Gönderi

63 syf.
8/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
"Duvardaki tabakların düşüşünü görüyorum hepsi özgürce yaptıklarını zannediyorlar" (s.35) 1969 yılında doğan Tolga Suyolcuoğlu, ODTÜ Sosyoloji'yi birincilikle bitirir. 1993 yılında Burslu olarak Edebiyat Sosyolojisi okumak için İngiltere'ye gider. Türkiye'ye geldiği bir tatilin dönüşünde, Ankara'dan İstanbul'a giden çift katlı otobüsün üst katında, el bagajı bölümünde tik tak saymaktadır bir saatli bomba. Kör talih ki, tam da Tolga Suyolcuoğlu'nun oturduğu koltuğun üstündedir bu bomba. Patlamadan sonra 27 gün komada kalır. Bu süreçte herkes onun öleceğine emindir fakat o yaşama tutunur. Daha sonra 3 yıl konuşamaz, üç yıl yazamaz, felçlidir de üstelik. Kendisi bu süreçte "üç yıl konuşamadım ama üç yıl düşündüm. Çok düşündüm. Hep düşündüm" diyecektir. İşte bu kitap, böyle bir insanın eseridir. Bir insan üç yıl hiç konuşmadan yalnızca düşünürse, belki de o güne dek yaşadığı her bir anı tekrar yaşayacak, tekrar özümseyecektir. Kitaptaki şiirlerdeki melankoli, bu nedenle anlamlıdır da. Sonuçta ne kadar bilgelik kazandırırsa kazandırsın; bu sürecin ızdırabını gözardı edemeyiz. Şiirlerde yer yer farklı tarzları denemiş şair. Bazıları merdiven şiir şeklinde yazılmış, bazılarında ise biraz daha klasik üslupların esintileri var. Kitap, yaşanan talihsiz olayı hatırlatacak şekilde "tik tak tik tak" ile başlar. ve aslında, başına gelen olayı şu şiirde şöyle yorumlamıştır; "Çakıltaşı suyun üzerinde "özgürce" Kayarak ilerliyordu fırlatıldığını bilmeden. Uzun bir süre ilerledikten- sonra kendi kendine "hah" dedi: -"artık durup suyun altını gezmenin zamanıdır." Halbuki bir doğa kanununa uyduğunun farkın- da değildi dibe doğru sürüklenirken." (s.17) Kendisinin sık sık üzerinde çalıştığı ve bazı şiirlerini çevirdiği William Blake'in bir şiirinde geçen dizeler, belki de yaşadığı bu derinleşmeyi anlatıyordur; "Algı kapıları temizlendiğinde Her şey insana olduğu gibi görünür; sonsuz" Suyun üzerinde gezen bir taş iken, artık suyun derinliklerinde geziyor. Ve bunu belki de o talihsiz olaya borçlu. Bu bir kader, keder ama yine de; algı kapıları temizlendi -mi? İşte bu kitapta, yüzeyin altına iniyoruz bir bakıma. Her şeyi "olduğu" gibi görüyoruz. (Bu yorum 2016 yılında yazıldı)
Sakin Ölüler Antolojisi
Sakin Ölüler AntolojisiA. Tolga Suyolcuoğlu · Can Yayınları · 20013 okunma
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.