Üzgün bir çocuğun yalnızlığı
Kadar saydam kalabilseydim
Ömrüm derdim ömrüm nasıl da
Dolu geçmiştir ölebilirim artık
Ölüm hiç de ürkünç gelmiyor
Yaşanmışsa tüm yaşanacaklar
Acı yitiriyor anlamını ve renkler
Kül oluyor körleşirken gökboşluğu
Bu dünya dünya mıdır hani
Bildiğimiz o yamyam küresi
Ki apiz öküzlerinin çekip durduğu
Bir cansıkıntısıydı önceleri
Hantal ve gürültücü bir tehdit
Gibi düşüyorken üstümüze
Alaycı bir gülüş takılıyor yalnız
Dudaklarımın hüzün kıvamına
Ömrüm diyorum şimdi ömrüm
Üzgün bir çocuksun sen ve yalnız
Öyle kal çünkü bu dünyada
Sana en çok mutsuzluk yakışıyor
Sesim soğuk bir sis
Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor
Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır
Ve kim yırtıp atabilir
elindeki son dönüş biletinide
Tüm yalnızlıkları mümkün
kılan birileri olmalı
Yada kalbini kederle onaran bir göçebe
Özlemek ozaman bir çığlık
olabilir belki, bir çığlık
Sormuyorum artık biliciyede bilginede
Aşkın darası nedir
Ve mutsuzluk mümkünmüdür ki o,
Bir kırlangıç ikindisiydi
belkide,gümüşte ve hüzne gizlenen
Ödünç sevişlerden bize kalan
sonsuz grilikler oluyor yalnız
Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor
,gülüşlerimizin paramparçalığı
Sesimin sislenmesi bundandır
Karşılığı yok hiçbir acının
Herşey gölgesi kadar ağır
Sormuyorum artık sormuyorum
Hergün yeniden kodlanan
umutlarla kirletiliyor dünya
Ahmet Telli