Muhterem Leydi Ducayne 7/10 3,5/5 Öncelikle yazarın hayatını ve başarılarını okuduğumda kitaba daha da bir beklentiyle başladım ve kısa bir öykü kitabı olarak da beklentimi tamamen karşıladığını belirtmek istiyorum. Kadın bir yazarın 1890’lı dönemlerin İngiltere’sinde korku türünün öncüsü olması ve Dracula eserinden bir yıl öncesinde içerisinde “vampir” terimi geçen ilk kitaplardan birini yazmış olmasını son derece takdir ettim. Kitabımız Bella adındaki fakir kızın, refakatçi olarak iş araması ile başlıyor. Belirli uğraşların ardından Leydi Ducayne’in yanında işe başladığında ve onunla birlikte İtalya’ya gittiğinde sonunda fakirhanesinden kurtulduğu için biraz mutlu, son derece heyecanlı ancak biricik annesinden ayrıldığı için de kalbi kırık. Leydi Ducayne’in yanında geçirdiği ilk zamanlar yeni yerler keşfetmenin verdiği mutlulukla dolup taşan Bella, zamanla neşesini yitirerek solgun bir genç kıza dönüşüyor. Leydi Ducayne’in daha önce yanında çalıştırdığı refakatçilerine olduğu gibi gitgide solmaya ve hastalanmaya başlıyor. Vampir terimi kitabın tek bir yerinde, mecazi bir anlatım içerisinde kinayeyle söylendi. Onun dışında ise kitabın sonunda Doktor Stafford’ın gizemi açığa çıkarmasıyla bu kısa fantastik öge son buldu. Ancak ben yazarın bu kısmı ucu açık bıraktığını ve esas gerçeğin ne olduğunu okuyucuya bırakmayı seçtiğini düşünüyorum. Ve bence her şey olabilirdi Kitabın türü korku. Yazar da bu türün öncülerinden kabul ediliyor. Dönemine göre de Bella’nın gördüğü rüyalar ve bazı durumlar korkunç sayılabilir. Fakat günümüz için pek korkutucu değil; yerine gayet keyifli bir eserdi. Bir saatte okuyabileceğiniz kafa dağıtmalık bir eser arıyorsanız bu kitap size göre

Muhterem Leydi DucayneMary E. Braddon · İthaki Yayınları · 202266 okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nur