Günün herhangi bir saatinde
Saati sorsan birilerine
Onlar da -sözgelimi- 'on yedi otuz' deseler hep
'zaman buymuş, anladım ' diyeceksin elbette.
Nasıl buluyorsun bu yıl kendini
Göğsündeki ruhbilimsel saate göre
Bana sorarsan yıllar önce nasılsan
Öylesin gene
Hepsi hepsi bir kedin öldü sadece.
Duvarlara fotoğraf filan asma
Ve konsol ve ayna çerçevelerine
Hele aile resimlerini hiç mi hiç
Baktıkça renksizliğe dönüşüveriyor
Olmayan bu zaman parçaları - sen ne dersen de -
Bana kalırsa tarih
Tarih de koyma Gündökümlerine
Bak işte Turgut'un da biyolojik zamanı
Cam kırıkları gibi sesler çıkarıyor
Ne kadar ıslatsa da alkolle.
On beş martlar içinde bir on beş mart daha işte
Süslü bir kadeh seçiver kendine dolaptan
Uzat pencereden dünyaya doğru
Ruhbilimsel saatine göre dolsun sonsuzdan.