İlk kitabın bıraktığı yerden devam eden ikinci kitapta, bizlere bu kez bir yandan yolculuk, bir yandan entrikalarla dolu bir şehir kuşatması ve diğer yandan amasız Kuzey topraklarında verilen savaşın merkeze oturtulduğu üç ayaklı bir hikaye sunulmuş. İlk kitapta olduğu gibi kesişen ve ayrılan yolları görebiliyoruz ancak bu kez hikayelerimiz daha çok kendi olay örgülerinde birbirinden bağımsız şekilde ilerliyor. İlk kitapta bizlere tanıtılan karakterlerin yaşadıkları olaylar sonucu nasıl bir değişim geçirdiklerine hep birlikte şahit oluyoruz. Benim hoşuma giden nokta ise şu oldu; bu değişimler ani ve yapay durmuyor. Her birinin alt metinlerini ince ince işledikten sonra karşımıza çıkan değişimler ve gelişimler görüyoruz. Ve yine karakterlerimiz nihayete ermiş değiller. Bunun ucunu da açık bırakarak serinin üçüncü ve son kitabına bizleri sürüklüyor. Buraya kadar spoiler vermeden hissiyatlarımı paylaştım ve bundan sonrası için de vermek istemiyorum ancak şimdi beliteceğim şeyleri spoiler olarak nitelendirebilecek insanlar da olabilir. Kitabın son bölümlerinden üçü olan Savaş, Uygun Bir Ceza ve Taşların Yeri bölümleri beni çok etkiledi. Şöyle ki karakterlerin yaşadığı hisler bende bir hayal kırıklığı yarattı. Her üç hikaye de sona ulaşırken duyduğum heyecan bir anda hayal kırıklığıyla sona erdi. Yeni bir dönüm noktası beklerken umduğumu bulamadım. Ve farkettim ki yazar tam da bunu veriyor bize. "Hayatta her emeğin sonunda eline istediğin şey geçmez! Sanki bunu yaşa ve yine de devam et." der gibi. İlk kez bir kitap beni hayal kırıklığıyla tatmin etti. Ve ben bundan dolayı mutluyum. Eleştiri veya uyarı niteliğinde şunu belirtmeden geçmek olmaz. Bu kitap fazlasıyla küfür ve birden fazla kez bel altı muhabbet ve sahne içeriyor. Bu noktalara dikkat edilmesi gerekir. Bu his ve düşüncelerle serinin finaline doğru geçiş yapıyorum.

Astıktan SonraJoe Abercrombie · İthaki Yayınları · 2020148 okunma

·

18 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.