Gönderi

216 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Kenci, 20 yaşında, mükemmel olmayan İngilizcesiyle yetişkin eğlencesi türünden gezi rehberliği, turist rehberliği, yapan bir genç. Televizyonda bir kızın vahşice öldürüldüğü haberleri yayınlanırken, Frank adlı bir Amerikalı, Kenci'nin ona rehberlik etmesini ister. Fakat Kenci, bir süre sonra Frank'de bir gariplik sezer. *SPOILER İÇERİR* Kenci'nin Frank'ın yüz ifadelerini dikkatle incelemesi hoşuma gitti, yüz ifadelerindeki değişimler ayrı bir gerginlik kattı. Antipati beslediğim bir karakter Kenci'nin Maki'yi yermesine kadar yoktu, Kenci'nin düşünceleri bana mantıklı gelince Maki'ye karşı bir antipati besledim, fakat buna antipati denir mi pek emin değilim. Birilerinin yaralanması, ölmesi, uzuvların kesilmesi başta beni pek etkilemedi. Bunun sebebinin aniden olması ve yazarın gerilim öncesini uzun tutması olduğunu düşünüyordum. Ama sonradan ben de Kenci gibi olayın şokundan çıkamadığımın farkına vardım. Kanlı saldırı sonrası Kenci'nin ikilemini, çaresizliğini çok net hissettim. Kendimi onun yerine koydum, "Ben olsaydım ne yapardım?" diye sordum kendime ve uzun bir süre üstüne düşündüm. Kenci'nin bardaki kişilerin karakter analizini yaptığı sırada kendimi polisiye romanında hissettim ve "Dedektif olsaydı nasıl olurdu?" diye düşünmekten kendimi alamadım. Japon bir yazarın Tanrı inancı ve diğer ülkelerle iletişim, siyaset konusunda eleştiri yaptığını ilk kez okudum. Japon toplum anlayışı hakkında okuduğum kitap dışında okuduğum kitapların çoğu geleneksel ve kültürel Japonya'yı eşsiz betimlemelerle anlatıyordu. Frank'in insanların kendileri ve birbirleriyle çeliştiğini söyleyerek verdiği örnekler mantıklı geldi. Başta sadece "Kendini geliştirmemiş, küçükken aile sorunları yaşayıp (Aslında bu benim düşüncem değil, genel olarak toplum önyargısı) terk edilmiş ve 'yaşamayı hak etmiyor' diye düşünen bir seri (?) katil olarak düşünüyordum fakat sağlık ve mental sorunlarına rağmen amacına uygun oldukça kendini geliştirmiş bir karakter. Frank'in "Bana yukarıdan verilen görev. İnsan öldürmek gibi, kutsal bir görev" sözü yukarıdaki düşüncemi destekliyor. Bir aralar korkarak da olsa izlediğim seri katil belgesellerinde de seri katiller Frank gibi öldürmenin onlara Tanrı tarafından verildiğine inanıyor. Kitabın sonlarına doğru Frank'in düşünce tarzını mantıklı bulduğum için, yukarıda belirttiğim düşünceleri hariç, ufak bir sempati besledim. Toplum ve dünyaya karşı olan yargılarımız örtüşüyor. Tabi Frank'in insan öldürmesi gerektiği düşüncesini asla onaylamıyorum. Kitaba adını veren sahneyi okurken derinlerde bir sıcaklık hissettim. Okuduğum gerilim kitaplarında veya izlediğim korku filmlerinde sonunun kan ve dehşetle bitmesine alışmış olmalıyım ki bu sakin ve ucu açık son kalbimi ısıtmış olmalı. Frank'in Kenci'ye verdiği kuğu tüyünü verme amacını araştırdım. Kitabı okuyanlardan birinin yorumu mantıklı geldi; "Frank Kenci'ye hem onun dostu olduğu  için bir hediye olarak hem de onu öldürebileceğinin sembolü olarak o kuğu tüyünü verdi."
Gecenin Dibi
Gecenin DibiRyu Murakami · Ot Kitap · 2016194 okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.