bir neil gaiman beklerken uğranılan sukutu hayalçok kitap okuyorum. bunu size matematiksel olarak ispat edebilirim. ama iyi bir okuyucu değilim. aynı sinemada yaptığım gibi salt olaylar örgüsüne ve sinemada görselliğe, kitapta ise hayalgücü hassalarımı ne kadar gıdıkladığına bakıyorum bir kitabın. eğer alegori alt metin falan ekliyorsanız metine kusura bakmayın ben algılamıyorum. dümdük öküz gibi takip ediyorum tevali eden olaylar silsilesini. bu yüzden şiir okuyamıyorum mesela. kitabın yarısının neden boş olduğuna üzülüyorum. siz ismet özeller, edip canseverler falan okurken mal mal bakıyorum bazen de gülesim geliyor. ben hızlı da okuyorum Allah vergisi, hemen bitiyor şiir kitapları. gülesim geliyor. divan edebiyatını biraz sevebiliyorum on da dilin giriftliğini çözmek hoşuma gidiyor.
metin eloğlu'nun şu dörtlüğünü seviyorum ama.
Kahve köşelerinde güzel laf ettiler
Şiirlerimi benden iyi saydılar
Tam yüz kişinin ortasında
Anama avradıma sövdüler
Unomastica alla turca hakan erdem'in okuduğum 2. romanı.
Hakan Erdem muhtemelen renkli bir kişilik. birebir muhabbette eminim sıkılmassınız. o her konuda konuşup da sizi bir şeyler söylemek zorunda bırakmayan insanlardandır sanırım. otur dinle, keyif al ayrıl tarzı bir insandır diye düşünüyorum.
kendisinin iyi bir araştırmacı, kalifiye bir metin okuyucusu olduğunu da tahmin ediyorum yazdıklarından. yalnız iyi bir roman okuyucusu değil bence. kurgudaki aksaklıklar, cliffhanger, punchline diye ecnebicesini yazmanın daha kolay olduğu mefhumlardan uzak. bu da yazdığı metini okumayı zorlaştırıyor.
ve romanın ana derdini anlamış değilim. evet sabatayist avları, soner yalçınlar, yalçın küçükler falan boş işler. roman bize bunu mu vermek istiyordu bilmiyorum. sayın yazar bir tarihçi olarak bu görevi uhde edinmiş olabilir tabi.
ben her romanında ihsan oktay anar tadları alıyorum ve neil gaiman'a evrilmesini beklerken sukutu hayale uğruyorum.