Gönderi

*Birisi övgüyü birisi düşmanlığı hak etmiyor*
Tam bu topraklarda dua edenleri yeren, eleştiren ve alay eden bir kitlenin varlığından ötürü bir kaç kez yazılar yazmış idim. Şimdi birincisi inanmıyor ise inanmıyordur batıdaki bazı inanmayanlarda inanmayıp günahların insana zararını sevapların yararını keşfeden kitle çıkıp inananları inançlarından vazgeçirmek için vaktini boşa harcamıyor. İkincisi ve asıl mühimi (ki önceden bende daha kendimle İslâmiyet arasında olan,sevdiklerimin de aynı şekilde bağlarına bakmadan yani yaşamadan tebliğ etmemden ötürüden ziyade İslami ilmin eksikliğinden de ötürü e hadi öyleyse gidelimmm modunda idim) Müslümanların icraate geçme noktasında duayı arka plana atması (Hâlbuki savaş sırasında nöbetleşe namaz kılındığını biz öğrenmedik mi? Manevi orduların varlığından da habersiz miyiz? Ayrıca hayati bir mesele olan durup ya benim bu gidişim nereye diye hakkıyla sorabildik mi?) *Israrla üzerinde durduğum nokta ise Selahaddin Eyyube kalk gidelim kurtaralım diyen gencin ertesi sabah namaza kalkıp gelememesi gibi bir haldeyiz* diyerek nice anlamların derinliğinin tefekkür edildiğini hüsnü zan etmeye çalıştım da (maalesef kendi eksikliğimizden hemen her şey pat olsun diye bekliyoruz her şey ise sürece bağlı unutuyoruz) sadece varsayalım ki Müslüman olmasaydım dahi analiz ettiğim bazı tespitleri paylaşmak istiyorum- yeniden- : #kıta olarak nerede olursak olalım bir insan İslâm'a yaklaştığında sırf batıda diye övülmesi doğuda diye yerilmesini yine paradoks bulurdum# Ki sen Müslümansın ancak Müslüman kardeşine demediğini bırakmıyorsun sırf karınca misali adım attı diye kötülük ederken bile göstermediğin tavrı İslâmiyet e olan belkide ilk adımını dahi yerden yere vuruyorsun. Hadi diyelim bu en günahkar insan dahi olsun yahu inandığımız Rabbimiz merhameti yaratan Merhametlilerin en Merhametlisi olduğu gibi bir dua evet tam olarak bir dua ile eden insanın da sıkıntısınında geçmesine Kadir değil mi hepimiz evet diyoruz e öyleyse bu kadar içimizdeki karmaşa ne (!) bırakalım fitne, fesat, vesvese kaynaklı boş tartışmaları; bir karınca dahi adım atmadan hiçbir yükü kaldıramayız! Öyleyse kimi daha yeni İslâmiyet i duyup Müslüman oluyor kimi batı kaynaklarından elde etmiş ancak veyahut ancak ailesinden miras kalmış şimdi ise Şems’i Tebrizin sözünde özetlendiği gibi "Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler." Bu yaşananlardan ötürü İslami kaynaklara yönelmiş ya da Allah ın yazdıkça tükenmeyen keşfettikçe keşfedilesi ayetlerinden oluşan hatime katılmış, namaza başlamış isterse hacet namazı kılmış (manevi ordulara vesile olmak istemiş, namazla benden yardım dileyin ayetiyle hislerini eylemleştirmeye çalışmış, dualar etmiş ederken kendini çevresini analiz etmiş bu gidiş nereye ayetiyle sarsılmış o ettiği bir İhlâs suresiyle içinde ne anlamlar ve düşünceler barındırarak hem kalan ömrünün daha hayırlı geçmesi yolunda adım atmış hemde kardeşlerinin kurtulması niyetini almışken gerçi bu durumda bu satırları yazarken fark ediyorum ki bizim gerçekten içimizdeki şeytanlardan kurtulmamız gerekiyor) yani ister Doğu da olsun ister Batı da bunu yapan Müslüman görünce Ha batıda mısın MaşaAllah kardeşim Ne burada mısın e yuh demek ne derece doğru kaldı ki Müslümanların Müslümanlaşmaması yüzünden bu haldeyiz yani herkes dönüp kendi ve çevresindeki hayata bakmalı ne kadar yakınız İslâmiyet e? İşte ısrarla üzerinde durup anlatamadığım durumun özeti bu kim olursa olsun eğer İslâmiyet e adım atmış ise mekan odaklı değil müslümanca düşünüş merkezli olalım. Paylaşan kardeşimden bağımsız yazılarım İnşaAllah anlaşılmıştır. Üzerinde durduğum nokta bu Müslüman olmasam dahi bu nasıl bir çelişkidir böyle diye acıyarak sunacağım tespit şu olurdu : Batıda yeni Müslüman olmak ile bu topraklarda yaşayan birinin yeni Müslüman olması inanın aynı şükürü içeriyor. Birisi övgüyü birisi düşmanlığı hak etmiyor. İnce çizgi burada... Bırakın kim yavaş yavaş elinden ne geliyorsa elinden geldiğince nasıl İslâmiyet e yaklaşıyor ise yaklaşsın ne kadar gözünüzde hafif görünürse görünsün inanıyorum ki sadece benim için değildir uzaklaştıran kişi olmanın vebalinin daha ağır olması. Rabbim hidayetine erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltmesin, hepimizin ortak noktası olan Yaradanı tanıdıkça mağfiretiyle hepimize iki cihanda da iyilikler versin Güçlü olalım diye birbirimizle tartışıp dururken Gücün sahibini ne kadar hatırlıyoruz (?) ki O'ndan (cc) gelen ayetleri küçümsemek bir Müslümanın en büyük taklidi imanının kölesi olduğundan değil midir zira "Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir."(Lokman, 31/27) Subhânallâh çok seviyorum bu ayeti hele ki anlamların ağırlığı arttıkça ne kadar anlatılsa anlatılsın eksik kaldığı bazı noktaların olduğu çünkü böylesine yücelik ki misal verdiğim bu konuyu ben kendimce ifade edemeyip sadece nadir bir kaç kişi anlayınca ve değer verince diyorum ki, böyle bir ayetin hikmeti de nasıl bir yüceliktedir ki satırlar eklesem yine tamam anlattım diyemem elhamdülillah Buraya kadar - İslâmiyet i İslami kaynaklardan yani tefsir ve siyer kitaplarından hiç okumamış herhangi bir kişi varsa ya da ilim denizine kendini kaptırmışsa- okuduğunuz için kendinize de bana da teşekkür mahiyetinde dua ederek bir başlangıç yapar mısınız İslâmiyet i İslami kaynaklardan bizlerde keşfettikçe keşfedip ilmimizle amel edebilenlerden olalım Rabbimizin mağfiretiyle 🤲
Gönderi kullanım dışı
·
1 artı 1'leme
·
188 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.