Gönderi

56 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
Bu kitabı o kadar sert bir dille eleştirmişler ki… Sert eleştirilerin neden geldiğini tahmin edebiliyor olmakla birlikte bu kişilerin daha önce hiç mi kitap okumamış olduklarını sormadan edemiyor kendine insan. Her şeyden önce türüne bakmadan eline alan çok fazla insan olduğunu düşünüyorum, bu bir günlük arkadaşlar. (Evet bir kişinin yaşamına maalesef büsbütün dahil olamıyoruz ama bir yazarın kafasından geçen karmaşık düşünceleri aktardığı kelimelerin oraya buraya dağıldığı bir günlük bu belli ki bunda nasıl bir bütünlük aranabilir? Hadi diyelim aradınız ve bu yüzden sevmediniz bu yeterince mantıklı geliyor kulağa ama aksi şekilde saçma geliyor çünkü bu bir roman veya hikaye değil.) Ve yine şu yönden bakmakta yarar var ki bu bir verem hastası bir yazarın günlüğü yani bir hastalıkla cebelleşen bir kimsenin duygularındaki değişiklikleri çok güzel bir şekilde gözler önüne sermiş oluyor bu yönüyle. Bazen evdeki aşçısının yaşamı hakkında düşünüyor bazen dostunun mektupları aklına geliyor bazen kocasına olan aşkı vd. kafasını kurcalayan mevzular. Bunların tümüne bakacak olursak Katherine Mansfield olduğu için bu günlükler basılmış olacaktır yüksek ihtimalle ve o dönemde yaşayan insanlara yüksek bir tatmin vermiştir 1919 adının arkasını çok güzel doldurmuştur diyebiliriz. Bir şeyi eleştirecekken objektif olmak önemli zira ortada sizi eğlendirmek adına yazılmış bir eser yok edebi kaygı güden bir eserde değil üstelik. Ve 54 sayfa dediğin zaten kitap okuma alışkanlığı olan birine çerezdir. Eğer kitap okuma alışkanlığın yoksa da böyle bir eserle başlamak senin kendi talihsizliğindendir bu kitabın yetersizliğinden değil. Son olarak okuduğum Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği romanından sonra bu kitapta böyle bir alıntıyla da karşılaşmak oldukça hoş bir tesadüf oldu. “‘Gerçek yaşamak’ ne demekti?… Gerçek yaşamak, ne kendi kendimize ne de başkalarına yalan söylememek, ancak insanlardan uzak olunduğunda mümkündü; yaptığımız işlere başkasının gözü değdiği an, ister istemez o göze hoş görünmeye çalışırız ve yaptığımız hiçbir şey dürüstçe olmaz. Bizi seyreden birilerinin olması, bizi seyredenleri bir türlü aklımızdan çıkaramamak, yalanlar içinde yaşamak demektir.” (Milan Kundera/Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği) “Sonunda, sahip olmaya değen tek şey, gerçek: sevgiden daha heyecan verici, daha sevinçli, daha tutkulu. Gerçek bitmez. Başka her şey biter oysa.” (Katherine Mansfield/1919) Bunlara ek olarak Thoreau’nun bir alıntısı daha geliyor aklıma; “Bana seviden, paradan, ünden çok hakikat verin. Zengin yemeklerin, şarabın bol olduğu bir masada oturdum, yaltaklanan uşaklar da vardı. Gelgelelim içtenlik, hakikat yoktu orada. Konuk sevmez masadan aç kalktım. Ağırlama buz gibi soğuktu.” (Henry David Thoreau/Walden)
1919
1919Katherine Mansfield · Can Yayınları · 2021335 okunma
·
43 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.