Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Giyotin Tarihi #1 - Başını Vermeyen Şehit
Cellat rahipten teslim aldığı mahkumu sehpaya yatırıp, argo deyişle fırına sürüp bıçağı aşağı bırakmış. Güçlükle harekete geçen ağır demir üçgen yivlerden sarsılarak aşağı düşüp adamı öldürmeden boynunu yardığında dehşet anları başlamış. Adam korkunç bir çığlık atmış. Canı sıkılan cellat bıçağı yukarı çekip yeniden bırakmış. Mahkumun boynunu ikinci kez ısıran bıçak yine koparamamış. Mahkumla birlikte kalabalık da haykırmaya başlamış. Üçüncü darbenin bu işi bitireceğini uman cellat bıçağı yeniden yukarı kaldırıp aşağı bırakmış. Sonuç yine aynı. Mahkumun ensesinden üçüncü bir kan deresi akmasına rağmen üçüncü darbe de başı koparamamış. Kısa keselim. Beş kez inip kalkan bıçak inleyen ve canlı başını sallayarak merhamet dileyen mahkumu öldürememiş! Öfkelenen halk yerden aldığı taşları sefil cellada fırlatmış. Giyotinin yanından kaçan cellat jandarmaların atlarının arkasına sığınmış. Ama daha sonuna gelmedik. Giyotin sehpasında tek başına kaldığını fark eden mahkum boynundan kanlar fışkırırken omzundan sarkan yarı kesik başını tutarak ürkütücü bir şekilde doğrulup boğuk çığlıklarla kafasının koparılmasını istemiş. Merhamet duygularıyla coşan halk jandarmaları zorlayıp ölüm cezasını beş kere çeken bahtsızın yardımına koşmak üzereyken, celladın yirmi yaşında bir genç olan uşağı giyotin sehpasına çıkıp mahkuma ellerini çözeceği için sırtını dönmesini söylemiş ve hiçbir endişe duymadan söyleneni yapan can çekişen adamın sırtına sıçrayıp elindeki kasap bıçağıyla boynunun hala kopmayan kısmını acımasızca kesmiş. Evet, bütün bunlar yaşanmış gerçeklerdir.
Sayfa 1 - xvKitabı okudu
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.