin anlatılması ve burada erkeklerin kadınlara yaptığı pis işkenceleri okurken bunlar da da aşırılık var ama vahşeti anlamamız için tamam diyorsunuz ve kabul ediyorsunuz. Ancak buradan kadın erkek cinselliğine geçince ne gereği var dediğim çok an oldu. Çünkü bu kitapların lise çağındaki çocuklar tarafından okunacağı da düşünülürse bu kadar detaylandırılmakta daha iyi olurdu diye düşünüyorum.

SevdalinkaAyşe Kulin · Everest Yayınları · 202012,9bin okunma

·

35 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tuğba Aydın