Gönderi

Multi Dua-Sure ve Gazze
Bülent Kaya
Bülent Kaya
Bu sabırlı ve nazik arkadaşımızın feryadı haklıdır. Bimilyon İhlas suresi savunucularına Bimilyoncu benzetmesi de yetmez ama yerindedir. Çünkü bunların adeta kafaları da bimilyondur. Sayıyla sure okuma adeti, bidat denilen ve dine sonradan sokuşturulan işlerden biri olup, Said Nursi'nin katkılarıyla coğrafyamızda hepten yaygınlaşmıştır. Tabii S.Nursi'nin gaybdan haber vereceğim diye meftunu olduğu ebced de bu hurafelerin yaygınlaşmasına az katkı sağlamamıştır, o da ayrı bir bahis. Bu uydurmaların çoğu, Tasavvuf ehli, "Allah dostu" denen güruhtan peydah olmuştur. Allah'ın bildirdiği haliyle İslamı yeterli görmeyenlerin, Allah Rasulunun da bilmediği, bildirmediği şeyleri "keşfetmeleriyle" dine eklemelerinin bir başka çeşididir. Kıbrıs'ta küffarı mahvuperişan eden gavs tugayları, kutub tümenlerinin mucidi de bunlardır. Bu "Allah dostlarının" Gazze için harekete geçmeleri de an meselesidir, Hizbullah gibi. Örneğin, 4444 Salatı Tefriciye'yi (bunu da ayrı yazmak lazım), Kurtubi tefsirinde yazmış. Kim okuyup Rasulu de araya sokarsa dilediğine kavuşur, kavuşması umulur demiş. Ayet, hadis yok, kaynak kendisi. S.Nursi, bizim oralarda bayramdan önce 1000 kere İhlas okunur der, ayet, hadis yok, kaynak; bizim oralar. El Hindi şeyhim dedi der, Şeyhi'nde de bulunmaz bu hadis. Munavi yazmıştır, o da senet, sepet sıhhat konusuna girmeden. Temel hadis kaynaklarında yoktur kısaca. Efenim duanın gücü, toplu duanın kabul edilebilitesi, 33 tesbihatı diye, çok dikkate alıyorlarmış gibi, bu bidatlerini temize çıkarmayan ayet falan gösterirler. Tüm çabaları yine S.Nursi'nin uydurma rivayet, bidat, hurafe vb ortaya attığı bir yanlışı temize çıkarmak içindir. Yoksa amaç Vahyi merkeze alıp da etrafa bakmak değil, Risaleleri merkeze alıp Vahye ve hayata bakmak. Bir kere de Üstad burada hata etmiş, biz doğru bölümlerden faydalanalım, yok. Bu toplu ve çok sayılı tekrarlı dua/lanet seansları, haftada beş gün Allah Rasulunu rüyada görmeyle sonuçlanan dua tekrarları vs eski Nur taifesi Fetö'den de tanıdık gelebilir. Sıkışınca da ahseni bidat derler. Bidat ama güzeliymiş. Başlattıkları bu yol nerelere uzanıyor oysa. 1 haftada bilmemkaçdefa bilmemneyi okursan ev sahibi olursun, şu günde şunu bilmemkaçdefa okursan kanserden kurtulursun, bilmemkaç Fetih suresi ile vizeler, finaller cepte...İnterneti geçtik, piyasada bildiğiniz çoksatan böyle hurafe kitapları bir dünya. Yau bu sayılar çok, uğraşamam bu kadar diyenler için kendini sürekli yenileyen bir sektörü de vardır. Mesela hazır okunmuş bikmemkaçtane cüzler, hatimler, sınavda kendiliğinden yazan okunmuş kalemler (şaka değil) gibi. Kiminin parası, kiminin duası burada da geçerli. Nicelikler çağının insanı, nitelikle içtenlikle olacak işleri de sayıya dökmüş. Hani meşhur anlatı vardır. Sofi, eteğine doldurduğu elmaları taşıyan kıza sorar, nereye götürüyorsun, diye. Sevdiğime yanıtını alır. Kaç elma var orada diye sorunca da, insan sevdiğine verdiğini sayar mı, kapağını alır. Elindeki tesbihi atar, falan. Etkileşim, layk için güzel de dikkate alan kim. İslam'da, yattığın yerden havaleden önce, emekle birlikte tevekkül vardır. Vahiy, ayetleri derin derin düşünerek okusunlar diye indirdik der, biz ise sup sup sup, bık bık bık ederiz. Bu arkadaşın iletisine yaptıkları yorumlardan görüleceği üzere, Nur şakirtlerinin gözleri keserse noktalamasız, düşük, Deleuze'ü kıskandıracak cümleleriyle bize de saydırırlar muhtemelen. Yine bir kısım takipçi de ayrılır. Vay sen üstada laf ettin diye. Vahye rağmen kıstas kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bizim etkileşim, beğeni beklentimiz de Yaradan'dan ve O'ndan başkasının rızasını gözettiğimiz de yok.
Bülent Kaya

Bülent Kaya

@BulentKaya
·
7ay
Yeni sayı 1milyon oldu ama belirli sayılarda dua okumak Filistin'i kurtarmaz!
~ Aklınızı peynir ekmekle mi yediniz! Neyin cehaleti bu? 450'ydi, 500'dü, yok 1001'di, yok 40bindi derken, artıran yok mu hesabı şimdi de 1 milyon ihlas suresi okuyunca, Filistin kurtulacakmış! Samimiyetle, içten bir kalple yapılması gereken dua ve zikirleri, yeni yüzyılın icadı, belirli sayılarla okunursa Allahın kabul edeceğini iddia eden bazı cin fikirliler, akıl etmekten, düşünmekten, idrak etmekten aciz, kalpleri açık ama kör cahil insanlarımızın kalplerinin, zihinlerinin yeni uyuşturucusu olmuş! Düşünmek, idrak etmek yerine, birilerinin hurafesine inanıp aptalı oynamak ne çeşit bir romantizm? Artık hepiniz okumuş kültürlü insanlarsınız, bu kadar cahilane şeylere (duayı sadece belirli sayıda okuma yanlışına) nasıl inanıyorsunuz! Hepimiz dua ederiz, müminin silahıdır, Yaradanın nazarında kulun değeridir dua! Duaları sadece belirli sayıda okuyarak mı kurtaracaksınız Müslümanları? Nedir bu, fantastik hollywood filminde mi yaşadığınızı zannediyorsunuz! Son dua bükücü flan mısınız! Sizden önce yaşayan insanlar aptal mıydı da (bu yüzyılda uydurulduğu gibi özellikle belirli sayılarda dua okuma alışkanlığı benimsetiliyor) okuyup kurtarmadı 75 senedir Filistin'i!!! Eğitimsizlik, cehalet, vurdumduymazlık, bağnazlık, bilime düşmanlık, gelişime kapalı olmak; kimin kurduğu belli olmayan cemaatlere körü körüne tabi olmak, İslam'ın gerçek anlamından uzaklaşmak, hurafelere inanmak kaybettirdi bize Osmanlı'yı, Filistini! Hiç duydunuz mu, camilerde şu duayı, bu kadar okuyacağız, şu zikri bu kadar çekeceğiz böylece zafere ulaşacağız, kaybettiğimiz topraklarımızı, Filistin'i, Kudüs'ü yeniden kazanacağız diyen bir imam? Böyle bir mucize olsaydı imamlar, müftüler bizden saklar mıydı da, üyesi olduğunuz cemaatlerin dediklerini, sırf hoca efendi diyorsa doğrudur diye körü körüne sorgulamadan yapıyorsunuz! Bazılarınızsa Sırf etkileşim uğruna öğrendiği bu mucizeyle (sayı şartı olmadan, samimiyetle, karşılığını Allahtan umarak duasını edenlere saygım sonsuz!) bir paylaşım yapıp, altına atılan yorumlarla, yok 300 alayım, yaz bana 500, benden 1000 tane demekle sadece sosyal medyada dostlar alışverişte görsün edasıyla sosyal etkileşiminiz peşinde. E oldu olacak bana da sarın ordan bi 423.869 tane! Olmadı mı? Net sayılar kurtarıyordu değil mi, pardon rakamı 423.870 yapalım da Filistin hemen kurtulsun!!! Biriniz de çıkın deyin ki, ''sayılara takılıp kalmayın kardeşlerim, manaya, Rabbimizin bize anlatmak istediğine odaklanalım; samimi bir kalple duamızı edelim, ecrini Rabbimizden bekleyelim!'' Ama yok, size öğretilen sayı takıntınızla devam edin! Yazıklar olsun sizin cahil beyinlerinize, yazıklar olsun sizin sahte dindarlığınıza! Yazıklar olsun 3-5 beğeni uğruna koskoca bir davayı bencilliğinize mahkum edişinize! Allah Kur'an-ı Kerim'i size anlayasınız, idrak edesiniz, yol edinesiniz diye verdi, kafaniza göre kesin sayılar uydurarak, belirli sayılarda okuyarak basite indirgeyesiniz; mucize bekleyesiniz diye değil! Aklınızı başınıza devişirin artık! O beyinler size düşünesiniz diye verildi, çalışıp öğrenin, gelişin, güçlenin diye verildi! Duayla güç bulun, maneviyatınız artsın, kalplerimiz temizlensin ama aklınız da mücadele yolları bulsun diye verildi! İyi bir alim olasınız, iyi bir bilim adamı, mühendis, güçlü kudretli bir asker olasınız; güçlü ordular sahibi olasınız, teknoloji geliştiresiniz, iradeli, ahlaklı iş adamları, omurgalı siyasetçiler, devlet adamları olasınız diye verildi! Dua maneviyatı artırır evet ama Filistin ancak mücadeleyle kurtulur! 100 yıl önce kurulan vatanımız (elbetteki analarımızın, babalarımızın, yetimlerimizin, ecdadımızın da duasıyla, duanın verdiği imanın da gücüyle) yokluğa, imkansızlıklara rağmen, mücadeleyle, imanla can vererek, tereddüt etmeden kanını akıtarak kurtarıldı! Ama hiçbir atamız sizin yaptığınız gibi saçma sapan rakamsal dua okumalarla kazanmadı bu vatanı, Filistin de sizin saçmalıklarınızla değil, aynı mücadele ruhuyla ama çalışarak, adam olarak; uyduruk sayılarımızla değil, gerçek İslâmî değerlerimizle, ekonomik, siyasî ve askeri gücümüzle, mücadele ederek kazanılacak! Aklınızın bir değil, bin köşesine yazın bunu... ~
Bülent Kaya
Bülent Kaya
·
364 görüntüleme
Bülent Kaya okurunun profil resmi
Uzun bir yazı hazırlamışsınız, okuyup gereğince paylaşımda bulunmak isterim en kısa zamanda...
Bülent Kaya okurunun profil resmi
Patakute
Patakute
Öncelikle zahmet edip böyle uzun bir yazı kaleme aldığınız için teşekkür ederim. Umarım doğru olanı, en güzel şekilde dile getirebiliriz... Belirli sayılarla dua ya da zikir okuma adetinin geçmişinin S. Nursi'ye kadar dayandığını bilmiyordum. Ayırt edememekle birlikte, farklı cemaatlerin üyelerinde gördüğüm için dile getirme ihtiyacı duymuştum. Son zamanlarda, Filistin özelinde akli melekelerini değil de cemaat liderlerinin ya da dini kendi emelleri doğrultusunda kullanmak isteyen çıkarcıların Müslümanlara empoze etmeye çalıştığı ve bunda da gayet başarılı oldukları bu yanlış zihniyeti ya da bidate dikkat çekerek, aslında bize emredildiği gibi okusak, anlasak, yazsak ve idrak etsek, birçok yanlıştan dönebileceğimizi, yüzyıllardır mağlubiyetlerle çıktığımız savaşlardan esasen galibiyetlerle çıkabileceğimizi anlatmaya çalıştım ama maalesef gözleri at gözlüğüyle sıkı sıkıya kapatılmış olan arkadaşlarımız, mürşidim bilir, o diyorsa bi hikmeti vardır, körü körüne uymalıyım mantığından bir türlü sıyrılamadılar, ve uzun süre de sıyrılamayacaklarmış gibi görünüyorlar... Esasen İslam’ı yeterli görmemekten ziyade, Allah dostuymuş ya da tasavvuf ehliymiş gibi bir kılıfa bürünen eli cetvellilerce seçilmiş kişilerin (bilmeyerek bu amaca hizmet etmiş olan iyi niyetli cemaat ehli insanları sözlerimden tenzih ediyorum), itaatlerini istedikleri seviyelerde tuttukları, etkileri altındaki kitleleri düşünmekten ve akıl etmekten ve harekete geçmekten uzak tutma çabası ve çalışması olarak görüyorum… Hepsini denize döktüğümüz ama ne hikmetse, Batıda soyadı kanunuyla bir gecede Türkleştirilen Yunan, Ermeni ve Yahudiler zenginliklerini, pardon cemaatlerini en ala ve sağlam şekilde koruyup gözetiyorken, sözde kapatıldı denilen tekke ve zaviyeler, Arapların haritalarını cetvelle çizen eller tarafından, Anadolu’nun her yerinde, özellikle doğusunda, seçtikleri adaylar liderliğinde cemaat kılıfı altında, sinsice kurmuş olamazlar zaten… İşin temeli böyle olmadığı için, belirli sayılarda dua ve zikirle meşgul olup, (ilmi bir) suya veya (bilimsel bir) sabuna dokunmayan, herhangi bir mezalimde de hemen sayı aktivasyonuyla dua ve zikre başlayan Müslümanlar gayet tabii, gökten ebabil sürüleri bekleyen; mürşidlerinin emirleri doğrultusunda, kendilerini dua ordusu sanarak, sahte zafer nidalarıyla 500, 1000, 1001 adetlik rakamlarla dualarını süsleyen; müritliklerinin en sağlam, en cafcaflı, en kahramanca delillerini gözlerimizin önüne seren takva ehli cemaat üyeleri oluyorlar… Gerçekleri dile getiren bizler ise, imansız damgası yiyoruz… Onlara göre İslam’ın özü bu ne de olsa… Bu başarının eli cetvelli mimarlarının, adı Türk ama özünde kim olduğu belli olmayan sinsi hukukçu ve İslam düşmanı İlhan Arsel gibi hainlerin eliyle, sözde cemaatlerle mücadele ediyormuş gibi görüntü verme ama onları yaşatma; ilerleyen yıllarda sapkın ve de hadsiz Arif Tekin gibi ilahiyatçı görünümlü din kalpazanları aracılığıyla, halkı İslam’dan soğutma, uzaklaştırma ve kendi elleriyle kurdukları cemaat görünümlü pasif mürit yetiştirme merkezlerine doğru itme çabası da yoktur kuvvetle büyük ihtimal… Hal böyle olunca ne desek boş… Gazze’yi kurtarmak akli melekelere, bilime, teknolojiye, gerçek ordulara değil, tabii ki, önünde el pençe divan durdukları ve peygamber efendimizden bile üstün gördükleri, mürşitlerinin kat’i sayısal dua ve zikir emirlerini harfiyen uygulayan, onların medarı iftiharı, sosyal medya kahramanları, durdurulamaz dua ordularına düşüyor… Bizim bilimsel, tarihsel, ideolojik ve ekonomik gerçekliğe dem vurmamız ise tamamen abese iştigal… Dua Müminin silahıdır evet ama dua ettim, hatta mürşidim öyle söyledi 1001 kere ettim, gerisi hallolur, düşmanlarımıza galip geleceğiz demek gibi bir anlamı yoktur bunun. Öyle olsaydı peygamber efendimiz Bedir’de su kuyularını taşla doldurmak, Hendek’te kuyular açmak, Uhud’da okçuları kullanmak, hicreti esnasında çoban sürülerini ayak izlerini yok etsin diye ardı sıra yürütmek gibi stratejilere neden ihtiyaç duysun, öyle değil mi? Demek ki dua psikolojik güç kazanmak ve Allaha layıkıyla kul olmak; fiziki mücadele imkanları kullanmak da zafer için temel şart… Görüp idrak ederiz inşallah… İsteyen istediği, kendini yakın bulduğu cemaate tabii ki tabi olabilir ama bu tabilik, söylenen her şeyi kayıtsız şartsız kabul ve uygulama anlamına gelmemelidir. Sayısal netlikte dualar gibi, başka türde aklı, mantığı, imanı zorlayan örneklerle karşılaştıklarında sorgulayabilir olma hasletini devreye sokabilmelidirler. Her ne kadar bilgi kirliliği had safhalarda olsa da, teknoloji çağının nimetlerinden yararlanıp araştırma yapmak, bilgiye ulaşmak, işin doğrusunu öğrenmek bir çocuğun bile kolaylıkla yapabileceği bir şey iken; araştırmayan, her denileni, akıl ve iman süzgecinden geçirmeden doğruymuş gibi kabul eden bir mantık, insanı öyle sandığı gibi güzel yerlere değil, ‘’birileri tarafından’’ ulaşılması istenilen hedeflere ulaştırır… Bilmeden kalp kırdıysak affola…
Patakute okurunun profil resmi
Bülent Kaya
Bülent Kaya
Ben teşekkür ederim detaylı görüşleriniz için. Körü körüne üstadının, şeyhinin eserlerine kutsal kitap muamelesi yapanlardan, görüşlerine nas gibi bağlı olanlardan maalesef çok azı bu durumlarını farkına varabiliyor. Soyadı kanunu sayesinde, sureti haktan gözükenlerin verdiği zararların boyutunu ancak hesap gününde görebileceğiz sanırım. Evet, iddialarına göre kendileri hakiki müslüman, bizlerse şucu bucuyuz. Önemli olan ise Vahyin bizler için ne dediği. Vahye rağmen, üstadın, şeyhin vs nin ne dediğine göre yaşayanlardan öğüt alacak değiliz. Rand Corp. vb birçok kuruluşun bu tip tasavvuf gruplarının desteklenmesi, tasavvufun baskın öğreti haline getirilmesi hakkındaki raporlar bile birer ibret vesikası. Tekrar teşekkürler. Yaradan bizlere hakkı hak, batılı batıl olarak göstersin ve her zaman hakka teslim olan kullarından eylesin.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.