Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
Okuyanların büyük çoğunluğunun Bukowski ile ismini duyduğu yazar ile ben Toza Sor isimli eserinin ismini ilginç bulmam ile tanışmıştım. Tanıştığımdan beri tüm kitaplarını temin etmeye ve okumaya çalıştım. Sade anlatımının yanı sıra yarattığı karakter Bandini'nin gerçekten kişilik hatları oturmuş; nerede başlayıp nerede bittiği belli olan başarılı bir roman karakteri olması da bu sevginin sebeplerinden yalnızca birisi. Bandini; yazarın kısmen kendisini anlatıyor olmasının yanı sıra, "kaybeden" olarak nitelendirilen bir tarzın öncüsü olarak görülse de; ben bu karakterin perişan, kaybeden ve bundan zevk alan bir görüntüsü olduğuna hiçbir zaman inanmadım. Ben Bandini karakterinin sokaktaki insanlardan sadece birisi olduğunu düşündüm. Zira romantik bir anda partnerine cinsi arzuyla birden saldırması, duyduğu bir kelimeyle aniden karşısındakine yumruk atması, işyerinde patronuna ağzından kaçırarak hakaret etmesi gibi özellikleriyle sokaktaki insanı anlatıyor aslında. Bugüne kadar yazılan romanların pek çoğunda karakterler ya "iyi ve düzgün" insanlardır ya da yaptıkları davranışların kötülük olduğunu bilen; ve hatta bundan ötürü acı duyan vicdan sahibi insanlardır. Bandini gibi karakterler bu nedenle edebiyatta eşine az rastlanır bir karakter. Çünkü yaptığı davranışların çoğunu yapmadan önce, yaparken veya yaptıktan sonra pek düşünmüyor; toplumsal gözle irdelemiyor. İyi veya kötü kavramları yok. Bandini yaşama tutunmuş, olabildiğince iyi yaşamaya çalışan; bu doğrultuda rasyonel ve doğru bir hayattansa yaşanabilir ve tatmin dolu bir hayatı tercih eden bir karakter. Başına gelen gündelik hayatındaki aslında pek de sıradan olayların onun yani Bandini'nin üzerindeki tezahürünü hissettiriyor okura. Örneğin sürreal sayılabilecek satranç müsabakası bölümü. Bu bölüm beni istemsizce güldürdü zira bir bar köşesinde yapılan bilardo müsabakası tadında gerçekleşen bir satranç müsabakası aklımın ucundan geçmezdi. Bölümü okuduysanız anlarsınız. Kitapta yazar her olayı derinlemesine tasvir etme gereği duymamış. Zira bir bölümde nefret ettiği bir konuşma tarzını kitabın sonlarına doğru alkolün etkisiyle kendisinin yapmasını bizler okurlar olarak anlayabiliyoruz fakat karakterin kendisi ve olayın içindeki diğer karakterler hayretler içerisinde kalıyor. Bu nedenle Fante; bu tip bölümlerde karakterlerine yaptıkları şeyleri neden yaptıklarına dair uzun açıklamalar yaptırmamış. Bu da her diyalogu eksiksiz tamamlama takıntısı güden pek çok yazarın yazdıklarının aksine; yarım kalan gizemli fakat gerçekçi diyaloglar okumamızı sağlamış Kitapta Knut Hamsun, Sinclair Lewis gibi pek çok yazara yapılan göndermeler benim "klasikler mutlaka okunmalıdır" kanaatimi güçlendirdi. John Fante'ın karakterleri, yaşamı "ironi" olarak yaşayan; lakin "yaşayan" karakterler. 19.02.2017
Bunker Tepesi Düşleri
Bunker Tepesi DüşleriJohn Fante · Parantez Yayınları · 2001370 okunma
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.