Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"onlardan ayrılınca o kuruyup gitmiş otlarla kaplı tepeye doğru yürümeye başladım. adını bile bilmediğim, sararıp gitmiş, incecik otlar, ki adsız sansız, kimsenin umurunda olmayan bu değersiz otlar, buradaki hayatıma benzer şekilde, hiçbir değere lâyık görülmediği için belki, ilk kez önemli göründü gözüme. sonra sevim'i düşündüm. onda aradığımı. bu yaşama kapanmış, kıpırtısız coğrafyada onda aradığımı. kendimde bulamadığım bir şeydi belki. biten her şey. aşkımın küçük bir belirtisi. onu değil onun ötesini düşlemiştim ben. onun ötesinde kurduğum bir hayal dünyasına, sadece aracı kılmak istemiştim aslında onu. ama biliyordum, aramızda yine çığlıklarımızın birbirine ulaşamayacağı kadar derin ve geniş bir uçurum, bilinçlerimizin yakınlaşamayacağı kadar acımasız bir uzaklık vardı. imkânsızlığı düşlemiştim. şimdi yine onunla konuşuyorum kafamda. sevim! son konuşmamızda yalan söyledim sana. tüm kendimi inandırma çabalarıma rağmen pişman değilim seni tanıdığıma. senin gözünden kendimi görmek isterdim. ileride bana benzemeyeceğin kesin. ve hayatla daha sıkı, doğrudan bir bağ kurabilen, hırçın, yırtıcı, mutlu ve umutlu biri olacağın da. ki böyle olacağı için bir yandan acırken bir yandan da seviniyorum senin adına. hayat böyle. bizi birbirimizle buluşturan bu rastlantı bile, ne akıl almaz bir bilmece. bu düşüncenin başlangıcında bile bizi saran his, yaşananların hiçbir kıymeti yok, dedirtmeyecektir. yaşananlar, konuşulanlar, duygular... belki de evrenin karanlık bir dehlizindeki kusursuz bir bilince yansıyor. ama görünen şu ki gerçek, sıkıcı olduğu kadar acımasız da. her insan gibi sen de göreceksin bunu. zaman geçip gidecek ve kendi içine batmış, binbir aksiliğin yaşandığı bu coğrafyada hayatta kalırsan, yine de sararıp, kuruyup gideceksin sonunda. bakmışsın ki ortalarına gelmişsin hayatın ve içindeki çölden başka hiçbir kazancın olmamış. ellerin bomboş."
··
263 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.