Gönderi

272 syf.
4/10 puan verdi
Orijinal adıyla "The Demon Queen Trials" serisi bildiğim kadarıyla üç kitaptan oluşuyor. Serinin ilk iki kitabı Türkçeye çevrilmiş olsa da son kitabı henüz dilimize çevirilmemiştir. The Demon Queen Trials serisinin sıralaması şu şekildedir: 1)
Dikenler Şehri
Dikenler Şehri
(
City of Thorns
City of Thorns
) 2)
Alevlerin Lordu
Alevlerin Lordu
(
Lord of Embers
Lord of Embers
) 3)
Garden of Serpents
Garden of Serpents
Sevdim mi, sevmedim mi? Çok arada kaldım diyebilirim, sebebi sanırım potansiyeli olan bir kitap ama işleyiş berbat. O yüzden bu puandan daha fazlasını hak ettiğini düşünmüyorum. Belki bazı kısımları görmezden gelirsem beş puanı olabilir, hatta bu kitap için vermeyi düşündüğüm puan ilk başta beşti fakat ayrıntılar zihnimde canlanınca otomatik olarak puanımı indirmenin mantıklı olacağını düşündüm. İncelemeye geçmeden önce bir konuya değinmek istiyorum. Sanırım fantastik kurguların, romantikle harmanlandığı romanlarda cinselliği aşırı derecede ön planda tutmak son zamanlarda bu tarz romanlarda moda hâline gelmeye başladı. Elbette cinsellik beni rahatsız etmiyor. Olsa da olur olmasa da benim için pek bir şey değiştirmez, ki bu kitapta aşırılığa kaçan bir anlatımla anlatılmamıştı o kısımlar. Benim demek istediğim smut içeriğin olup olmaması değil. Benim demek istediğim aslında fantastik kurgunun romantizmle harmanlanmış hâlini okumak yerine çoğunlukla smut içeren bir kurgunun romantizm ve fantastikle harmanlandığı bir roman okumaya dönüşüyor durum. Yani benim açımdan fantastik-romantik kurgular bu yöne doğru yöneliyormuş, ilerliyormuş hissiyatı veriyor ve bu yüzden çoğu yazar kitaba hak edilen derinliği, işleyişi ve önemi verdiğini düşünmüyorum. Potansiyeli olan bir alt yapısı olsa bile verilmesi gereken ayrıntılar yerine farklı bir durumu ele alıp ortaya çıkarınca pek bir değeri kalmıyor kurgunun çünkü asıl mesele aşırı derece arka plana atılıyor. Kısaca demek istediğim hiç olmasın değil, olsun ama elbette onunla beraber verilmesi gereken ayrıntılar verilemeye çalışılsın, kurgunun alt yapısını, amacını bozmamaya özen gösterilsin ve sanki bütün olay cinsellikten ibaretmiş gibi gösterilmeyerek yazılması daha iyi olabileceğine inanıyorum. Annesi bir iblis tarafından öldürülen Rowan intikamını almak için Dikenler Şehri’ne girmek için çabalar fakat okulda yaptığı sunum kötü gidince umutları sönen Rowan kendince Dikenler Şehri’ne girmek için yollar düşünür. Kötü geçen bir günün sonunda doğum gününü kutlamak için arkadaşıyla bara gider fakat eğlenmek ve kafa dağıtmak için gittiği barda Kaos Lordu ile karşılaşır. Garip olan şu ki Kaos Lordu onu tanıyor gibiydi. Gecenin sonuna doğru kendini bir zindanda bulur. Onu başka biri sanan Kaos Lordu tarafından kaçırılıp zindana kilitlenmişti. Hem de doğum gününde! İyi tarafından bakmak gerekirse istediğine ulaşmıştı. Dikenler Şehri’ndeydi. İntikamını almak için eline fırsat geçmişti ve bunu iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışacaktı. Başta da söylediğim gibi konunun biraz cinsellik üzerinden yürütülmüş olması benim hoşuma giden yani olduğunu söyleyemem fakat güzel bir kulp bulunmuştu. İblislerin temel amacı o gibi göstererek sanki bundan güç alıyormuşçasına empoze etmek iyi fikir olduğunu söyleyebilirim fakat buna benzer bir fikri başka bir kitapta daha denk geldiğimi hatırlıyorum, tabii yanlış hatırlamıyorsam. Sanki iblislerin genel amacı oymuşçasına bir durum vardı. Başta bu ayrıntı üzerinde açıklama yapsam da kitaba puanı verirken bu ayrıntının beni etkilemesine izin vermedim çünkü romanın fantastik türünde olmasına rağmen çok eksikleri olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce karakterlerin hiçbir derinliği yoktu, kaç bilmem yaşında olan iblis bile kendini tekrar edip duruyordu. Diyaloglar, durumlar birbirini tekrar edip duruyordu. Elbette bir olay üzerinde dönüp durmaları sebebiyle olabilir fakat bu bir bahane olabilecek kadar güçlü değil. Çoğunlukla karakterlerin derinliği, bir duruşu yoktu. Karakter arasındaki kopuk bağıntı da hiç hoşuma gitmedi. Rowan karakterinin ilk baştaki davranışları bana çok garip geldi, bazı şeylerin farkındalığı erken çökmüş gibiydi. Neden sonuç ilişkileri net değildi. Bazı olaylara anlam dahi veremediğimi söyleyebilirim, aşırı derece saçma kaçan durumlar vardı bana göre. Konusu ise kaba taslak özetlemek istersek kötü ama ilah gibi görünüşe sahip bir erkek karakterimiz ve iyi olduğunu düşünen fakat aslında iyi biri olmayan kadın karakterimizin intikam için bir araya gelmesini ele alıyordu. Biraz ortaya sıkıştırılmış, ucundan bir fantastik ve olmazsa olmaz smut içeren detaylar. Hiç sevdiğim tarafı yok mu? Elbette, var. Akıcıydı, bir şekilde merak uyandırarak devam etmemi sağlıyordu. Bu biraz da benim kafamı çok yormayacak bir fantastik okuma isteğim sebebiyle de olabilir, hiç bilmiyorum ama akıcı olması durumu iyi bir artıydı. Rowan karakterinde tek sevdiğim yanı sanırım her şeye ağlamaya meyilli bir karakter olmamasıydı. Bir şekilde toparlanmayı beceriyordu. Tasvir konusu gelirsek yine eksilerde olan bir fantastik kitabımızla karşı karşıyayız. İyi değildi benim için. Sayfa sayısından da anlaşılacağı üzere yazar bu duruma pek kafa yormayı düşünmemiş olduğunu varsayıyorum. Karakterlerin birbirine yükselme kısımlarını yerine biraz daha evren tasviri üzerine yönelseydi belki daha iyi şeyler ortaya çıkabilirdi. Ben, Orion karakterine pek ısınamadım, bu karakterde beni iten bir şey vardı. Rowan ile aralarındaki ilişki zaten tensel boyutta olduğunu için nasıl bir toparlanma olacak merak ediyorum. Romantizm kısmından bahsediyorum çünkü bariz bir şekilde kitabın sonunda birleşek karakter Rowan ve Orion. Tavsiye edip etmeme konusunda bir şey diyemiyorum, elbette okunabilir fakat çok beklenti üzerine başlamanızı tavsiye etmem. Okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim.
Dikenler Şehri
Dikenler ŞehriC.N. Crawford · Olimpos Yayınları · 2023497 okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.