Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
Benim ilgimi çekecek birçok öge bulunuyordu. Bunlardan biri, belki de en güçlüsü tren. Bir diğeri izole, doğayla iç içe bir yaşantı. Eski zamanlardan kalma efsaneler de buna dahil olabilir. Kitabın ismi çok havalı. Altı da boş değil. Kitap anlatım şekli olarak "gün olur asra bedel" gerçekten. Son bir yolculukta, eski anıları hatırlıyor Yedigey. İş sadece onun anılarıyla kalmıyor, daha birçok kişinin öyküsünü dinliyoruz. Nayman Ana gibi halk efsaneleri bile var. Bu açıdan gün oluyor bize asırlara bedel. Dümdüz, boş bir bozkır anlatmak için en kısır mekanlardan biridir herhalde. Tutunup bahsedecek tek bir ağacın bile olmadığı düzlük... Ama Aytmatov ona dair söyleyecek bir şeyler buluyordu. Böyle söyleyince bozkırdan bahsetmek bir yükmüş gibi oldu. Zaten Aytmatov bozkırı anlatmak istemişti. O cümleleri zaen bulacaktı, çoktan bulmuştu. Kitaptaki birçok karakter benim için çok ilgi çekiciydi. Kendi kafamda "ermiş" gibi algıladığım bir tip var. Demek değil ki bu ermişlerin kusurları ya da ihtirasları yok. Var tabi ama yine de bu tipler diğerlerinden farklı nedense. Boranlı Yedigey, Kazangap, Yelizarov... Kazakça’da mı Rusça’da mı böyle bilmiyorum ama isimlerin sonuna getirilen -ke ekini çok sevdim. Saygı ifadesi olarak da, samimiyet için de kullanılıyormuş sanırım. Japonca’daki ekleri de severim ama burada farklı olarak isimden harf düşüyor. Yedigey oluyor Yedike, Kazangap Kazake… Bizim kendi aramızda var böyle bir şey. Fatih-Fatci Yunus-Yusçi Hasan Can-Hasçi Uzayla ilgili bölüm biraz tadımı kaçırmıştı açıkçası. Deveden, kardan bahsederken araya giren roket, sinyal, üs kelimeleri beni rahatsız ediyordu. Ama sonradan, verilmek istenenlerden birinin de bu olabileceğğini düşündüm. Son sayfalara doğru Sabitcan da benzer bir cümle kurunca neredeyse emin oldum. "Bir yanda kaç milyonluk uzay çalışmaları, öbür yanda sizin cenazeniz." gibi bir cümleydi. Hangisi daha değerliydi ki sanki? Her şey insanın yüklediği anlamla alakalıydı. Kitap aynı zamanda çok güzel bir dönem anlatıcısı. Daha önce hakkında hiçbir şey okumadığım Çarlık Rusyası zamanındaki Türk topluluklarını, onların yaşadıklarını çok güzel aktarmış. Kitapta analtım olarak terkar eden pek çok cümle vardı. Bunun bir sebebi, arada bir uzaya gidip geri döndüğümüzde, nerede kaldığımızı hatırlatmak için olabilir diye düşündüm. Karanar en önde, onun arkasında vagonlu traktör, en arkadada Belarus marka kazma makinası... Bozkırdaki günlerin tekdüzeliğini vermek için de çok güzel bir yol oldu bence bu tekrarlar. Direkt cümle örnekleri veremeyeceğim ama karların uçuşması, rüzgarın esmesi gibi şeyler. Yine bu tekrarın bir örneği sayılabilecek, bölüm ve öykü aralarında tekrarlanan o paragraf ise kitaba dair en sevdiğim şey olabilir. Hakkında söyleyecek pek fazla sözüm yok. Olduğu gibi yazıyorum: BU YERLERDE trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelirdi. Bu yerlerde, demiryolunun iki yanında Sarı Özek bozkırı, sarı kumlu geniş bozkırların bomboş orta bölgesi uzanıyordu. Bu yerlerde meridyenlerin Greenwhich'ten başlamak üzere sayılması gibi, bütün uzaklıklar demiryoluna göre hesaplanırdı... Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelirdi.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Nora Kitap · 201745,8bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.