Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Akşam yeni evli bir Filistinli genci eşi ile evimize davet ettik. Amacımız hem "Geçmiş olsun" demek hem de bizzat ilk ağızdan bu meseleyi dinlemekti. Genç, bursla okumak için ülkemize gelmiş. Şimdi doktorasını yapıyor. Geldiğinden bu yana Filistin'e gidememiş. "Gidersem geri dönemeyebilirim" dedi. Bir arkadaşı sebepsiz yere hapse atılmış 6 ay sonra çıkarılmış. Çocuk tüm belgelerini sunsa da 6 ay ortalıkta görünmediği için doktorası yanmış. Tüm belgelerini verse de kabul görmemiş ve doktoradan atılmış. "Sebepsiz yere bir İsrailli polis bizi tutup hapse atabilir." dedi. Bu yaz düğünleri oldu ama işgalci israil ailesinin Türkiye'ye gelmesine izin vermemiş. Bir şekilde aileden birkaç kişi Ürdün'e geçip oradan zor bela düğüne gelmişler. Kendi ülkenden kafana göre çıkamıyorsun ve kafana göre de giremiyorsun. Her şey israil'in keyfi tutumuna bağlı. Onun yaptıklarını şikayet edecek bir merci de yok. Konu son Gazze saldırılarına geldi. Tabi ki orada birçok arkadaşı, akrabası var. Șehit olanlar olmuş. Vakarlı bir arkadaştı ama gözüne yerleşmiş hüzün de çoktu. İsrail'in her yıl böyle saldırı yaptığını "2000" şehit rakamının onlar için artık sıradanlaştığını söyledi. "Bizim için yeni durum yok. Sürekli olan şeyler bunlar" dedi. "Şimdi dünya daha çok duydu sadece" diye ekledi. Kendi anne babası ve yakın akrabaları Gazze'den uzakta farklı şehirdeymiş. Bir köyde çobanlık yapıyorlarmış. Olaylardan sonra sivil israilliler gelip 3 tane araçlarını yakmışlar ve silahla tehdit etmişler burayı terk etmeleri için. "İsrail'de kritik yerlerde yaşayanlar sivil değil siyonisttir." dedi. Bu kişiler silahlıymış. Eğitim alıyorlarmış. Polis ve asker olmasalar da herhangi bir Filistinliyi öldürme, tehdit etme onlar için klasikmiş. "Kim" dedi "Gazze gibi sürekli çatışmanın olduğu sınır yerinde yaşamak ister?" İsrail bu kritik yerlerde yaşayan Yahudilere hem para veriyormuş hem de silah. En radikal, sorunlu tipleri buraya yerleştiriyormuş ki arıza çıkarsınlar diye. "Sizin sivil diye bildiklerinizin çoğu koyu siyonist" dedi. İsrailllerin çoğu çifte vatandaşmış. Rahatlıkla her ülkeye girip çıksınlar diye. Diyelim ki hem israil hem de Alman vatandaşı. Bir saldırı da zarar görünce hemen "Alman vatandaşı" zarar gördü diye haber yapılıyormuş. "Bu da çok kullandıkları bir taktik" dedi. 'Sivil' kelimesi de bir taktikmiş. Silahlı, paralı radikal siyonistleri gizlemek için bir taktik. Aslında Netanyahu'dan bezmiş çok fazla Yahudi de varmış. Bu savaştan ve tedirginlikten bıkanlar. Barış isteyenler. israil onlar da ülke dışına çıkmasın diye şimdi havalimanlarını kapatmış. İsrail askerleri son saldırılar öncesinde Mescid-i Aksa da iki Müslüman kadını yere yatırıp başını ayaklarının altına almışlar. Bu da bardağı taşıran son nokta olmuş. "Șehit olmak, ölmek bizim için sıradan. Bir korkumuz yok. Tüm bu işgale, saldırılara karşı israil'in beklediği mekanı terk etmemiz. Tüm çabamızla biz de terk etmeyeceğiz." dedi. "Zaten bize yardım yasak, herkes de uykuda. Uyanıklardan sadece duâ bekliyoruz" diyerek tamamladı dediklerini. En çok da kullandığı şu metaforu sevdim: "Evimizi işgal eden bizi tehdit eden hırsız yatak odamıza girdi. Ona attığımız yumruk karnına değil de gözüne gelmiş olabilir. Burada göze gelen yumruk değil hırsız ve yaptıkları sorgulanmalı değil mi?" Ben bu seriyi yazarken israil yine bir hastaneyi bombaladı. 500 yaralıyı şehit etti. İşte israil budur. Klinik Psikolog Mehmet Teber
··
1 artı 1'leme
·
297 görüntüleme
Cansu okurunun profil resmi
Bir sinek bir kartalı Salladı vurdu yere Yalan değil gerçektir Ben de gördüm tozunu Yunus Emre
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.