Gönderi
Kadın erkek eşitsizliği hatta kadının toplumda yerinin ne kadar zorlukla kabullenildiğinden bahsetmek istemiş kitap. Fakat Elizabeth biraz fazla kanırtıyor gibi geldi bana. Şöyle ki Calvin ile evliliği soyismini almamak için istemiyor. Evet aynı şeyi Calvin’e teklif ettiğinde yani sen benim soyadımı alsan dediğinde Calvin de duruma mantıklı bir cevap bulamıyor. Burada yazardan iki karakter arasında daha hazır cevap yanıtlar bulsak aa Elizabeth haklı da diyebilirdik diye düşünüyorum. Aile olma vurgusu görsek iki karakterin de ailesel problemlerinden dolayı evliliğin arka planda kalmasından bahsetse çok daha doyurucu olurdu. İkinci olarak Elizabeth bazı talihsiz durumlarla karşılaşmış ama iş yerinde Calvin ile olmak bile ona sinir bozucu gelince ben kadının silinişini değil kıskançlığını sezdim. Sevgilisi olarak gölgesinde kalmasını gerektiren bir durum yoktu. İş arkadaşı olarak herkes birbirine yardım edebilir artık bu algıyla bile savaşacaksak kadınların toplumdaki önemini değil her topluma bir Elizabeth’ in önemini düşler dururduk. Üçüncüsü önüne birden bir şans çıkıveriyor ve tv programı sunucusu oluyor. Hangi kadın bu kadar şanslı günümüzde bile merak ediyorum. Ve programda sirkeden tuzdan kimyasal adıyla bahsetmek vay canına bir karmaşa bir humma ortaya çıkarıyor. Kimisi takdir ediyor kimisi eleştiriyor. Ben eleştiriyorum mesela. Çünkü arkadaşım sen sodyum klorür diye bahsedince kadınlar eşlerine bir anda bana marketten tuz getirmişsin seni cahil diyerek mutfak önlüğünden sıyrılıp laboratuvar önlüğüne bürünmeyecek. Yahut bek alevinde kahve pişirmek öff bu ne nobellik hareket diye tabiki karşılanmayacak. Çok abartılan bir Elizabeth ve zayıf kalan bir toplum anlatımıyla bu kitap nasıl bu kadar ses getirdi merak ediyorum. Fakat akıcı mıydı evet akıcıydı merak ettirdi gerçekten. 1 puanı bu yüzden haketti. Yine de wattpad tadında olduğunu düşünüyorum.
·
28 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.