Gönderi

EVET YAŞAMAK...
Orada gördüm evet, Ne olduğunu anlamadığım yeni bir hayat. Gözlerde bir anlık şaşkınlık, Tanışırdık tanışmamışlığın alt kalıbında kalmış. Evet orada gördüm, Anlamlandıramadığım güzel rüyaları sezdim birden. Gözlerinde oralarda tanışmışız gibisinden, Çitler çekilmişti rüyalara işte oralarda huzurlu yollarda. Benim duyamadığım aklımı duyar mıydı? Zaten kalbimden de haberim yok. Belki süregelen insanlardandı, Aklım kalır sabaha unutup geçerdi. Bir de bilinçaltıma işliyordu, Gelip geçmişli zamanlar. Aslında şuursuzca dolansam sokaklarda, Bir anlık gördüğüm güzellikleri tekraren görür müydüm? Bilmiyorum ki satırlar niye böyle dökülür, Kişisinden kişisine. Her gün değişik bir ruh görünce, Sanki saklı bir hazinem vardı. Sakinlikten kalabalığa geçince, Hepimiz birbirimizi kaybediyoruz. Her gördüğümüzde umut aranıyoruz, Kalbi darmadağın insanları anlayamıyoruz. Benim satırlarım böyle böyle dökülüyor da, Bir kulak çınlamasına alıyor başını. Ben kalbimi hissetmiyorum, Görülür mü dışarıdan ne gördüğüm? Bir ışık taşıyamayacak kadar yokluğum, Bir huzurat arayan kulaklarım, Bir dikkat bedenimle, İnsan olmaya çalışyordum bir nebze. Herkese mi yazılıyor bu şiir, Yoksa bir arayış mıdır her gün? Hayatın dilencisi oldum sereserpe, İçimi de iyi rahatlatıyordu iyiden iyiye. Bir aksilik olsun, Cana yakın olsa kimseyi duyamam. Kimin gönlünden geçeni, Kimin karmakarışık ışıklarını. Çokça insanla da karşılaştım, Hepsi binlerce bilmece. Herkesin gözünde saklayamadığı acı, Sevinç yalancı ellerde. Beni aslında namaz ve şiir rahatlatıyor, Beni aslında bir kalıba koyuyor. O kalıptan çıkamıyorsam, Her zaman Allah'ı görüyordum. Kulağıma binlerce sesler, Hangisi hayra gidiyor şu kısa ömürde? Hangisi derin düşünceli bir kadında, Kim ne söylüyor sustukça? Herkesin gözlerinde acı var, Dünyayı böyle dolduruyorlar. Kimsenin yanına da varamıyorum, Ve kimseyi göremiyorum karanlığından. Oda orada bekliyor evet, Yarının mirasçısı kaygılarıyla. Ya bendim o yada yoldan geçen bir derviş, Derin derin sayfalarda. Herkesin bir yaşantısı var, Fark edemediği ve hep kaçırdığı. Kaçırınca olmadıkları kalıplara girerler, Her şeyini gizler taşar mapus candan. Evet ben insanları izledikçe, Beynimin ana şalterleri yanıyor. Şu şehir ruhuma bir kir düşürüyor, Her şey yolundan sapıyor. Biraz mutlu olacakken, Kalabalıklardan akan pisliklerle akıp savruluyorum. Telaşe şeylere çarpıp geçip, Nesnelerden nesnelere bir evren oluyorum. Rahata kavuşacak mıyım? Herhalde, kaçınmazsam insanlardan, Doğrusuna denk gelirsem ayak ucu yalanlardan, Sahtelik çayır ova yükseklikte o zaman. Orada gördüm evet, Rahattır, huzurdur diye yavanı. İnsanlarda aranıyorum ister istemez, Uzunca uzadıkça zamanı. Bir de aklıma çok şey takılıyor, Gürültülerin sarhoşluğunda tutarsızca. Her gün bir şeyden ümit ediyorum, Aynı o sereserpe dağılmışlıkta. Yazmak istemezdim ki simsiyah şiirler, Renkleri olsun her yerlerinde. Saatler alelacele geçip giderken, İnsani her şey gitmiş bedenimden. Halıların üzerinde desenli, Belki özlenen güzel günler. Gördüğüm göreceğim her şeyde de, Bir dünya gizli gizlendikçe. Sıçtı Cafer bez getir misaliydi şehrin günleri, Aklı selim bir insanı kara deliğine düşürür. Kafa karmaşık oluyordu zamanla, Ateş sarmalı basınca. Ne oldu şimdi? Her zaman ki gibi, Hep bir eksik kalmalar birikti bir yerlerde, Orası öylece duyguların çöplüğü oldu. Bugün böyle içimi dökeceğim kelimelere, Saatlerce hep duman altı hayıflanmalarda. Yarından habersiz ve sabaha, İşte sabaha kör topal bir hevesle çıkacağım. Yine sessizlik konuştuğumdan daha yoğun, Ve hep bakındığım gözlerden olacak. Çok uzun ve hep uzadıkça, İnsanlardan kaçmakta fayda bulacağım. Hep kaçırdığım şeyler veya kazandıklarım, Bir yandan annemin acı acı gözyaşlarında. Hayaline bir kapı açamadığım, Sararmış dualarıyla bir hayatı geçireceğim. Ben asıl beni arıyorum aslında, Her gün görüp geçtiğim insanlar gibi. Kendimi salıyorum artık, Bana bakıp geçenlerden, içleri giderek sessizleşenlerden. Bir isteksizlik seziyorum oralarda, Uzun uzun aklımın alamadığı yerlere de doğru. Hep kaçacağım Allah'ın yanına doğru, Uzaktan izlemek daha faydasından. E bir de şarkı, türkü tutturuyorum kendi kendime acısından, Görmeden, bilmeden insanlara ortak koşuyorum. Şehirlere tutsak değiliz ama, Ruhumuzda mecal yok. Onlarda gördüm evet, Bende birikmiş ve taşmış arayışları. O kadar alıştım ki zaman zaman, Bütünleşti artık ruhumda. Ben bu dünyanın hesapsız bir kuluyum, Hep ön cebimdedir günahlarım. Yarım sarmal zamanlarım, İstesem de aşamıyorum her şeyi. Allah'ım artık sana sığınırım neyim varsa, Neyin içine gizlenmişse mucizem. Boş beleş yuvarlak bir nefeste, İçime çekiyorum yaşamayı. Hele şu sabaha kadar durmayan arabalar var ya, Nasıl bir kararmışlıktır ki o, Ne yaman sarsıntıdır alengirli, Of düşündükçe beynim acıyor. Şimdi bir bıkkınlığı çağırmamalıyım, Daha bu şehirden kaçmaya az kala. Gitmek meyilinde olmadığım yerlere gitmek isteyen duygularımda, Şımarık şehirde efendi olmak çabam. Zor bela vakit gelen zamanlarda, Gitmek, gidebilmek gibisinden. Başka şey düşünemiyorum bu masmavi yerde kaldıkça, Bende insani şeyler yok artık. Uydurma hikayelerim benim, Daha ben uzun uzun yaşadıkça, Onura, haysiyete bir şeyler kalmamış, Ucunu sıyırıyoruz yaşadıkların. İçimde sancılarım bazı bazı kol gezer, Dirayetim kalmaz gözlerden, beklentilerden eser. Gecesine gündüzüne karışır her yer, Benim anlamadığım şeyler bunlar. Aklıma erişmiş dünya, Ayaklarıma dolanmış ben. Aklı, iradeyi bilmesem de, Bende insanlıktan kalmadı eser. AYKUT BARIŞ ÇELİK
·
114 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.