Hayatın, rahatça nefes alabilmenin, sevdiklerimizle bir araya gelip gönlümüzce oturup kalkmanın, bir kafede içilen çayın kıymetini uzun uzun anlatmayacağım burada. Zira bunu benim yerime 2019'da hayatımıza giren mikroskopik bir illet -canlı bile değil- tek kullanımlık steril maske ile ağzımıza vura vura öğretti, değil mi?
Hoş, ne kadar ders aldığımız şu anki yaşam tarzımızdan da belli ama neyse konumuz o değil...
Okul-iş hayatının, sosyal hayatın, komşuluğun, geniş aile ilişkilerinin askıya alındığı o dönemde hepimiz adeta dört duvar arasına kapatıldık.
İşte, yazarımız da bu dört duvar arasında kalan hayatları konu almış öykülerinde.
Sağlıksal, sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan virüsten etkilenenlerin hikayelerini yazmış.
Bu hikayeleri okuyunca fark ettim ki ne çabuk unutuyoruz her şeyi.
Tarih açısından bakınca çok yakın olmasına rağmen o kadar derine gömmüşüm ki o günleri, sanki üzerinden asırlar geçmiş gibi.
Halbuki oğlumla yaşıt pandemi.
Belki de bu sebeptendir ki; bir pandemi çocuğuna sahip olduğum için kendimi en yakın hissettiğim karakter "Evdeki Hesap" öyküsünün taze annesiydi.
Ama benim bir artım vardı; anneanne ve babannemiz, bize destek için her daim yanı başımızdaydı.
Bu kitapla bir şeyi daha fark ettim dostlar; -özellikle öykü söz konusu olduğunda- hayata dokunan, gerçek olay ve karakterlerden yola çıkan, içimizden, yaşanılması muhtemel eserleri daha çok seviyor ve tercih ediyorum.
Bunca yazdığım şeyin üzerine kullanılan dilin sadeliği, kitabın akıcılığı ve karakterlerin duygu akışındaki samimiyet de eklenince ortaya -"Cadı Kazanında Pandemi"de olduğu gibi- nefis bir kitap çıkıyor canlarım.
Mahrum kalmayın derim.
Kitaplı günleriniz olsun.
Ülkü Yağmur Ural
Her Ay Okuyanlar Kulübü
Cadı Kazanında Pandemi
··
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.