Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İçim ey içim bu yolculuk nereye?
Bir yönüyle şiir, her şairin kendi içine bir yolculuğudur. Yaşadığı acıları, umutları, aşkları, sevdaları, yalnızlıkları ve hayallerini dile getirdiği bir yolculuktur bu. O nedenle her şairin yüreğinden kelimeler bazen bir çığlık olur, bazen de sessiz bir su gibi akar. Bu kelime yağmurunda bazen coşar, bazen de sessiz sessiz düşünce ve hayallere dalar gideriz. Okurken ve dinlerken bazen ruhumuz hafifler, bazen de yüreğimizi derinden derine bir sızı kaplar. • • • İlk defa "Yedi Güzel Adamla" tanıştığım Cahit Zarifoğlu’nun şiirleri kendi yatağında sessiz sakin, derinden derine akan ırmaklar gibiydi. Onun bu sessizliği ve sakinliğinin arkasında şiirinde alışılmadık bir söz dizilimi, kendine özgü imgeleri ve kullandığı gizemli dilin olduğunu düşünüyorum. Nitekim daha ilk sayfada “Bu insanlar dev midir/Yatak görmemiş gövde midir” mısralarını okurken dışa kapalı ve yoğun bir anlam dünyasıyla karşı karşıya olduğumu anladım. Zarifoğlu’nun dünyasına girebilmek için de okuduğum her bir satırı tekrar tekrar okudum. Kitabı okuyup bitirdiğimde tekrar başa döndüm ve bir daha okudum. • • • Doğrusu okurken Zarifoğlu’nun şiirlerinin tarz olarak bir yönüyle Cemal Süreya’ya bir yönüyle de Alman şair Rainer Maria Rilke’nin şiirlerine çok benzediğini gördüm. Özellikle Rilke’nin "Duino Ağıtları"nda geçen “Ey tebessüm nereye/Ey hayran bakış: kalbin yeni, sıcak, kabaran dalgası” dizelerinde olduğu gibi Zarifoğlu’nun şiirleri de söz dizilimi, kendine özgü imgeleri ve kapalı anlatımıyla neredeyse onunla aynısı gibiydi. Rilke’nin bu kitabını okurken de her bir satırını tekrar tekrar okumuştum. İlginç olan nokta Rilke’nin şiirlerini her okuduğumda yeni ve farklı anlamlar çıkarmıştım. Aynı duyguyu Zarifoğlu’nun şiirlerinde de yaşadım. Bu yönüyle Rilke’den sonra Zarifoğlu’nun şiirlerini okumak farklı ve zorlu bir deneyim oldu benim için. • • • Zarifoğlu, “Ben buz dağının görünmeyen yüzüne yazıyorum şiirlerimi” diyor. Zarifoğlu’nun o buzdağının görünmez yüzünde yazdıklarını anlayabilmek için sıradan bir şiir severden daha ötesi olmak gerekiyor. Her şeyden önce şiire gönül vermek, gerektiğinde kullandığı imgeler, semboller ve dille ilgili araştırma yapmak gerekiyor. Birçok okur gibi Zarifoğlu’nun şiirlerini okurken zorlandığımı, ama tekrar tekrar okuduğum satırlarda hem hiçbir şey anlamadığım, hem de çok şey anladığım hissini aynı anda yaşadığım için okumaya devam ettiğimi söylemeliyim. Özellikle altını çizdiğim mısraların gizemi ve anlam derinliği nedeniyle kitabı elimden bir türlü bırakamadığımı belirtmeliyim. • • • Bu itibarla, “Yedi Güzel Adam”ın, duygudan daha çok düşünceye, kalpten daha çok zihne hitap eden bir eser olduğunu düşünüyorum. Zira kitabın her bir şiirini defaatle okumama rağmen hâlâ yüreğimin atışlarını değil, zihnimin arayışlarının sesini duyuyorum. O nedenle bu eseri, şiire yeni başlayanlara değil, daha çok şiire gönül verenlere ve farklı bir tat denemek isteyenlere tavsiye ederim. “İçim ey içim bu yolculuk nereye Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin” sözlerini merak eden okurlara… Keyifli okumalar dilerim!
·
1 artı 1'leme
·
177 görüntüleme
Wiss.. okurunun profil resmi
Buz daginin görünmeyen yüzü olarak selamlıyorum seni guzelim 🫂 ağzına sağlık
Esma Beyazsu okurunun profil resmi
Ahh, teşekkür ederim efenim:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.