Gönderi

1309 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 139 days
Mû'tezile'nin Beş İlkesinin Sistematik Açıklaması
Kâdı'l-Kudât Abdülcebbâr'ın, mensup olduğu Mû'tezile mezhebinin düşünce sistemini sistematik bir biçimde açıklamaya çalışması ilgi çekicidir. Usûli'l-Hamse (Beş Usûl) fikri ondan önceki Mû'tezilî âlimler tarafından işlenmiş olsa da bunlar Kâdı Abdülcebbâr'ın Şerhu'l-Usûli'l-Hamse'si kadar sistematik olmamıştır. I. tevhid, II. adl, III. va'd ve va'îd, IV. el-menzile beyne'l-menzileteyn, V. emir bi'l-ma'rûf ve nehiy ani'l-münker ilkelerinden önce kitabın mukaddimesinde Kâdî Abdülcebbar, Allah'ın hangi yolla bilineceği (mârifetullah) üzerinde durmuştur. Ona göre Allah yalnızca istidlâl (akıl yürütme) yoluyla bilinir ve Allah'ı akıl yoluyla bilmek tüm mükelleflere vâciptir. Ayrıca kitapta, Mû'tezile'nin 2. esası olan "Adalet" ilkesi altında Mû'tezile ve Sünnî kelamcılar arasında [mihne gibi] büyük olaylara ve tartışmalara sebebiyet veren "Halku'l-Kur'ân" tartışması da yer almaktadır. Kâdı Abdülcebbâr Kur'ân'a mahlûk (yaratılmış) demeyen herkesin, esasında câhillik sınırını aştığını söyler ve sert bir dille karşıt argümanların hepsini savuşturmaya çalışır. Basra Mû'tezile'sine mensup olan Kâdî Abdülcebbar, Bağdat Mû'tezile'sinden âlimlerin "aslâh" (en iyi) fikirlerine de karşı çıkmaktadır. Ehl-i sünnet kelâmcılarının (özellikle İmam Mâtürîdî'nin) "Kaderiyye bu ümmetin Mecûsîleridir" hadisinin Mû'tezile'yi gösterdiğini söylemelerine karşılık, Kâdî Abdülcebbâr kitabının sonunda bunu kesin bir dille reddetmiş ve aslında bunun Ehl-i sünnet kelâmcılarını hedeflediğini dile getirmiş. Kitabın "Tevhid" ilkesinin altında Hristiyanların teslîs ve Mesîh'in doğası hakkındaki görüşlerine yer vermiş ve bu görüşleri de tenkit etmiştir. Ön bilgiden sonra gelelim kendi fikirlerime. Kitabı okurken gerek akıcılık, gerek verilen örnekler açısından herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Şerhin sahibinin konuları işleyiş şekli oldukça düzenliydi. Ancak bazı itikadî konularda getirdiği deliller ve yürüttüğü akıl yürütmelerinin zorlama olduğunu düşündüm ve aslında Kâdî Abdülcebbâr'ın akıl yürütmelerden çıkardığı sonuçların zarûrî olmadığına vardım. Örneğin Allah'ın kâbih fiil işlememesine delil olarak, Allah'ın sonsuz ilme sahip olduğunu ve ihtiyaçtan yoksun olduğunu getirdi. Her şeyi bilen, iyi ve kötünün ne olduğunu da bilen ve ihtiyaçtan yoksun bir zâtın kâbih fiillerden tamamen uzak durması zorunlu mudur? Tartışılabilir olsa da, ben bu akıl yürütmenin sonucunun zarûrî olmadığını düşünüyorum.
Şerhu'l Usûl'il Hamse
Şerhu'l Usûl'il HamseKadî Abdülcebbâr · T.Y.E.K. · 20134 okunma
·
173 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.