Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

288 syf.
10/10 puan verdi
Sulla'nın birlikleri arasında yer alan Trakya'lı Spartaküs, Marius-Sulla iç savaşında Romalıların ordusu içerisinde yer aldı. Muhtemelen MÖ 83 yılında 20 yaşında olan Spartaküs, isyanın başladığı yıllarda otuz yaşlarında olmalıydı. Sonrasında nasılı bilinmeyen bir süreçte kendisi Romalıların adlandırdığı üzere Latro ( köle, haydut, isyancı) olarak hüküm giydi. Ele geçirildikten sonra köle ve gladyatör olmaya mahkum oldu. "Spartaküs, Gnaeus Cornelius Lentulus Vatia adında bir kişinin sahip olduğu gladyatör kışlalarında yaşıyor ve talim yapıyordu." Arenada savaşmaktansa düzenledikleri bir kaçış planının ardından, planlarının sızdırılmasıyla 200 kişiden sadece 70 kişi Ludus'tan yani Gladyatör okulundan kaçabilmişti. Bundan sonra kendisini zorlu bir yolculuk bekler, karşısına çıkarılan orduları birer birer mağlup eder ancak kaçınılmaz sonu öngörüyordur. Alpleri aşarak memleketine dönmek ister. Orada yaşama devam edebileceğini düşünür. Bunu sadece kendisi değil birlikte olduğu kişilerle yapacaktır. Küçük köle-gladyatör grubu günden güne büyüyerek üst sınır 120 bin alt sınır 40 bin kişi aralığında bir ordu halini alır. Tabi bunun içerisinde kadınlar ve çocuklar da dahil midir net bir sayı vermek mümkün değil. Spartaküs ordusunun en üst sınırına ulaşana dek bir yandan yağmalar yapmak durumundadır ve sürekli hareket halindedirler. Bu yağmalar esnasında, erzak sağlanmış ve kimi köleler kurtarılmış olsa da yine insanlar öldürülmüş ve tecavüzlere uğramışlardır. Spartaküs onurlu yüksek ruhlu bir kişiliğe sahip olsa da eşliğindekiler kendisi gibi değerlere sahip değillerdi. Son ana gelene dek, sadece savaşla değil, savaşmayı bilmeyen köleleri eğitmekle, fikir ayrılıklarını yönetmekle, ordusuna yiyecek tedariğini sağlamak ve bir yandan da sürekli konum değiştirerek zorlu koşullarla mücadele etti. Bu süreçte ordusunda bölünmeler gerçekleşti ve Romalılar ilk olarak bölünenleri yok ettiler. Şüphesiz Spartaküs'ün varlığının birlikteliğindekiler için önemi büyüktü. Yine de onun büyüklüğünün ve dehasının da bir sınırı vardı. Roma sınırları içerisinde kaldığı sürece, yok edilecekti. Düzenli bir Roma ordusunun karşısında meydan savaşında çok şansı olmadığını biliyordu. Ordusunun doğru düzgün silahı yokken: ağaçlardan sivriltilmiş ve uçları yakılarak sağlamlaştırılmaya ve etkisi artırılmaya çalışılan mızraklarla, yağmalardan toplanılan metallerden eritilerek üretilen silahlarla ve ahşapların üzerine sarılmış deri kalkanlarla savaşıyorlardı. Karşılarında ise demirden bir ordu vardı. Halihazırda İspanya ve Anadolu'da savaşan Roma ordularının da döneceği bir zaman düşünüldüğünde, baştan beri Roma'yı terk etme düşüncesi gerçekçi bir zeminde varlığını sürdürür. Yine de bu düşünce, belki de içten içe kendilerini yok etme, ya da intikam arzusu ve kimi savaşlardaki başarılarından dolayı , )zafer sarhoşluğundan) eşliğindekiler tarafından kabul görmez. Sonuç olarak Spartaküs'ün bir buçuk yıllık mücadelesi ölümüyle birlikte son bulur. Sağ olarak ele geçirilenleri bekleyen son ise bu şekildedir. " Crassus, altı bin isyancıyı sağ ele geçirdi. Daha sonra bunları yaklaşık 120 kilometre boyunca Capua'ya yürüttü... Roma'ya giden yolda göz alabildiğince çarmıha gerili ve can çekişir haldeki köleler ip gibi dizilmişti." 2094 yıl önce dünyevi vücudu istirahate kavuşmuş olan Spartaküs şüphesiz birçok imparatorluğun, ulusun ömründen daha uzun yaşamış ve yaşamaktadır. Yaşam mücadelesi, bin yıllardır süren sömürü düzenine karşı saplanmış bir kılıç olarak dikili durmaktadır. Kendisi köleliği kaldırmayı, Roma'yı yakmayı ya da yıkmayı hedeflemiş midir bilemiyorum ancak, verdiği mücadele etin çeliğe karşı zaferleriyle doludur. Mücadelesinin örnek olması dileğiyle..
Spartaküs
SpartaküsBarry Strauss · Kronik Kitap · 202232 okunma
·
294 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.