Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 22 days
""Yeni İnsan" davranış normu olarak sadece ve sadece genelin iyiliğini kabul edecek şekilde yetiştirilmiştir. Başkaları gibi düşünür ve başkaları gibi tepki verir, alçak gönüllüdür, çalışkandır, devletin verdikleriyle yetinir, özel yaşamını evde geçirdiği gecelerle sınırlar, ayrıca -işte olsun, eğlencede olsun- hep arkadaşlarıyladır. Çevresini dikkatle gözlemler ve beraber zaman geçirdiği arkadaşlarının her düşüncesini ve yaptığını devlet yetkililerine yetiştirir." (s.82) Litvanya doğumlu Polonyalı yazar Milosz kimdir? Şairliğiyle daha çok bilinen, daha çok ön plana çıkan bir Soğuk Savaş dönemi aydını diyebiliriz aslında. Verimli olarak yazdığı dönem dünyanın belki de en kırılgan ve gerilimli dönemi. Sonradan Amerikan vatandaşlığına geçen Milosz'un 1980 yılında Nobel Edebiyat ödülü aldığını da vurgulamak gerek. Tutsak Edilmiş Akıl kitabını daha önce birkaç defa satın almak istemiş ama çeşitli sebeplerle alamamıştım. 2018'in Ocak ayında kütüphaneme katılan bu kırmızı kitap 1 yıldır rafta "Beni Oku" diyerek gözlerime bakıyordu adeta. Geçtiğimiz günlerde Nobel ödüllü Saul Bellow'u okurken dedim ki "Neden hemen ardına bu kitabı okumayayım?" aslına bakarsanız kitaplar hakkındaki yorumları kitabı okumadan önce okumama huyum nedeniyle sebepsiz bir şekilde bu kitabı kurgu sanıyordum. Kurgu dışı olduğunu görünce ilk başta biraz üzüldüğümü itiraf etmeliyim. Fakat kitap sonrasında beni pişman etmedi. "Görünen o ki, sürekli gerilimle ve tetikte yaşamak zorunluluğu, insanların çoğuna sanki işkence gibi geliyor ama aynı zamanda birçok aydına da mazoşist bir zevk veriyor." (s.86) Elimde tuttuğum baskı Monokl Yayıncılıktan çıkan kırmızı kapaklı 2017 tarihli birinci basım. Standart kitap kağıdı, yapıştırma karton kapak ile hazırlanmış baskının kabağındaki kabartma ve Nobel logosu dikkat çekiyor. Ana dili olan Lehçe'den çeviren Osman Fırat Baş. Kitabın dilimizde ilk baskısı 2006 yılında Elips Kitap'tan çıkmıştı yine aynı çevirmenden. Hitler'in Nazi Almanyası'nın doğuşundan Soğuk Savaş'ın çöküşüne kadar dünya tarihinde yaşanan bu garip ve ürkütücü dönem belki bundan sonraki kuşakların edebiyatlarında "Güller Savaşı" yahut da "Meiji Hanedanlığının Doğuşu" gibi tarihsel bir merhale olarak öylece hatırlanıp geçilecek. Oysa bu dönemi yaşayan insanlar için elbette böyle değildi. Onlar için dünya, hayat, sanat, bilim, felsefe yani bütünüyle gerçeklik ve hayal bile totaliter rejimlerin gölgesinde geçti. İşte bu kitapta yazar totaliter rejimlerin (Stalinizm ve Naziliğin) özellikle aydınlar üzerinde nasıl bir etkisinin olduğu üzerine odaklanmış diyebiliriz. Yazar özellikle aydınların nasıl bazı durumlarda kolayca renk değiştirebildiğini, bazı durumlarda sistemi yere göğe sığdıramazken bazen nasıl saklanacak delik aradıklarını çeşitli örneklerle ortaya koymuş. Kitabın ismi kendisinin öyle güzel özeti ki! Akıl, tutsak edilebilir mi? Evet. Hem de öyle kolay ki aklı tutsak etmesi. Düşünceye zincir vurulabilir. Kitapta yer alan Ign. Witkiewicz'ten ödünç "Murti-Bing" alegorisi öyle güzel öyle anlamlı ki... Bu noktada Milosz dinlerin çöküşlerinden sonra ortaya çıkan işte bu yeni dinlerin yani ideolojilerin bireyleri nasıl kıskıvrak yakalayıp çarkları arasında öğüttüğünü ortaya koyarken bu alegoriden yararlanıyor. Aydınları totaliter rejimlere karşı savunmasız bırakan bir fenomen var, Murti Bing hapları... Yani ideolojiyle yoğrulmuş dünya görüşleri! Onlar ki, totaliter rejimleri zararsız, ilerlemeci, geliştirici, güzel ve pırıl pırıl görmelerine neden oluyor aydınların. "Witkiewicz'in kahramanları, herhangi bir inançları olmadığı ve eylemlerinin bir anlamı olduğunu hissetmedikleri için mutsuzlardır. Bu anlamsızlık ve çöküş atmosferi tüm ülkeye yayılır. İşte o sırada, kentlerde el altından Murti-bing hapları satan çok sayıda işportacı peyda olur. Murti-bing "dünya görüşünü" organik yolla nakleden bir Moğol filozofuydu. Murti-bing'in aslında Moğol-Çin ordusunun gücünü oluşturan bu "dünya görüşü" aşırı derecede konsantre bir hapın içindeydi. Murti-bing haplarını kullanan kişi tamamen değişiyor, neşe ve mutlulukla doluyordu. [...] Moğol-Çin ordusunun yaklaşmasını ise kendi uygarlığı için bir trajedi olarak görmüyordu; hemşehrileri arasında, deliler tarafından kuşatılmış sağlıklı bir birey olarak yaşayıp gidiyordu." (s.17) Soğuk Savaş bitti, demir perdeler kalktı. Peki hala ideolojilere inanan insanlar yok mu? Elbette varlar. İdeolojinin bir tür virüs olduğu ve insanı totaliterliğe karşı savunmasız hale getirdiği kabul edilebilir. Din yerini ideolojilere bırakmıştı, şimdi belki ideolojiler eski popülerliğini yitirdi... Fakat farklı görünümler altında yeni Murti-bing hapları piyasada dolaşıyor... Mikro-milliyetçilikler, aşırı dincilik, mezhepçilik, tarikatçılık vs. Böyle bir durumda, aydın ne yapacak? 2004 yılında aramızdan ayrılan yazar şimdi son dinlenme yeri olan Skalka Roman Katolik kilisesinde sonsuzluğa uzanıyor. Huzur içinde uyusun. (Bu yorum 2019 yılında yazıldı)
Tutsak Edilmiş Akıl
Tutsak Edilmiş AkılCzeslaw Milosz · Monokl Yayınları · 201744 okunma
·
1 plus 1
·
293 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.