Gönderi

101 syf.
·
Puan vermedi
·
25 saatte okudu
Bitti . Kitaptaki ilk öykü farklı bir anlatıcı kullanılarak yazılmış. Daha önce okuduğum bir öyküydü. İkinci öykü madde bağımlısı gençlerden birini işlerken üslup o mahalleden birinin üslubu adeta. Gerçekte de böyle olur bu mahalleler diyorsunuz okurken . Belli ki iyi bir gözlemin ürünü. Bir Metin Kaçan Ağır Roman tadı da aldım. Üçüncü öykü sokaktaki çocuklardan bahsederken anlatıcı yine özenle seçilmiş. Öyküdeki kadın karakterin dönüşümü bana biraz tam verilememiş gibi gelse de kişi gözlemi başarılı bir öykü olmuş . Gazi Koşusu adlı öykü ikinci öykünün üslubunda. Belli ki Cabir Özyıldız ya tam anlattığı gibi mahallelerde yaşamış biri ya da iyi bir gözlemci. İkisinden biri de olsa dili, öykülerini güçlü anlatıma sahip metinler yapmış. Samuray öyküsü olay hikayesi gibi başlayıp bir durum hikayesi olarak sonlanıyor. Anlatıcının güçlü sesi buraya kadar hiç yorulmadı. Pisi Pisine öyküsü ve Yanık öyküleri yine orada yaşamayanın kolay kolay giremeyeceği mahallelerin öyküleri. Sarı'nın Yeri'nde mahallesinden çıkmış belki küçük burjuva olmuş ama mahallesini özleyen birinin öyküsü var. Bir olay anlatılmamış, fotoğraf çekilmiş. Ancak asla "mesut " bir fotoğraf değil bu. Kayıt ve Üç Beş Taksit öyküleri yine belki o mahalledeki ailelerin hayatlarının öyküleri . Kayıt'ta bize Adana manzarasıyla hüzünlü bir öykü anlatıyor. Üç Beş Taksit ise diğer öykülere göre uzun bir öykü . Kişilerin ele alınışı, çift anlatıcının kullanılması bir roman havası sezdiriyor. Diğer öykülere göre burada daha çok "edebiyat" görüyoruz. Anlatıcı sesi diğer öykülerinde anlattığı öyküye emanet ederken burada "mızrap bende" diyor. Bu abartıldığında anlatılanın gerçekle bağı sorgulanıyor. Bu yüzden riskli bir tercihtir. Bu öyküde altından kalkılmış. Bitince bu yüzden derin bir oh çektim. Son öykü olan Kuş Ağıdı diliyle ve Üç Beş Taksit öyküsünde de gördüğümüz çift anlatıcısıyla sonuna kadar beğendiğim bir öyküydü. Ancak sonunda denemede görebileceğimiz bir üsluba kaçıyor. Adeta anlatıcı devreden çıkıyor yazar içini döküyor. Yine de bu güzel öykülerin içerisinde bu sondaki iç dökme görmezden gelinebilir diye düşünüyorum. Cabir Özyıldız seçtiği mekanları , yaşadığı yerin ağız özelliklerini öykülerine katıp dilimizi zenginleştirmesi ( inanmazlan-, bungun) ve öykülerinde kızılması gereken adama da empatiyle yaklaşmasıyla benim yazarım diyebileceğim yazarlar arasına girdi. İyi ki yazmış ve iyi ki okuyabiliyoruz.
Eski Zaman Türküsü
Eski Zaman TürküsüCabir Özyıldız · Vacilando Kitap · 202347 okunma
··
823 görüntüleme
Neşe okurunun profil resmi
Ne okuduğunu bilen, böyle de güzel yorumlayan okurlara rastlayınca seviniyor insan. Elinize sağlık başkanım:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.