Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Kısacası, yalnızca refahın insan için yararlı olduğuna bu kadar kesin, böylesine ciddi ve kararlı bir biçimde eminsiniz? Çıkarlar konusunda akıl yanılamaz mı? Hem, belki de, insanın sevdiği yalnızca refah değildir, olamaz mı? Belki de, aynı derecede acıyı da seviyordur? Belki, acı da refah kadar çıkarına uyuyordur? İnsanoğlu bazen acıyı da sever, hem de tutkuyla! Bu bilinen bir gerçektir. Bunun için dünya tarihine bakmaya hiç de gerek yok, bir insansanız ve biraz da yaşadıysanız, bunu kendinize sormanız yeterlidir. Kişisel düşünceme gelince, yalnızca refahı sevmek, bir bakıma yakışık alacak bir şey değildir. İyi ya da kötü ama bazen bir şeyleri kırıp dökmek çok hoştur. Gerçi ben şahsen ne acının, ne de refahın yanındayım. Ben... istediğimde yaptığım kaprisimden yanayım. Örneğin, vodvillerde acıya izin verilmez, bunu biliyorum. Sırça bir köşkte ise akla hayale gelecek bir şey değildir, acı kuşkudur, inkârdır, kuşku duyulan bir sırça köşk olabilir mi? Bununla birlikte, insanın gerçek acıdan, yani yıkım ve karmaşadan asla vazgeçmeyeceğinden eminim. Acı zaten bilincin yegane kaynağıdır. Başlangıçta, bilincin, bence insan için en büyük mutsuzluk kaynağı olduğunu belirtmiş olmama karşın, insanın onu sevdiğini ve hiçbir zevke değişmeyeceğini biliyorum.Örneğin bilinç, iki kere ikiden sonsuz derecede yüksektir. İki kere ikiden sonra hiç kuşkusuz, ne yapacak ne de öğrenecek hiçbir şey kalmaz. Dolayısıyla yapılacak tek şey beş duyunuzu kapatıp kendi iç âleminize dalmaktır. Gerçi bilinçle de yine aynı kapıya çıkılır, yani yine yapacak bir şey olmayacaktır ama insan hiç olmazsa ara sıra kendini kırbaçlayabilir, bu da, onu biraz olsun canlandırır. Gerici bir davranış olsa da, hiç yoktan iyidir."
Sayfa 49 - Koridor YayınlarıKitabı okudu
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.