Bir akşam kuruyemişçiye
gider, kuruyemiş alırsın.
"Ayrı mı olsun, karışık mı? "
diye sorar satıcı. "Karışık"
dersin : biraz beyaz leblebi,
tuzlu fıshk, badem, Şam
fıshğı (kabuklu; kabuksuzu
çok p ahalı) , biraz da fındık
- tuzla kavrulmuş.
Satıcı kesekağıdını doldurur,
sallar, içindekileri iyice
karıştırır.
Evde, kesekağıdını büyücek
(yeterli büyüklükte) bir
-cam- kaba boşalhr, içkini
koyar, çalışma masana
oturursun.
Önce leblebileri teker teker
ötekilerin arasından seçer,
avucunda top larsın -bir
yandan yer, bir yandan
içersin (-bir yandan da
yazacağını düşünürsün) .
Kap ta hiç leblebi
kalmadığından emin olunca
(iyice karıştırırsın kabı, emin
olmak için; emin olmalısın) ,
fıshklara geçersin, onları da
teker teker seçer, top lar, birer
birer, kabuklarını kül
tablasına ayıklayarak yersin;
onlar bitince (iyice emin ol) ,
bademleri, onların da
kabuklarını ayıklayarak
(hep si ayıklanmaz;
ayıklanmayanlannı öyle,
kabuklu yersin; sonra
Şam fıshklarını seçer
(kabuklarını hrnağınla
açarak (kabukları
açılamayanları kül
tablasına atarsın) - o arada,
yazacağını düşünmeye ep ey
uzun aralar verirsin) ; en son
da, p ek sevmediğin
fındıkları yersin; zaten yalnız
onlar kalmıştır kap ta; onları
ayıklaman da gerekmez -
bu arada içkin de bitmiştir.
Yaşamı anlamaya
başlamışsındır.
(-Şimdi ne yazacağını
biliyorsun.)
Sayfa 13