Gönderi

Emin El Hafız, 1921 yılında Suriye'nin ekonomi başkenti Halep'te dünyaya gelmişti. Fransız mandasının bitiminden sonra 1946 yılında polis eğitim merkezine gönderilmiş, 1948 yılında İsrail'e karşı Golan tepelerinde savaşmıştı. 1958 yılında Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin kurulmasını desteklemişti. Ancak Nasır, Baas partisini feshetti, Suriye'nin kritik kurumlarını ve orduyu ele geçirdi. Kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti, El Hafız'ı hayal kırıklığına uğratmıştı. Birleşik Arap Cumhuriyeti'nin Başkan yardımcısı olan ve Mısır'ın "yüksek komiseri" sıfatıyla Şam'da bu­lunan Abdulhakim Emir ile biraraya gelerek Şam'daki üst düzey görevlilerinden bazılarına kızgın olduğunu söyledi ve Baas'ın li­derleri Mişel Eflak, Salah Bitar ve Ekrem Havrani ile temas ha­linde olmalarını tavsiye etti. Emir, El Hafız ile aralarında geçen konuşmayı Nasır'a anlattı ve onun Şam'dan uzaklaştırılarak belki Pakistan' a askeri ataşe olarak gönderilmesini tavsiye etti. Fakat Nasır bu teklifi reddetti ve Ebu Abdu'yu (Emin El Hafız) danış­manlık göreviyle Kahire'deki Harp okuluna transfer etmeye karar verdi. Ancak bu kararını uygulayamadı. Onu Şam'dan uzak tut­mak için eğitim bahanesiyle Haziran 1961 'de Sovyetler Birliğine gönderdi. Eylül 196l'de Birleşik Arap Cumhuriyeti dağılmasına rağmen başkentteki etkisinden dolayı Emin El Hafız ülkede is­tenmiyordu. Bu yüzden Mısır-Suriye birlikteliği sonlandıktan sonra Suriye'nin yeni Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Namık Kemal, Emin El Hafız'ı Arjantin nezdinde atanan ilk as­keri ataşe olarak Buenos Aires'e gönderdi. Kamil, Buenos Aires'te kimliğiyle alakalı girişimler ve zeminler oluştururken Avraam'a da düzenli raporlar sunmayı ihmal etmiyordu. Şubat 1961 'de İsrail'den ayrılırken Arjantin'de kalış süresinin üç ayda sonuçlanacağı söylenmişti ve eşi Nadia'ya da öyle söz vermişti. Ancak Şam'daki beklenmeyen gelişmele­rin olması ve Eli'nin Buenos Aires'te başarılı entegrasyonundan dolayı Dan ve Samaan, Kamil'in Arjantin'de kalışını birkaç ay daha uzatılmasına karar verdiler. Temmuz 196l'in başında Bu­enos Aires'teki Birleşik Arap Cumhuriyeti Büyükelçisi tecrübeli diplomat İbrahim El-İstvani, Buenos Aires'teki Arap toplulukla­rının başkanlarına şenlikli bir resepsiyon düzenledi. El Hişan'ın tavsiyesiyle Kamil Emin Sabit de resepsiyona davet edildi. Bu Arjantin'deki Arap toplumu açısından önemli ve herkesin bir arada olduğu bir toplantıydı. Sadece Arap toplumunun liderleri değil, aynı zamanda diplomatlar, Arap ülkelerinin askeri ataşeleri ve Arjantin ordusunun kıymetli subayları da iştirak etmişti. Ka­mil kendini denizdeki balık gibi hissetti, kartvizitler aldı, kendi kartvizitini takdim etti ve birçok kişiyle tanıştı. El Hişan, Suriyeli büyükelçiye arkadaşını tanıttı ve şöyle dedi: "işte gerçek bir va­tansever. Şam' a dönmek istiyor. Ancak ona dikkatli olmasını ve biraz beklemesini tavsiye ettim". Büyükelçi hislerini yansıtmada oldukça zekiydi. Kamil'in elini sıktı ve "onun tavsiyelerini boş­ver. Kalbinin doğrultusunda ilerle ve Şam'a dön. Ülkenin senin gibi vatansever ve inançlı kişilere ihtiyacı var" dedi. O günden itibaren Kamil, Arap ülke temsilciliklerince organize edilen et­kinliklere davet edilmeye başlandı. Bir keresinde Kamil, Fas Kralı Hasan'ın doğum günü şerefine Fas Büyükelçiliğine davet edilip, aynı davete El Hişan davet edilmediğinden dolayı El Hişan, Ka­mil'i kıskanmıştı. Editör, eşine "anlamıyorum, yeni bir yüz olan Sabit, bir Arap büyükelçiliğinin resepsiyonuna davet edilirken, ben nasıl davet edilmem:' Kamil'in Buenos Aires'teki yedinci ayında, Ağustos 196l'de, Dan ve Samaan Eli Cohen'in İsrail'e dönüşünü uzatma­ma kararı aldılar. Buna uygun olarak Avraam, Kamil'e Arap toplumuna amcasının çok hasta olduğunu, onunla ilgilenmek için Beyrut'a gitmesi gerektiği bilgisini yaymasını tavsiye etti. Lüb­nan'a girmek için 6 aylık turistik vize almıştı. İsrail'deki amirleri Cohen'e Suriye vizesi için Buenos Aires'teki elçiliğe başvurma­masını tembihlemişlerdi. Bunun yerine kendisine Suriye vizesini, Lübnan-Suriye sınırında sınır kapısında temin etmesi söylenmiş­ti. Ayrıca Avraam'ın tavsiyesi üzerine Kamil, Buenos Aires'teki ar­kadaşlarından Suriye, Lübnan ve Mısır'daki kendisi için akraba­larına yazacak tavsiye mektupları almaya başladı. Aldığı tavsiye mektupları arasında, El-Hişan'ın verdiklerinin çok önemli oldu­ğunu ileride anlayacaktı. Mektuplardan biri Şam'da yaşayan oğlu Kemal El-Hişan'ı muhatap idi. Kamil Emin Sabit'e elinden geldi­ğince yardımcı olmasını ve bir zamanlar Buenos Aires'te yaşamış, daha sonra Şam'a dönüş yapmış Hıristiyan bir şair ve gazeteci olan George Seyf ile tanıştırmasını istemişti. Buenos Aires'teyken Seyf, El Hişan'ın gazetesinde çalışmış, Suriye'ye döndikten sonra Suriye devlet radyosunun İspanyolca bölümüne kabul edilmişti. İkinci mektup, Beyrut'ta bir bankanın şube müdürüne idi. El-Hi­şan, Lübnanlı arkadaşından Kamil'e yardımcı olmasını ve Şam yönetiminin Kamil'in paralarına yanlışlıkla el koymasını önle­mesini istiyordu. 24 Ağustos 1961 tarihinde Kamil Emin Sabit, "Cabana'' restoranında verilen veda yemeğiyle Buenos Aires'teki arkadaş­larından ayrıldı. Masanın başına oturan El Hişan, Kamil' in Şam'a dönüşünü "şerefli bir karar" diye öven, gururu okşayan bir konuş­ma yaptı. Kamil, gitmeden önce Ford'unu sattı, banka hesabını kapattı ve 27 Ağustos 1961 tarihinde saat l l'de Korintliler Bulva­rındaki Cafe La Paz'da Avraam ile son kez buluştu. Avraam hay­ranlığını gizleyemiyordu. Kamil' in Buenos Aires'te faaliyetleri ve Arap topluluğunun içine nüfuz etme yeteneğinden etkilenmişti. Dan'a gönderdiği son raporda bu değerlendirmeyi dile getirdi. 31 Ağustos'ta "Beethoven" (diğer takma ismi adı Avraam, gerçek ismi. Yehuda Cohen), "Gehlat"a (diğer takma ismi adı Dan, ger­çek ismi. Yoske Yariv) "Menaşe"nin (Eli Cohen) görevini burada büyük bir başarıyla yerine getirdiğini ve geçen ay boyunca son­raki hedefi için hazırlandığını yazdı. Kamil'in elinde Şam'da ya­şayan Araplara muhatap tavsiye mektupları vardı ve Buenos Ai­res'teki arkadaşlarından makul bir sebep göstererek ayrılıyordu. Avraam, Kamil'e 500 ABD doları vererek masraflarını bu parayla gidermesini ve Zürih'e uçak bileti almasını söyledi. "Havalima­nında bir problem çıkarsa endişelenme, seni kurtarmak için ora­da olurum" dedi. Eli, Nadia'ya ulaştırılması için Avraam'a mektup verdi. Eli "mektup ben eve varmadan önce ulaşması lazım" dedi. Kısa mektupta şunlar yazıyordu: "Birkaç güne yine beraber ola­cağız ve seni sıkıca kollarımın arasına alacağım ve Sofı'nin ilk yaş gününü kutlayacağız''. Arjantin'deki son gününde bir "aile görevi"ni yerine getir­mek için evinden dışarı çıktı. Annesinin kardeşi Aharon Tavil, Buenos Aires'te yaşıyordu. Buenos Aires'e gitmeden evvel, mek­tup göndermek istediğini belirterek annesinden dayısı Tavil'in adresini aldı ve birçok Yahudi'nin yaşadığı mahalledeki dükka­nında onu görmeye gitti. Cohen, ona uzaktan baktı ve ilk başta tanımakta zorlansa da doğru yere geldiğini anladı. Ancak Aha­ron'un ekonomik durumu pek parlak değildi. Eve vardığında Eli, annesine kardeşini gördüğünü ve güvende, huzur içinde oldu­ğunu söyleyecekti. 28 Ağustos 1961 tarihinde Eli, Lufthansa ile Buenos Aires'ten önce Münih'e, oradan Zürih'e uçtu. Erken saatte gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından şehir merkezin­de mütevazi bir otele yerleşti. Ardından Zelinger ile buluştu. Ar­jantin pasaportunu ile tavsiye mektuplarını bırakıp, İsrail pasa­portunu aldı. Bıraktıklarını başka bir transferde teslim alacaktı. Eli Cohen, Zürih'te iki gün kaldı ve 30 Ağustos günü El Al ile Zürih'ten İsrail'e uçtu. Lod Havalimanında uçaktan iniş merdi­venlerinin hemen bitiminde "Gideon" onu bekliyordu. Cohen'i polis kontrolünden geçirmeden havalimanından çıkardı. Eli'nin elinde Zürih'ten aldığı kızı Sofi için büyük bir bebek, Nadia için bazı hediyeler vardı. Eli doğrudan Nadia'nın ailesinin evine gitti. Nadia ve Sofi, Eli'yi orada bekliyorlardı. Karşılaşma çok duygusaldı ve uzun süre Nadia mutluluktan ağladı. Nadia ileride bu an için şunu söyleyecekti: "Eli mutluluktan adeta parlıyordu. Onun bu kadar mutlu olduğunu bir daha görmeyecektim:' O an Nadia, eşinin yurtdışında devam eden görevinden nefret ettiğini hisset­ti. Ona işleri ve yaşadıkları hakkında soru sormaya başladığında Eli'nin yüzü kararıyor ve gizli yaşantısına geri dönüyordu. Nadia kocasının işleri hakkında şüpheci davranmaya devam etti. Son aylarda kalbinden atmaya çalıştığı kaygı tekrar kalbine sızmıştı.
130 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.