YouTube kitap kanalımda Victor Hugo'nun Deniz İşçileri ve diğer kitaplarını nasıl daha bilinçli okuyabileceğinizi anlattım: ytbe.one/nYN27KVPeFY
Victor Hugo'yu ve kitaplarını övmek için asla yeterli kelime bulamıyorum ama birazdan size bulmuş gibi davranacağım.
Bir kitap düşünün ve o kitap hem
Victor Hugo olsun. İşte... Ortaya çıkan kitabın adı
Deniz İşçileri'nden başkası değil.
Victor Hugo öyle bir yazar ki, kendisinin 500 tane daha kitabı olsa kendimden bir klon daha oluşturup diğer benliğime tamamen Victor Hugo okutmak isterdim. Çünkü benim için siyah beyaz satırların aklımda rengarenk oluşunu sağlayan en önemli yazarlardan biri. Bir Victor Hugo kitabı okurken tek saniye bile pişman olduğumu hatırlamıyorum.
Deniz İşçileri kitabının diğer kitaplarına nazaran dünyada neden bu kadar az okunduğunu da tahmin edebiliyorum. İnsanlar büyük aşk hikâyeleri okumak istiyor ve edebiyat da onların bu ihtiyacını çoğu zaman karşılıyor. Gerçek hayatta sahip olamadığımız şeyleri edebiyat dünyası içerisinde gezegenleştirmeyi seviyoruz.
Ama bu kitapta kesinlikle bir aşk hikâyesi bulamayacaksınız. Belki de şöyle demeli... İnsan ile insan arasında geçen bir aşk hikâyesi bulamayacaksınız. Eğer ki arayışınız farklı türden bir Victor Hugo kitabı okuyup insanın doğaya karşı olan mücadelesini görmekse bu kitap anca o zaman doğru bir tercih olur.
Bu kitabı okuma sürecinde duygudan duyguya girdim ve bunun da en büyük sebebi bu kitapta insanların değil, doğanın bir ana karakter olarak yer alması. İnsanların da bir dekor. Zaten etrafımızı saran dünyanın büyüklüğünü anlama konusunda o kadar yetersiz kalıyoruz ki, bu kitap da bu yetersizlikleri yeterli kılmayı amaçlayan insanlar barındırıyor içinde.
İnsan, bilinmez olanı bilinir hale getirmeye çalışan bir canlı. Bu her zaman böyle oldu. İlk insanlar kendi inandıkları Tanrıları gökyüzüyle, Güneş'le, toprakla, ağaçla eşleştirirken onları isimlendirerek bu dünyayı daha yaşanabilir bir yer olarak kılmayı amaçlıyordu.
Deniz İşçileri'nde de durum bundan ibaret. İnsan, doğada adını koyamadığı şeyleri ne kadar adlandırmaya çalışsa da bu döngüsel bir başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum.
Ne olursa olsun, bu kitaptaki Gilliatt karakteriyle insanın tarih boyunca geçirdiği yolculuğu ve doğaya hükmetme azmini gördüm. Clubin karakteriyle açgözlülüğün insanı nereye götürebileceğini okudum. Durande karakteriyle insanın engin denizlere yol alma isteğini hatırladım. Gemi olmasına rağmen Durande'ye de bir karakter dedim, çünkü Victor Hugo cansız ögelerin içine can koyabilecek oranda başarılı bir yazar.
Victor Hugo'yu ve kitaplarını yeteri kadar övebildiğimi sanmıyorum, çünkü başka hiçbir yazarın yapmadığı kadar bilgiye de onun kitaplarında rastlayabiliyoruz. Elimize roman olarak aldığımız kitabın içinden hiç beklemediğimiz terimler, denizcilik bilgileri, etimolojik göndermeler çıkabiliyor. Benim kitap okuma zevkimi hep artıran bir yazar kendisi bu yüzden.
Eğer ki
bu incelemeyi hâlâ okumamış olanlar varsa yarın uyandığınızda kitaplıklarınızdaki bütün kitaplar wattpad kitaplarına dönüşsün, bence bu bedduadan sonra artık okursunuz