Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bertrand Russell'a Göre İktidar Sorunsalında Yol Gösteren Argümanlar
Bertrand Russell'ın "İktidar" adlı eseri, sosyal-felsefe alanındaki önemli bir başyapıttır. Russell, bu eserde çeşitli yönetim yapılarını ve iktidar biçimlerini kapsamlı bir şekilde ele alır. Eser, oligarşiden demokrasiye, monarşiden sosyalizme kadar uzanan bir yelpazede farklı yönetim biçimlerini inceler ve bu biçimlerin toplum üzerindeki etkilerini araştırır. Russell'ın çalışması, aristokrat, burjuva, elit ideolog gibi çeşitli azınlıkların iktidarlarını ve yönetimlerini analiz eder. Aynı zamanda demokrasi gibi kitlesel yönetim biçimlerini ve çoğulcu lider tiplerini de inceleyerek, bu farklı yönetim biçimlerinin toplumsal dinamikler üzerindeki etkilerini derinlemesine ele alır. Eserde, Russell, iktidar istencini
Karl Marx
Karl Marx
'ın mülkiyette ve
Sigmund Freud
Sigmund Freud
'un cinsellikte bulduğunu savunur. İktidarın kökenlerini bu perspektiften ele alarak, toplumun iktidar olgusuna nasıl yaklaştığını açıklar. Ayrıca, eser bağnazlık, hükümetsel dogma, çıkar grupları, sendikalaşma ve seçmen yorgunluğu gibi önemli konuları da ele alır. Russell, siyasal aydınlanmanın ve insan bilinçlenmesinin nasıl barış getirebileceğini vurgular. "İktidar," cahilce hemen politize olmadan en üst politik bilince ulaştıran anahtardır. "İktidar", Bertrand Russell'ın 1938 tarihli Nobel ödülünün öne çıkan bir eseri olarak okunmalıdır. Russell, bu kitabında güç olgusunu tarihsel bir perspektiften ele alırken, iktidarın kökenlerini, biçimlerini ve etkilerini çözümlemektedir. Kitap, bir dizi başlık altında iktidarın farklı yönlerini inceler: 1. İktidar Nedenleri: Russell, güç edinme ve sürdürme nedenlerini analiz eder. 2. Liderler ve Takipçiler: Liderlik dinamiklerini ve takipçilerin rolünü tartışır. 3. Güç Biçimleri: Farklı güç türlerini sınıflandırır ve açıklar. 4. Rahip Gücü ve Kraliyet Gücü: Din ve krallık gibi geleneksel güç biçimlerini ele alır. 5. Gizlenmemiş Güç: Açıkça görünen ve gizlenen güç arasındaki farkları inceler. 6. Ekonomik Güç: Ekonomik faktörlerin güç üzerindeki etkisini analiz eder. 7. Kamuoyu Üzerindeki Güç: Toplumun düşünce ve davranışlarını etkileyen gücü açıklar. 8. Güç Kaynağı Olarak İnançlar: İnançların güç üzerindeki rolünü ele alır. 9. Yetkiler ve Hükümet Biçimleri: Hükümetlerin güç ilişkilerine etkisini değerlendirir. 10. Kuruluşlar ve Bireyler: Kurumların ve bireylerin güç mücadelesine katkısını inceler. 11. Yarışma: İktidarın rekabetçi doğasını açıklar. 12. Güç ve Ahlak: Güç ile ahlak arasındaki ilişkiyi ele alır. 13. Güç Felsefeleri ve Etik: Farklı güç felsefelerini ve etik konularını tartışır. 14. Evcilleştirme Gücü: Toplumu şekillendiren güç faktörlerini inceler. Russell'ın bu kitabı, II. Dünya Savaşı öncesi dönemin acımasız güç kullanımını anlamaya çalışırken, gücün doğasını felsefi ve siyaset sosyolojisi açısından detaylı bir şekilde inceler. Kitap, farklı başlıklarda gücü ele alır, din adamları ve kralların perspektifinden iktidar biçimlerini tartışır, ardından "çıplak iktidar" ve "devrimci iktidar"ı açıklar ve ideolojinin iktidarın kökeni üzerindeki etkisini araştırır. Russell'ın iktidar hakkındaki görüşleri oldukça derindir. Kitapta, ekonomik gücün analizi de yer alır. Russell, ekonomik gücün insan yaşamındaki etkisini tartışır ve Marx 'ın görüşlerinden farklı bir perspektif sunar. Gücün tanımı konusunda Russell, istenen etkilerin yaratılması olarak tanımlar. Ayrıca, gücü çeşitli kategorilere ayırır, insanlar ve cansız madde üzerindeki güç olarak iki ana türü ele alır. Russell, "Ölüm Kültü" ve "Tanrı'nın Ölümü" kavramlarını, insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri olarak görmektedir. Bu kavramlar, kitleleri şiddete ve totaliterizme yöneltebilir. Kitapta "Ölüm Kültü" sonucu diye bahsedilen; dini veya ideolojik aşırı köktenci şehitlik merakının pervasızca kitleleri şiddete meyil ettirmesi ve Nietzsche'nin Tanrı'yı öldürmesiyle Hitler gibi insan tanrıların yükselmesinin önünü açması da şöyle işleniyor: -Komünizmde, ölüm, sınıf mücadelesinin bir sonucu olarak görülür ve şehitlik, devrimin yolunu açan bir eylem olarak kabul edilir. Bu anlayış tarihte, intihar saldırısı içerikli kanlı silahlı propaganda eylemlerine sebeb olmuştur. -Bazı kökten-dinci yorumlarda ölüm sıkça inancın bir sınavı olarak görülür ve şehitlik, cennete ulaşmanın yolu olarak kabul edilir. Bu anlayış, Yahudi-Hristiyanlık 'tan İslam'a kadar birçok dini geleneğin içinde bulunur. Ancak, bu tür radikal yorumlar, mezhep kavgaları, intihar saldırıları ve Ortadoğu başta olmak üzere dünya genelinde yaşanan savaşlardaki şiddete yol açmıştır. -Bertrand Russell'in dikkat çektiği gibi, bu radikal din yorumları, inancın aşırı bir biçimde yorumlanmasından kaynaklanan bir olgudur. İnanç, umut, barış ve toplumsal düzen sağlayabilirken, aşırı yorumlanması insanları şiddet ve ayrışmaya sürükleyebilir. Özellikle tek tanrılı dinlerdeki soyut Tanrı kavramı diktatörler gibi yaşayan tanrıların yükselmesine geçit vermez. Bu yüzden aslında din; dünya barışı için kesinlikle ana unsurlardan biridir. -Bu tür radikalizm, tarih boyunca birçok felakete neden olmuş ve dünya üzerindeki toplumlar arasında anlayışsızlığa yol açmıştır. Bu nedenle, dinin barışçıl ve insan haklarına saygılı bir şekilde yorumlanması ve uygulanması, toplumsal uyumun ve dünya barışının korunması açısından kritik bir öneme sahiptir. -Nietzsche'nin "Tanrı öldü" sözü ise, modern dünyanın inanç krizini ifade eder. Bu kriz, insanların bir anlam ve amaç arayışına girmelerine neden olmuştur. Bu arayış, bazen, Hitler gibi insan tanrıların yükselmesine yol açabilir. Hitler, kendi otoritesini, Tanrı'nın yerine koymuş ve Almanya'yı bir imparatorluğa dönüştürme hayaliyle hareket etmiştir. Bu hayal, milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Devlet gücünü ele aldığında, Russell monarşiye eleştiriler getirir ve iç savaşın kalıtsal olmayan monarşi sistemlerinde daha muhtemel olduğunu savunur. Ayrıca, demokrasiye olan eleştirilerini sunar ve gücün ahlaki ve politik mücadelede bir araç olarak kullanılmasını vurgular. Kitap aynı zamanda bilim ve sanatta rekabetin önemini vurgular ve kamuoyu duyarlılığının bu alanlardaki anlaşmazlıklara hoşgörülü bir şekilde yaklaşması gerektiğini ifade eder. Bertrand Russell'ın "İktidar"ı, sosyal ve politik düşünce tarihine önemli katkılarda bulunan bir eser olarak kabul edilir. Russell'ın açık fikirli ve eleştirel yaklaşımı, bu kitabın okuyuculara güç ve iktidar konularında derinlemesine düşünme fırsatı sunar. Bu eser, toplumun farklı yönlerini ve yönetim biçimlerini anlamak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynaktır. Bertrand Russell, sadece iktidar ve siyaset konularında değil, aynı zamanda insan hakları, düşünce özgürlüğü, savaş karşıtlığı ve toplumsal adalet konularında da etkili bir figürdü. Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması, yazılarındaki derin düşüncelerin ve ileri görüşlülüğünün bir yansıması olarak kabul edilebilir. Russell'ın savaş karşıtlığı, onun insanlığın acı veren yüzüne duyduğu derin kaygıdan kaynaklanıyordu. I. Dünya Savaşı sırasında hükümet tarafından hapsedilmesine rağmen, savaşın vahşetini ve mantıksızlığını eleştirmekten vazgeçmedi. Aynı zamanda, Adolf Hitler'in yükselişi sırasında ona karşı kampanyalar düzenlemesi, Russell'ın demokratik değerlere ve insan haklarına olan bağlılığını gösterir. Russell, emperyalizme ve serbest ticaretin olumsuz etkilerine karşı çıkarak toplumsal adaletin savunucusu olarak bilinir. Ayrıca nükleer silahsızlanma konusundaki açık ve cesur pozisyonları, dünya barışının korunması için önemli bir katkıydı. Russell'ın İsrail'in Orta Doğu politikalarını eleştirmesi, onun insan hakları ve özgürlükleri konusundaki tutarlı duruşunu yansıtır. Bertrand Russell, dünya çapında bilim, felsefe ve siyaset alanında önemli bir etki yaratmış bir düşünürdü. Nobel Edebiyat Ödülü kazanması, bu etkisinin ve düşünsel derinliğinin resmi bir onayıdır ve onun özgürlük, barış ve insan hakları için verdiği mücadeleyi takdir eden bir jesttir.
İktidar
İktidarBertrand Russell · Cem Yayınevi · 1999394 okunma
·
1 artı 1'leme
·
306 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.