Ortayaşlı bir otobüsle ilk girişimde
Ankara, çok renkli çakıltaşlarıydı.
Unuttum
Mavi beyaz tabelada
Nüfusu kaç milyondu
Rakım kaç metre kadardı.
Ne çok araba ve insandı gördüklerim.
Hele ışıklar
Gözlerime sığmayacak kadardı.
Yanımda acıların durağı arkadaşım
Mim Nuri Durak.
Sezdirmeden sınadım yüreğimi
Az buçuk umut
Çokça korku vardı.
Samanpazarı'nda
Malulen emekli bir otel.
Başağrımda konservatuvar sınavı.
Ezberimde Malatyalı acılar
Çiğköfteden hallice Mahmut Yesari
Ve Şekspir'in yalnız adı var.
Nuri'yle uyumadık o gece.
Sabahleyin
Usta bir hırsızın inceliğince
Çıktık otel kapısından
Girdik okul kapısından.
İki yanı kırpılmış ağaçlar
Daracık bir yol.
Dalyan delikanlılar
Ve ağızlarında sakızlarıyla
Sakız dişli kızlar.
Kırıp boynumuzu umudumuzu
Kurbanlık İsmail'ler gibi
Dizildik duvara.
Çekinerek baktık birbirimize
Dedim ki Nuriye usuldan.
Hiç olmazsa
Boğulmak için girmelisin denize
Bekledik.
Girdiler, çıktılar
Girdim.
Dibekte kahve yüreğim
Dibekte buğday tanesi
İnlediler, homurdandılar
Başla dediler.
Göbeği İstanbul'da kesilmiş Yesari'den
Anadolulu bir ağıt dinlediler.
Yetinmediler.
Şekspir yok mu dediler.
Haşa elbette vardır
İnkârdan gelenin gözü çıksın.
O halde oyna dediler.
Malatya'da yoktu dedim.
Hep birden höykürdüler.
Nasıl olur, imkânsız.
Dedim ki valla beyler
Bir şey ifade etmez inanmamanız.
Bitmedi henüz natoyolu
İkinci Ordu tekmil taşınamadı
Yetmedi İslami hoşgörünün çabası
Şekspir babanız hâlâ Malatya'ya ulaşamadı.
Sakının kaba etlerinize değmesin
Amiyanedir diyeceklerim
Çelebi beyinleriniz incinmesin.
Pantolon olmadı gömlek
Şekspir olmadı
Pala Yusuf verelim
Pala Bursa'dan taşındı
İyi bıçak ustasıdır.
Canım ha Hamlet
Ha Pala Yusuf
Bilin ki azgelişmiş ülkenin klasiği
Kan davasıdır.