Gönderi

Şimdi bize öğretilen bir tıp notasyonu var, bundan çok şey öğreniyorsunuz. Pozitif bilimin getirdiği bir şey bu, sorunu saptamak, yani teşhis koymak, çözüm bulmaya çalışmak, yani tedavi etmek, sonra sürekli gözetim, denetim, duruma göre tedaviyi değiştirmek. Böyle bir sistematiği var bunun. Yani bu hasta olunca da böyle, başka bir sorunla karşılaştığınızda da böyle, hep bir çıkar yol arıyorsunuz. Bütün bunlar doğal olarak yaşama bakışımı belirliyor. Doğal ki, çözüm üretirken hayal kurmasını da seviyorum. Sevmez miyim? Dahası kimi kez arkadaşlarım uçtuğumu bile söylerler. Ama şu var ki gene de kurduğum hayallerin içinde bir ayıklama, eleme yapar, ancak gerçekleştirebileceklerime yönelirim. İnsanın hedefini belirlerken doğru seçimi yapması ve küçük adımlarla ilerlemesi önemli. En hoşlanmadığım şey de insanların ahlayıp vahlayıp kendilerini acındırmaları, başkalarına da acımaları. Çoğu kez olumsuzluklara takılıp kalıyorlar ve hayatı kendilerine zehir etmek için ellerinden geleni yapıyolar. Bir doyumsuzluk, bir mutsuzluktur gidiyor, oysa her şeyin güzel bir yanını bulabilirsiniz. Önemli olan yaşama nasıl baktığınız. Bir gün bana eski Diyanet İşleri Başkanı Lütfü Doğan -sosyal demokrat, aydın bir insandır-, “Siz neden yaşadığınızı, neden var olduğunuzu biliyorsunuz” demişti. Doğru mu bu? Evet; öyle bir şey herhalde. Şimdi ben neye varım? Kimi kez diyorum ki “Biletim kesildi çocuklar”, belli bir süre sonra bu iş noktalanacak. Ama işte o süreyi iyi kullanmak gerekiyor. Onun için de zaman yitirmemek istiyorum, her şeyi bir sıraya koyuyorum. İşte şu da yapılacak, bu da yapılacak. Ama içimde şöyle bir duygu da var: Düğmeyi kapatacak olan gene ben kendimim. Bıkkınlık duygusu gelince, tat alma duygusunu yitirince. Ama işte şimdi yaşamın içindeyim ve bir şeyler yapabiliyorum ve bundan inanılmaz derecede tat alabiliyorum.
Sayfa 23 - deKitabı okudu
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.