Kitaba giriş, bestekar Avni ANIL'ın "Kaderimde hep güzeli aradım" şarkısının sözleriyle başlıyor. Kitabın ismi de şarkının içinden geliyor.
"Kaderimde hep güzeli aradım
İçimdeki sazlar başka söz başka
...."
Bu arada dinlemenizi tavsiye ederim.)) Ben, Ferdi ÖZBEĞEN'den dinledim güzel şarkıymış.
Kitap 12 hikayeden oluşuyor. Hikaye kitaplarını, şiir kitaplarına benzetiyorum. Nasıl her şiir kitabındaki her şiiri anlayamıyorsak; hikaye kitabında da her hikayeyi anlamayabiliyoruz. Bu hikayede ne anlatmak istemiş diye uzun, uzun düşündüğümüz, bazen anlam çıkardığımız, bazen anlam çıkaramadığımız zamanlar oluyor. Bu konuda, bu kitapta hikayeleri anlama yüzdemi epey yüksek tuttuğumu söyleyebilirim.))
Hikayeler, gündelik hayatın içinden, çok sade dille okura sunulmuş. Okuyucuyu zorlamıyor, sıkmıyor. Hikayelerde sosyal medyadaki tabiri caizse "vıcık, vıcık" yapılan paylaşımlar eleştirilmiş. Her şeyin çabucak tüketildiğini, insanların bunu yargılamadığını, öylece kabul ettiğini bu yozlaşmanın artık toplumumuzda, bir yaşam tarzı olmaya doğru gittiğinin tespitine varmış. Sokak röportajlarına sorulara cevap veremeyen her şeyden bi haber gençlerin toplum için alarm verdiğinden bahsetmiş. Bir hikayede; hukukun gereklerinden dolayı değil, sosyal medya mahkemelerinde, tv programlarında kurulan sanal mahkemelere göre insanların hapishane yolunu tuttuğuna dikkat çekmiş. Yazar sosyal medyanın bizden alıp götürdüğü başka bir şeye daha değinmiş, ortamda yaşanan "o anın" yaşanmamasına, yaşananın fotoğraf ve videosunu çekip, bunları görgüsüzce insanlara gösteriş niyetiyle duyurma hastalığına yakalandığımızı, insanların aynı ortamda telefona gömülerek birbiriyle iletişim kurmadıklarını, eski kuşakla, yeni kuşak arasında anlaşılmayan bir dil ve davranış türlerinin türediğini çok basit ve hoş bir şekilde iğneleyerek anlatmış.
Birbirinden güzel bu on iki hikayeden ben alacağımı aldım. Fatma BARBAROSOĞLU'nun kalemiyle ilk tanışmam oldu, bu kitap. Yazarın kalemini beğendim, diğer kitaplarına da en kısa zamanda bakacağım.