Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ÜNİVERSİTE senelerden üniversitenin ilk yılları.okula ilk adım atışımda ""ben de sonunda üniversiteli oldum,değişecek miyim,buraya alışacak mıyım,hayatımda ilk defa ailemden ayrı bir dam altında uyuyacağım ve de bütün bir sene boyunca ve de tek başıma..off mu desem oh mu desem.konuşsam ağzım büyür mü,korkunç mu ,daha mı mutlu" gibi karmaşık hisler yumağıyla gittim. Herhalde başka şehirde okumuş olan herkesin az çok tasaları aynıydı. günler geçti tek başıma kaldığım evin tavanlarına bakarak hayal kurmakla, apartmanın girişindeki bakkala kendimi sevdireyim, param olmazsa da aç olduğumda veresiye alabileyim, kuruyemişçinin gözüne girmekte de fayda vardı,aşık olabilir ve çok şarap içmek isteyebilirdim bütün üniversiteliler gibi.baka baka öğrenmek bu işte.bir üniversiteli ne yapar? Herhalde akşam sigarasını yakı çay demleyip kitap okur. Eh o zaman sigaraya başlayayım çok küçüktüm ben be. Herhalde âşık olunca da içlenip şarap içerdi en kırmızısından. Kuruyemişçiyle de aranı iyi tut. Aranı en çok da kapıcıyla iyi tut, olur a âşık olurum(bütün hayali âşık olmak üzerine kurulu olur mu bir insanın? Sevdiceğim de bana vurulur, eh o zaman belki bana taşınır da anama babama ötmemesi gerekir kapıcının. Kapıcıyla aranı iyi tut böyle geçecekti üniversite, çok eğlenecek çok tanıyacak çok gülecektik ya. eh bazen oldu bazen olmadı diyelim. O İsmaillin yeri akşamları o günlerden yadigâr işte. Tiyatro ile ilgilenen insanlarla bir arada oldun mu hiç bilmem. Onlar benim hayatımın çok acayip zamanlarıydı işte. Bir içmek tutturmuştu herkes. İç babam iç. iyi de neye içiliyor ki? Bir anlasam? Çok küçüktüm ben daha, çok... Peki, alkolik arkadaşların oldu mu hiç? çetemen vardı, Hint fakiri, Enis, Mehtap, Sevda, Ogün ve biri daha. Arif pişkinsiz geçerdi akşamlar büyük adam olacaktı hem, öyle içmeye ömrünü adayamazdı. İsmail’de başlanırdı akşama, aslında bir sürüsü için son duraktı ya, bizimkilere değil, istisna. Bulaşığa yardım edip "iyi geceler İsmail abi" diyebilecek kadar ayıktım her gece, içip kaybolmuyordum ki hiç. İnsan seyretme hastalığım da nüksedeli çok olmamıştı, işte bana bir sürü seyir, sarhoş olunur mu hiç? Çık İsmaillin yerinden, herkes bir sağa bir sola. Ayıklar hiç sevilmezdi ya, ben çok küçüktüm, hoş görülebilirdim herhalde. Sonra Mehtap’ın evi. Cundalı bir eski ev, bilmem bilir misin Eskişehir’deki Odun Pazarı’nı. Her şey bin yıllık gibi, sokaktaki kediler dâhil. Girildi eve. Hadi içelim, daha çok daha çok.(of be, yeter demezdim) gitarlar çıkarılır "büyük aşklar yolculuklarda başlardı... Kadeh üstüne kadehler(lafın gelişi tabi, kimsenin kadehten fln içtiği yoktu) şişe şişe lingo şişe... Sonra yavaş yavaş başlardı seyrin önemli olduğunu anlayacağım kısımları: karşılıklı atışmalar, her gece kurtarılan ülke, sol, komünizm, nereliydin sen, Kürt mü? haa, baskı, suç ,işkence, fikrin yanlış arkadaşım seni sevsem de....derken...Bir anda herkes birbirine küs. ya Enis Mehtabı hak etmiyor diye kavga ederler ya komünizmin ideolojiden ileri gitmeyeceği sebebiyle. biri der öteki daha çok der, horozlar gibi: bağır çağırmaktan sesleri kesilinceye kadar tartışma en sarhoş kafasından.sonra bir ara sarılıp "kırdıysam özür dilerim,seviyorum aslında seni"ler..sonra herkes bir yerde mışşşşşşşşş mışşşıl.. Sobalıydı evi Mehtap’ın. Soba sönmüş olurdu da titrerlerdi sarhoşluktan en son uykularında. Usul usul çay koyardım önce, film bitti şükür. Hayatım boyunca sobayla oynamak kadar zevk aldığım şey oldu mu benim? Sessizce yakardım sobayı, çıkardım sokağa, kapı kapanmıyor ki, kilidi bozuk, geri dönerim nasılsa. Gün ağarıyor, köşeyi dön, kahvaltılık al, niye insanları sürekli doyurmak zorunda hissediyorsun ki ( o zaman da, hala da en büyük derdim bu: herkese her şey olabilir, ama yeter ki aç kalmasınlar. Freud’un kesin bir söyleyeceği vardır bu işe çayı demle, herkesin üstünü kontrol et. Sofrayı kur, çayın altını iyice kıs. şişeleri topla ,her şeyi herkesin her şeyini topla.. Hadi kapıyı çek evine uykuna dön.
·
127 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.