Nietzsche ile ilk tanışmam çocukken babamın aldığı Bilim ve Çocuk dergisiyle oldu. Bir sayfasında gördüğüm bir resmi hiç unutmam. Bir şövalye ejderha ile savaşmaktaydı, ancak bir sonraki karede şövalyenin yüzü biraz ejderhaya benzerken son karede şövalye ile ejderhanın yüzü aynıydı.
Üzerinde Nietzsche'den bir alıntı vardı: "Canavarlarla savaşanlar, bunu yaparken onlardan biri olmamaya dikkat etmelidirler" bu söz beni müthiş etkiledi.
Lise yıllarımda Nietzsche'nin bulabildiğim tüm kitaplarını okudum. O dönem Nietzsche'nin mektuplarını İngilizce üzerinden Türkçe'ye çevirme girişimim, kız kardeşinin tedricen bu mektupları tahrif ettiğini öğrenmemle yarıda kalmıştı...
O zamanlar elime geçen bir baskı vardı, uzun yıllar boyunca da etkisi altında kaldım. Kimin çevirdiğini hatırlamadığım, sonra da birine ödünç verdiğim ve bir daha asla gelmeyen bir Böyle Buyurdu Zerdüşt baskısı. Çevirisi müthişti. O kadar şiirseldi ki! O zaman ezberlediğim bir çok aforizma işte bu küçük kitapta karşıma çıktı. Onları görünce gülümsedim, ancak biraz da hüzünlendim. Elimden ödünç giden ve bir daha gelmeyen o baskıda her sayfada onlarca notum vardı, yüzlerce ifadenin neyi ima ettiğini not almıştım, vs. Keşke o kitabım olsaydı.
Ödünç verilip giden, lakin geri gelmeyen kitaplar için bir dakikalık saygı duruşundan sonra, bu kitaptaki aforizmalara dönebilirim. Bir yerde aynı aforizmanın iki defa tekrar ettiğini görmem dışında bir sorun yoktu kitapta. Ancak çeviriler, kimden alındıysa çok şiirsel değildi. Yahut da belki doğrudur, benim ezberimdekiler çok şiirseldir...
M. B.
08.02.2022
Ankara, havalar ısınıyor, balkondaki bitkilerin çiçeğe durması yakındır.