Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Freud ruhsal süreçleri ölçülebilir niceliklerle açıklamayı denemişti. Bu kitabında Bion ''psikanalizin bilimselliğini'' kanıtlamaya çalışıyor. Bunu mekanik bir bilimsellikten çok yaratıcı öznelliğin kolektif aklın sınırlarını aşmamasını telkin eden ılımlı bir akılcılıkla yapmaya çalışıyor. Metapsikoloji ve epistemolojinin harmanlanması. Psikotik zihinleri açıklama gayreti kadar ''normal'' zihinlerin işleyişini de açıklıyor. Zihni açıklamak için bazı ''araçlar'' ortaya koymuş. Beta Elementler: Bebeğin, ham duyu verilerinden ve alfa fonksiyonları tarafından alfa elemanlarına dönüştürülmesi gereken "tamamlanmamış unsurlar"dır. Beta elementleri çok somuttur. Kötü içsel "şeyler" olarak hissedilirler. Örneğin; ses, ışık gibi. Alfa İşlevi: Bebeğin söz öncesi dönemdeki işleyemediği deneyimleri (beta elementler) ''ruhsal sindirim sistemi veya simgeleştirme becerisi gelişmediği için'' (beta elementler) anneye yansıtmalı özdeşleşim yoluyla anneye verir ve anne o ham deneyimleri işleyerek bebeğe geri verir. Bu sürece alfa işlevi adını verir. Bebek, beta elemnetlerden kaynaklanan dehşetini annesine yansıtarak bunu kendi deneyimine dönüştürür ve kendi sıkıntısını annesine iletir. Bu yansıtılmış malzemeyi Bion ''dikenli bir ateş topuna'' benzetiyor. Bu durumun analizlerde tekrarlandığını ve analistin annenin konumunda olması gerektiğini söyler. Alfa işlevi kavramı kapsayıcı/içerilen ilişkisine yol açar der. İkincisinin içselleştirilmesi, ''temel düşünce-düşünme'' aygıtını sağlar. Dikkat, sorgulama ve eylem böylece alfa işleyişinin faktörleri haline geldi. Annenin çocuğun yansıtmalı özdeşleşimine açıklığı bu süreçte merkezi bir faktördür. Eğer bu tepki gelmezse bebeğin ölüm dürtüsü pekişir der. Alfa işlevi yetersiz kalırsa, deneyimlerin şiddeti ''dağılmaya'' sebebiyet verebilir. Bebeğin dünyayı güvenilir bir yer olarak işlemlemesi tehlikeye girer. Alfa işlevinin olmadığı durumda beta elementler olduğu gibi kalarak sanrı ve varsanı haline gelirler. Bion bebeğin yaşadığı bu duruma ''adsız dehşet'' adını vermiş. Yani alfa işlevi kişiyi ''psikozdan'' korur. Beta elementleri anneye yansıtıldığında alfa fonksiyonu tarafından rüya ve düşünce unsurları olan alfa elementlerine dönüştürülebilir. Rüya görme alfa işlevinin bir sonucudur, beta elementlere alfa elementlerine dönüştüremezse rüya göremez uyanık kalmakla rüya görmek arasında ayrım yapamaz, bu nedenle de uykuya dalamaz ve uyanamaz der. Thomas Ogden kitabında bunu şöyle açıklıyor; bir insan bir psikanaliste kendisi için bilinmez olan bir duygusal acı içinde olduğunda başvurur; ya bu acının rüyasını görememekte (yani bilinçdışı ruhsal çalışmasını gerçekleştirememekte) ya da rüyasından onu kesintiye uğratacak denli rahatsız olmaktadır. Birey, duygusal deneyiminin rüyasını göremediği nispette değişemez, büyüyemez ya da olduğu kişiden başka biri olamaz. Hasta ve analist, psikanalitik ortamın koşulları içerisinde, analizanın görülmemiş rüyalarını daha iyi görür hale gelebileceği şartları oluşturmak üzere (analistin katılımıyla) tasarlanmış bir tecrübeye katılırlar. Hasta ve analist tarafından görülen rüyalar, hem onların kendi rüyaları (ve düşlemlemeleri) hem de üçüncü bir öznenin rüyalarıdır ki o özne hem hasta hem de analisttir ve de ne hasta ne analisttir. Hanna Segal bu süreçle ilgili: Annenin hayal kurmasındaki eksiklikler veya aşırı her şeye gücü yetme veya kıskançlık duyguları bebek açısından alfa işlevine ve kapsayıcı/içerilen ilişkiye müdahale edebilir. der. Bion Kant'tan oldukça etkilenmiş. Bion için alfa işlevi, ''fenomene'', beta işlevi ise ''kendinde şeye'' karşılık gelir. Psikotik hastalarla yaşadığı deneyimlerden bu fikre varmıştır: "Alfa işlevini yok ederek canlı nesnelerle temas deneyiminden kaçınma girişimi, kişiliğin kendisinin bir otomata benzemeyen herhangi bir yönüyle ilişki kurmasını imkansız hale getirir. Sadece beta öğeleri düşünmenin yerini alan her türlü etkinlik için mevcuttur ve beta öğeleri yalnızca tahliye için uygundur - belki de yansıtmalı özdeşim yoluyla" Kontak Bariyer: Bion bu terimi bilinç ile bilinçdışı arasındaki temasın kurulmasını ve bununla birlikte elementlerin ''seçici'' olarak bir diğerine geçişi sağlanması olarak açıklamış. Bir zar işlevine sahiptir. Uyanmış halde olan kişinin bilinçdışı düşünceleri ve rüya düşünceleri kontak bariyerin dokusunu oluştur. Kapsayan- Kapsanan: Bion; bebeğin ''iyi memeye'' (kapsayan) beta elementlerini yansıtır ve bunların geri dönüştürülmüş halde yansıtılmasını bekler. Bu sırada bebeğin belirsizliğe tahammül etmesi ve bebeğin bu durumu (iyi memeyi) içselleştirmesi sonucunda olur. Ancak bu süreç her zaman başarılı şekilde yürütülemez. Bebek yoksunluk yaşadığında bu durumla baş etmek zorundadır. İşte tam da burası düşüncenin oluştuğu yerdir. Düşünme aygıtının gelişimi bu döngünün sürekli işlemesine bağlıdır. Bion bu sebeple psikanalizi; kapsayanın ve kapsananın gelişmesini sağlamak olarak açıklar. Yaşanmış duygusal deneyimin rüyasını tek başına nasıl gördüğüyle ilgilidir. Freud'un içgüdüsel dürtüleri ile Klein'ın epistemolojik içgüdüsünü açıkça bir üçlü haline getiriyor ve bunları K'nin lider olduğu içgüdüsel dürtülerden özne-nesne bağlantılarına dönüştürmüş. K: bilgi L:sevgi ve H:nefret. Bu bağlantılar, ilkel olarak karşılıklı ilişkinin merkezinde dinamik olarak oluşuyor. Bunlarla Bion sevgi, nefret ve bilgiden oluşan üç bağlantıyı tanımlıyor ve bu bağlantılardan bir seansın içeriğinin kolayca anlaşılmasını sağlayan araçlar oluşturmuş oluyor. Bion, üç bağlantının her biri için eşit fakat negatif bağları tanımlar: -L, -H ve -K, -L'nin H'nin eşdeğeri olmadığını ("sevmemek" "nefret etmek değildir") belirtir. -H L'ye eşit değildir ("nefret etmemek" "sevmek değildir") ve -K veya yanlış anlama yeteneği bazen anlamaktan üstündür. (Analizan ile analizdeki bağlantısını da açıklamış) "K ile -K arasındaki ilişki, K'da soyut ve genelin özelleştirilmesi ve somutlaştırılmasının mümkün olduğu söylenerek özetlenebilir, ancak -K'de bu, var oldukları sürece soyut ve genelin hissedilmesi nedeniyle değildir diye kitabında açıklamış. Talat Parman bir konuşmasında şöyle söylemişti: Bion’u okumak da bir maceradır. Gerçekten kitap bana böyle hissettirdi. Kitabın hemen ilk sayfasında bizi bir ''Çizelge'' karşılıyor. Bion bunu psikanalizi sistemli hale getirmek için yapmış. Naçizane fikrim bu tabloyla hareket etmenin psikanalizi sınırlandığını ve psikanaliz seanslarına zarar vereceğini düşünüyorum.
Yaşayarak Öğrenmek
Yaşayarak ÖğrenmekWilfred R. Bion · Bağlam Yayıncılık · 201411 okunma
··
232 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.