"Kendi kendime davet ettiğim bir ölümdü o."
Sizi duygudan duyguya geçirecek bir aşk romanı okumak ister misiniz? Sevgili Yazarımız
Necef Temiz 'in ilk göz ağrısı 'Nefessiz Kalana Dek'..
Kitap kapak tasarımında Atakule detayıyla dikkatimi çeken, bir Ankara'lı olarak eserin Ankara detaylarıyla harmanlanmış olması keyifle okumamı sağladı. Özellikle Aspava detayı.. Ankara'ya gelen her yeni kişi mutlaka Aspava'yı tadacaktır deyip hikayemizin konusuna geçiyorum
Arkadaşlarının düğününde aşkını bulacağından habersiz kızımız Nefes ile geçmişinin acılarına tutunan Hakan'ın hikayesi.. Tesadüfen tanışmalarının sonucunda Nefes, Hakan'a görür görmez vurulur ama Hakan cephesinde durumlar pek de öyle değildir..
Hakan, geçmişte yaşadığı toksik ilişkisinin sonucunda kendine bir koruma mekanizması geliştirmiş. Gönlünü, gelebilecek her aşka kapatmış. Öyle ki gözleri aşkından kapanmış Nefes'e eski sevgilisinden bahsedecek kadar da umursamaz bir bey..
Adamın onu ne kadar üzeceğinin bilincinde olsa bile ona karşı koyamayan Nefes, Hakan için her fedakarlığa katlanıyor. Kendini kaybedecek kadar..
Açıkcası kitabı okurken Hakan'a mı kızayım, Nefes'e mi bilemedim.. Bazen Nefes'i silkeleyip "kendine gel!" diyesim geldi. Bazen de Hakan'a "geçmişin suçlusu bu kız mı?" diye sorasım.. Aslına bakacak olursak biz de bazen aşkımızdan Nefes kadar kör, Hakan kadar sağır olabiliyoruz..
Küçük bir detay verecek olursam; Nefes'in Hakan'a yaşattığı "hayatına hiç girmemişim gibi yok oluyorum" mesajlı küçük intikamına hayran kaldım. Hakan'ın aklına başına getiren Nefes'in yokluğu belki de ilişkilerinin dönüm noktası oldu diyebilirim.
Yazarımızın da kitabının sonunda belirttiği gibi Nefes ile Hakan'ın hikayesi devam ediyor.. Bakalım geçmişinin acılarından sıyrılan Hakan, Nefes'in kıymetini bilecek mi..
Bu tür de okumaları sevenlere tavsiyemdir. Yazarımızın kalemi daim, okuru bol olsun
"En zehirli takıntım, en tutkulu düşümsün.."