Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Yıl 1919. Küçük bir çocuğun ağzından Kurtuluş Savaşı'nın Ankara'dan görünen ama aslında tüm ülkenin aynalığını üstlenen halini okudum bu kitapta. Elimden düşüremedim. Başladığım gibi bitirdim... Çünkü çocuğun anlatımı, kitabı elime kilitledi sanki. Öyle masum, öyle içten, öyle güzeldi ki... Çocuk, savaş sırasında diğer çocuklar gibi babasını cepheye göndermiş yavrulardan biriydi. O daha annesinin karnındayken yolcu etmiş babasını. Yani hiç tanımamış. Babası dönmemiş; hâl böyle olunca senelerdir cepheden dönemeyen babaya 'şehit' demişler çaresiz bir gururla. Baba kavramını etrafında gördüğü babalarla anlamaya çalışan çocuk, arkadaşının babası bir gün ansızın döndüğünde umuda kapılır. Beklemeye başlar. O sırada elbet eve ekmek lazım, annesi evden çarık dikerek geçim sağlamaya çalışan yalnız bir kadınken ona destek olmanın haklı gururunu yaşar. Nasıl mı? Şerbet satarak... Şerbetçi çocuk, hem şerbetçi hem de çörekçi çocuk olur zamanla. Ve bir gün mahallelerine bir haber gelir; Mustafa Kemal Paşa gelecektir. Gelecektir gelmesine ama O'nu görmek için elinden gelen tek şeyi yapar, şerbeti ve çörekleriyle kalabalıkta bekler. Sonrası mı? Sonrası tabiki kitapta. Aslında kitabın tamamında. Çünkü her cümle, bir duygu mücadelesi verdiriyor insana. O çocukla üzülmek, o çocukla umutlanmak, o çocukla sevinmek, o çocukla hem çocuk olup hem de onun dünyasında yeniden büyümek... Çocuk kitabı değildi bu kitap. Bu kitap, Ata'sını ve O'nu saygı ve bağlılıkla takip eden tüm çocuk ve 'büyümeyen çocukların' kitabıydı. İlber Ortaylı'nın ekledikleri, içindeki çizimlerle o çocuğun gözünden anlatılan harika bir Kurtuluş Savaşı ve kazanılan zaferin hikayesiydi...
Cumhuriyet'in İlk Sabahı
Cumhuriyet'in İlk Sabahıİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 20231,632 okunma
·
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.