Gönderi

Cumhuriyet döneminde, kendisine yakın bireylerden toplanan bilgilerle hazırlanan bir diplomatik raporda, Mustafa Kemal'in ilerleyen yıllarda Türk Ocakları çevresinde üretilen milliyetçilikten etkilendiği ve bunu benimsediği ileri sürülmektedir.129 1914 yılına gelindiğinde, Mustafa Kemal'in bu alandaki yaklaşımı daha da netleşmiştir. Türkçüluğün, Türk milliyetçiliğine dönüşmeye başladığı İkinci Meşrutiyet Donemi şardarında dahi radıkal olduğu düşünülebilecek yorumlar, Osmanlılıktan bütunüyle ümidini kesmiş bir subayın, “Türk silahlı milleti” yaratma arzusunu yansıtmaktadır. Kendisinin “gâye-i hayali” ve “mefküre” olarak atıfta bulunduğu bu ideal, ilhamını Türklerin İslâmiyet öncesi tarihinden almıştïr.130 Bu parlak geçmişi ve yüksek kultürü bilmeyen, diğer geleneklerin egemenliği  altına girmiş topluma da buna dayalı bir bilincin aşılanması gereklidir. 5000 yıl “açık alınla” dolaştıktan sonra, 600 “senedir çarşafa bürünmüş” olan Türk kadınları, binlerce senelik gelenekleri çocuklarına anlatmadıkları için milletin, “Hulagü, Timur, Cengiz” ile erkek ve kadınlardan oluşan Türk ordusuyla Paris surlarına dayanmış olan Attila dan haberi bulunmamakta, bu nedenle de toplumda tarih şuuru olmamaktadır.131 Mustafa Kemal'in önerdiği yeni tarih bilinci, dönem bağlamında oldukça radikal bir yaklaşımı dile getirmiştir. Bilhassa, Semerkant ve Buhara'yı yakıp yıkan Cengiz Han; Heaçlılara ittifak öneren, Abbasi hilâfetinin sona ermesinde başrolü oynayan Hulagü Han ve kazandığı zafer sonrasında Osmanlı devletini fetret devrine sokan Timur'un “atalarımız” ve “kahramanlarımız” haline getirilmesi, ciddi bir aidiyet değişimini gerekli kılmıştır. Namık Kemal, Cengiz'in “kaplandan yırtıcı, yılandan hâ'in, şeytandan müdesses bir re'is” olduğunu vurgulamış; onun İslâm coğrafyasının bir bölümünü istilâsını, “Tufandan sonra (görülen) en şiddetli belâ” olarak tanımlamıştır.132 İslâmi ve Osmanlı literatürlerinde “Öteki” şeklinde yaklaşılan, o dönemde haklarında kaleme alınmış en önemli eserin Sa'di-i Şirazi mersiyesinden yararlanılarak hazırlanan, “Cengiz ve Hulagü Mezâlimi”133 olduğu dede ve torunun “bizim,” karşısındakilerin ise “Ötekilerin” kahramanları haline getirilmesi, oldukça cezri bir dönüşümü zorunlu hale getirmiş, bunun önerilmesi ise şiddetli eleştiriler doğurmuştur.
Sayfa 103Kitabı okudu
·
86 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.