Gönderi

74 syf.
·
Puan vermedi
Kafka ve Ovidius'ta Dönüşümler Üzerine
Stendhal, ölümsüz eseri "Kızıl ve Kara"ya başlamadan önce kaleme aldığı pralogueda "Bu çağ her isteyenin her şey olabileceği bir çağdır." der. Standhal'e gelinceye değin edebiyatın her şeyleşen yahut her şey haline gelecek olan karakteri, tragedyalar çağında söz konusu her şeyleşmeyi ya tanrılaşarak yahut da hayvanlaşarak gerçekleştirirlerdi. Mesela Ovidius'un "Dönüşümler"inde Inakhus'un kızı Io'yu Jüpiter, karısından korkarak bir ak buzağıya dönüştürür. Bu elbette nispeten Batı'dan alınmış bir edebi kesittir; eğer bu örneği Doğu'dan alınan bir edebi kesitle desteklemek gerekirse "Binbir Gece Masalları(Arap Geceleri)"na başvurmak bize olumlu bir sonuç verir. Şöyle ki "Binbir Gece Masalları"nda "Birinci Şeyhin Öyküsü"nde yirmi yıllık evli kaldığı karısından çocuğu olmayan Birinci Şeyh, kendine bir cariye alır ve ondan bir oğlu olur; bu durumu kıskanan karısı ise sihir yaparak cariyeyi bir ineğe, oğlunu ise bir buzağıya dönüştürür. "Dönüşüm" kavramı, tek tanrı dinli ve çok tanrı dinli toplumların anlatılarında bir cezalandırma yöntemidir. Yönümüzü Modern zamana, yani yukarıda Standhal'in işaret ettiği yöne, "her isteyenin her şey olabileceği çağ"a çevirdiğimizde Kafka'nın bir kalem inşası diyebileceğimiz "Dönüşum" metni karşımıza çıkar. Kafka'nın "Dönüşüm"ü yahut Latince söylersek "Metamorfoz"u yahut orijinal dilinde yani Almanca söylersek "Verwandlung"u, kendini ilk bakışta aldığı adı ile okuruna serimlemeye başlayan bir metindir. Almanca "ver" ön eki, önüne geldiği fiili yapı-söküme uğratan, onu bozan ve tüketen bir ektir. Görülüyor ki Kafka'nın "Dönüşüm"ü bozucu ve tüketici etkisini adından itibaren göstermeye başlar. Peki bozulacak ve tüketilecek olan nedir? Şüphesiz bu soruya metnin bağlamında birçok farklı cevap verilebilir: Bürokrasi, Modernizm, Aile, İş ve İşveren Problemi, Hiyerarşi, Devlet Mekanizması, Öteki olmak... Kafka'nın "ölümümden sonra hepsini yakın."diye vasiyet ettiği eserlerini Michael Löwy'e göre herhangi bir siyasi doktrine indirmek imkansızdır. Fakat Michael Löwy, Kafka'nın otorite karşıtlığının, özgürlükçü hassasiyetinin ve sosyalist sempatisinin eserlerine yansıdığını da gözardı edemez. Kafka'nın Milena'ya yazdığı bir mektubunda Bertrand Rusell'ın "Pragor Tagblatt Dergisi"nde 25 Ağustos 1920 tarihinde yayınladığı "Bolşevik Rusya Üzerine" adlı makalesinden övgü ile bahs etmesi bize gösteriyor ki Kafka, "Rus Devrimi"ne karşı açık ve seçik bir şekilde kendini belli eden bir ilgi besler. Kafka'nın söz konusu mektubunda, Bertrand Rusell'ın söz konusu makalesinde altını çizdiği cümleler, Rusell tarafından enternasyonale yapılan vurgulamalardan ibarettir. Fakat Kafka'nın Rusell'dan farklı olarak benimsediği, Rus devrimcilerinin radikal enternasyonale olan bağlılıklarıdır. Elbette Kafka'nın "Rus Devrimi"ne olan ilgisi, Bertrand Rusell'ın makalesinden ibaret değildir. Gerek Çek özgürlükçü sosyalistlerine olan yakınlığı ki Kafka'nın "Klub Mladyeh"in toplantılarına katıldığından söz edilir, gerekse komşusu anarşist yazar Michal Mares ile olan ilişkisi ve İspanyol "Özgülükçü Eğitim" savunucusu düşünür Francisco Ferrer'in ve bir diğer özgürlükçü Liabeuf'un idamlarına karşı protestolara katılması, sanırım Kafka'nın sosyalizme olan ilgisini ne denli ileri boyutlara taşıdığını bize göstermesi açısından son derece yeterli anektodlardır. Fakat Kafka'nın ısrarla peşinde koştuğu ve susuzluğunu çektiği şeyler bağımsızlık ve özgürlüktür. Kafka'nın ısrarla işaret ettikleri de bunlardır. Bu yüzden Sosyalizm'e olan ilgisi, bağımsızlık ve özgürlüğü çağrıştıran herhangi bir ideolojiye olan ilgi kadardır. Kafka'nın arzusu, bağımsızlık ve özgürlüğe, insanlığı götürecek bir fikir vasıtasıyla bağlama arzusudur denebilir. Çünkü eserlerindeki bağımsızlık ve özgürlük vurgusu, Kafka'nın okurlarına göstermek çekinmediği yegane tutkusudur. Kafka'nın bağımsızlık ve özgürlüğe olan tutkusunun izleklerini külliyatında sürmek bizler için elbette mümkün; fakat es geçilmemeli ki Kafka'nın dünya üzerinde yazıldığı günden itibaren "en çok okunan eseri" statüsüne ulaşan "Dönüşüm"ü, Milan Kundera'ya göre, ataerkil otoriteyi ve aile totaliterliğini de temsil eder. "Anladığım kadarıyla kişinin bireyselliğini ortadan kaldırmaya çalışıyor." dediği okul, Kafka'yı iyi bir "Rechtstaat" yurttaşı yapabilmek için senelerce eğittir. Şüphesiz "Rechtstaat", yurttaşlarından kurallara uymalarını ve bürokrasiye sarsılmaz bir sadakatle itaat etmelerini hedefliyor ve istiyordu. Çünkü "Rechstaat"ın bu istenci, yurttaşlarını dünyayı eyleyerek edinmeye başladıkları günden itibaren kendine göre korumak amacını içkininde taşır. Kafka'nın "Dönüşüm"ünde bozmak, tüketmek istediği işte tam da "Rechstaat"ın istenci bağlamındaki bu koruyuculuğudur. Kafka, "Dönüşüm"ünde "Bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini devcileyin bir böceğe dönüşmüş" -ilk cümle- olarak bulan "Gregor Samsa" adında bir satış görevlisinin dönüşümesiyle birlikte başından geçenleri anlatır. Aslında ana konusu, Gregor Samsa adındaki satış görevlisinin içerisine düştüğü sorunun, aniden bir böceğe dönüşmesi değil, işine geç kalacak olup olmamasıdır. Kafka'nın "Dönüşüm"ünden yapılan bu kısacık alıntı ve yapılan kısacık açıklama dahi gösteriyor ki Kafka'nın "Dönüşüm" ile bozmak ve tüketmek istediği, en başta bürokrasi yani ezcümle kontrolcü devlet mekanizması ve onun bir küçük uzantısı haline gelmiş olan, bir tüzel bahçe diyebileceğimiz ailedir. Fakat bütün bunlardan sonra asıl sormamız gereken bir soruyu eş geçme hatasına düşmemeliyiz. Bu soru, Dönüşüm"ün ilk cümlesinden itibaren neden bir düşten uyanmakla karşı karşıyayız olduğumuzdur. Ve neden dönüşüm düşte gerçekleşmiştir? Antik Dünya'da bir cezalandırma yöntemi olan "Dönüşüm" kişilerin eylemlerinden sonra gerçekleşir; fakat Kafka'da "Dönüşüm" uykuda gerçekleşir. Kafka'nın "Dönüşüm"ü bir Modern zaman eğretilemesi mi? Yoksa "Dönüşüm" kavramını psikolojik arka plandan ibaret sayan bir yapı mı? Şimdilik anlaşılıyor ki, "Rechstaat"ın yurttaşlarının, yani kişilerinin cezalandırılmak için herhangi bir eylemde bulunmalarına gerek yoktur. Onlar zaten "Rechtstaat" için, potansiyel olarak cezandırılması gerekli olanlardır. Çünkü istençlerindeki arzu daima "her şey olabilme arzusu"dur. Halbuki olmaları gereken tek şey, iyi bir "Rechtstaat" yurttaşı olmaktır. Aksi takdirde cezalandırılmayı hak ederler; uykuda yahut uyanık... Banu Kapkıner
Franz Kafka
Franz Kafka
Dönüşüm
Dönüşüm
Dönüşümler
Dönüşümler
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,2bin okunma
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.