Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eli ve Haham Nissim, dua etmek için yan odaya götürüldüler. Haham Nissim, Eli Cohen'i canlı olarak gören son Yahudi'ydi. Yıllar sonra Halep'teki Yahudilerin vakfında sekreter olan Yitzhak Pardes o gece yaşanan dramatik olayı Nissim'in kendisine aktardığı kadarıyla şöyle anlatıyor: "Halep'teki Yahudilere ait bir vakfın sekreteri olarak düzenli bir şekilde Nissim Cohen'i ziyaret eder ve bazen evinde kalırdım. O gece, 17 Mayıs'ta, Haham Nissim yorgundu ve erkenden uyudu. Evindeydim, gazete okuyor ve Şam radyosunu dinliyordum. Gece 1 :30 gibi kapı yüksek sesle vuruldu. 'Kimsiniz?' diye sordum. 'Muhaberat' (Suriye İstihbarat Servisi). Kapının vurulmasıyla Haham uykudan uyanmıştı ve bana kapıyı açmamı söyledi. Başlarında bir amirle içeri giren 4 adam Haham' a kendileriyle beraber gelmesini söylediler. Neden gideceğini sorduğunda, görevliler nedenini söyleyemeyeceklerini, talimatın 'çok yukarıdan geldiğini' söylediler. Haham aynı tonda yanıt verdi: 'Eğer beni çağıran Cumhurbaşkanı Emin El Hafız dahi olsa, nedenini öğrenmeden evimden çıkmayacağım: İstihbarat görevlileri kendi aralarında fısıltıyla konuştuktan sonra amirleri durumu açıkladı: 'Eli Cohen sabaha karşı darağacında asılacak. Gerekli duaları yapmanız için sizi almaya geldik: Hahamın yüzü düştü, düşmemek için iki eliyle masaya yaslandı. Baasçılar gece mal çalar gibi davranmalarına rağmen haham durumu olabildiğince şerefli olması için davranmaya karar verdi. Hahambaşılık kıyafetini giydi. Açık ve ılık bir yaz gecesinde Hahambaşı, Merce Meydanına götürülmek üzere eski Yahudi gettosundaki evinden Suriye istihbaratının elamanlarının eşliğinde bekleyen cipe bindi. İki saat sonra eve döndüğünde Haham Nissim Cohen şoktaydı. Gözlerinden yaşlar akıyordu ve tek kelime edecek hali kalmamıştı. Ona bir bardak çay yaptım ve yaklaşık bir saat sonra ancak kendine gelmeye başladı. Eli ile konuşmasının kısa ve baş başa geçtiğini söyledi. Suriyeliler kısa sürmesi için ihtiyar hahamın oturması için bir sandalye dahi vermemişlerdi. Dua ederken iki defa kısa kesmesi ve dini vecibeyi tamamlaması için uyarılmıştı. Haham, Eli'nin fiziki durumunun bitik olduğunu ve konuşurken dahi kelimeleri zar zor çıkardığını söyledi: 'Eli konuşmasında çok dikkatliydi. Ama gözleri kendisinin izin verildiğinden daha fazla söylemek istiyordu: Haham sözlerine, evli olduğunu bildiğini ve Eli'ye dua edeceğini söyleyerek başladı. Eli bunun üzerine hıçkırığa boğuldu. Eli, Haham'a ailesiyle görüşmesini, görevini sonuna kadar yaptığını ve son anına kadar ülkesiyle halkına sadık kaldığını anlatmasını istedi. Bu sefer ağlama sırası hahamdaydı. Eli'ye 'Şema Yisrail"i okumasını ve bunu üç defa tekrarlamasını istedi. Eli tekrarlarken Haham 'Bize gelen her şey sendendir, sen bize hayır verdin ancak biz günah işledik' mealindeki cümleyi tekrarladı. Bir süre duayı Haham Nissim Endura Cohen tek başına sürdürdü. Mezmurlardan birkaç cümle okudu. Emin El Hafız'ın özel kalem müdürü Mundar El-Muzali odaya girdi ve Eli'nin içinden duaları hahamdan daha hızlı okuyacağını söyledi. Bu arada Eli, Haham'a babasının gözlerinin önüne geldiğini söyledi. Haham odadan ayrılırken Eli'nin asılmadan önce 'öldüğünü' görmüştü. Haham bana Eli'nin bu zalim işkenceden kurtulacağını söyledi. Ölüm onun kurtuluşuydu:' Hahamla yapılan duadan sonra şimdi sıra son resmi eyleme gelmişti. Askeri Mahkeme Başkanı El-Dali, Eli Cohen'e son istediğini sordu. Karısına ve çocuklarına bir veda mektubu yazmak istediğini söyledi. Suriyeli yetkililerin yüzlerindeki utanç ve şaşkınlık ifadesi oluşmuştu. Salah Cedid'in emriyle Hamidiye çarşısı yakınlarındaki Şeyh Hasan Hapishanesinde uygulanan işkence sırasında Eli'ye propaganda amaçlı kullanılmak üzere üç mektup yazdırmışlardı. Salah Cedid'in adamlarının direktifiyle Eli Cohen içerikleri neredeyse aynı olan mektuplar yazmışlardı. Onlara göre İsrail hükümeti İsrail istihbaratına eleman devşirmesi için baskı yapıyordu. Cohen'in işsiz oluşundan istifade ederek İsrail istihbaratı (Aman) Eli Cohen'i zorlayarak kendileri için çalışmaya ikna etmişti. İki mektupta da Eli eşi Nadia ve çocuklarına "İsrail'den ayrılın ve insanların özgürce yaşadığı ülkelere göç edin" çağrısında bulunuyordu. Daha uzun olan üçüncü mektup da yukarıda şeyleri tekrarlamakla beraber bu sefer Suriye hükümetinin askeri mahkemesinin ve Suriye halkının kendisine, "çok iyi davrandığını" söylüyorlardı. Bu üç mektubun metinleri Lübnan gazetesi El Hayat'ta 19 Mayıs 1965 tarihinde yayınlanmıştı...
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.